Yarýn yeni bir haftaya giriliyor. Koalisyon için ikinci turlarýn gerçekleþeceði bir hafta. Ama bu yazýda ben baþka bir konuyu, AK Parti/HDP görüþmesinde Baþbakan’ýn gündeme getirdiði bir konuyu yazmak istiyorum. Baþbakan Sayýn Davutoðlu bilindiði gibi, bu görüþmede, silahlarýn býrakýlmasý (daha doðrusu, silahlý mücadelenin terk edilmesi) doðrultusunda çok somut bir teklifte bulundu
Dört Partinin ortak bir deklarasyon yayýnlamasý..
Dört partinin ortak bir deklarasyon yayýnlayarak, çatýþma dönemine, her ne gerekçeyle olursa olsun, bir daha geri dönülmemesi talebinde bulunmasý, çözüm sürecinin içine yuvarlandýðý belirsizlikleri de önemli oranda yeni bir safhaya taþýyabilir.
Ýnsanoðlu, on yýl süren bir yolculuktan sonra Plüton’u keþfetmeye hazýrlanýyor, güneþ enerjisiyle hareket eden bir uçaðýn gerçekleþtireceði dünya seyahati, bu yýl ertelenmiþ olsa da, bir yýl sonra tamamlanacak ama Türkiye’de, baraj ve yol yapýlmasýna karþý çýkan bir hareket, baraj ve yol yapýlmasýný, hani Yargýtay kararlarý veya anayasa mahkemesinin verme ihtimali olan kararlarla deðil, silahla durdurmaya çalýþýyor!
Oldukça absürd bir durum!
***
Öte yandan, Çözüm sürecinin yegane muhatabýnýn AK parti olduðu varsayýmý, artýk sadece bir varsayým. AK Parti bu sürecin inþa edicisi, geniþ toplum kesimlerine taþýyaný ve bugün de ayný zeminde kalmada ýsrarlý bir parti, ama doðrusunu söylemek gerekirse, bu sürecin yegane muhatabý deðil artýk.
HDP tarafý, ulus-devleti tartýþmak isteyebilir, ulus-devlet modelinin eskidiðine dair düþünceler tartýþýlabilir, ama yerine koyacaðýnýz modeli, silahlarýn gölgesinde tartýþmanýn da fazlaca bir anlamý yok.
O halde, çözüm süreci, barýþ süreci, adýný ne koyarsak koyalým, silahlý mücadele ve þiddet tahayülleri sona ermedikçe, baþarýya ulaþacak bir süreç deðil.
Taþýn altýnda hep AK parti’nin biraz da utangaç bir tavýrla da olsa, HDP’nin eli vardý. HDP bu eli Kandil’in öngördüðü ve istediði çerçevede taþýn altýndan çekti. Taþýn altýnda þimdi sadece AK Parti’nin eli var ve o el seçimde ortaya çýkan sonuçlara bakarak ifade etmek gerekirse artýk acýyor..
Taþýn altýna baþka ellerin girmesi gerekiyor.
Kimin peki?
Sadece HDP’nin deðil, ama CHP ve MHP’nin de elini taþýn altýna koymasý gerekir ki, bu adil olmayan durum ortadan kalksýn.
Çözüm sürecinin siyasi faturasýný sevabý ve günahlarýyla ödeyen tek parti AP Parti oldu.
Ama bu böyle devam etmez, edemez.
Çözüm süreci milli bir projeyse ve bu projede yol almak artýk hakikaten her partinin bu milli görevi hatýrlamasýndan geçiyorsa, CHP ve MHP’nin, HDP’nin artýk sürece göre ‘özerk bir yerde durmasý imkaný yok.
Dururlarsa eðer, çözlüm sürecini kaderi, bir kadersizlik olarak tecelli eder.
CHP ve MHP’nin baþýndan beri, ortak bir tavýrlarý var: Silah býrakýlmadan kimseyle, bir þey konuþulamaz. Çözüm süreci tecrübesi bu fikrin doðruluðunu yeterince ortaya koydu.
O halde Sayýn Davutoðlu’nun teklif ettiði ortak açýklama veya deklarasyon bundan sonra atýlacak adýmý ve izlenecek yol haritasýný da ayan beyan ortaya çýkarmakla kalmaz, çözüm sürecini yeni ve hakkaniyete dayalý bir zemine de taþýr.
Ýyi bayramlar dileðiyle..