Baþbakan Ahmet Davutoðlu’nun memleketi Konya’daki ilk mitingini izlerken, bir ay önce cumhurbaþkanlýðý seçimi için Tayyip Erdoðan’ýn ayný yerde yaptýðý son mitingi hatýrladým.
Konyalýlar, “Erdoðan baþbakanlýðý Konya’da býrakýyor” diyorlardý.
Haklý çýktýlar...
Davutoðlu’nun ilk mitinginde de katýlýmlarý ve coþkularýyla bunu kutladýlar.
Davutoðlu’nun Konya’ya Baþbakan Yardýmcýsý Bülent Arýnç ve ayný görevden ayrýlarak AK Parti Genel Baþkan Yardýmcýsý ve Parti Sözcüsü görevine getirilen Beþir Atalay ile birlikte gelmiþ olmasý da önemli bir göstergeydi. Arýnç ve Atalay’dan ‘küskünlük’ bekleyenlerin karþýlýksýz kalan umutlarýnýn kýrýntýlarý da Konya’da silinmiþ olmalý.
Davutoðlu ile mitingden sonra iþadamlarýyla yaptýðý geniþ katýlýmlý bir yemeðin ardýndan, evinin bahçesinde sohbet ettik.
O sohbeti STAR’da dün okudunuz.
Ben biraz evin içinden söz etmek istiyorum.
Ýki katlý bahçeli evin ilk katýnda bir salon, çalýþma odasý ve toplantý odasý olarak da kullanýlan bir yemek odasý var. Yaþamaktan çok, misafir aðýrlamak için inþa edildiði duygusunu veriyor.
Yemek odasýnýn duvarýnda
7 ayrý yaðlýboya tablo asýlý. Ama temalarý ayný: Dar sokaklarý, kiremit veya toprak damlý evleri, camileriyle tipik, yalýn ve mütevazý mahalle görüntüleri... Çýkarabildiðim kadarýyla Bosna veya Selanik’ten, Kýrým’dan, Bursa’dan, Þam veya Mýsýr mahallelerinden görüntüler...
Oturma odasýnda sedef kakma bir Kubbet-üs Sahra kabartmasý, yanýnda Zeytin Daðý’ndan Mescid-i Aksa’nýn göründüðü Kudüs tablosu...
Çeþitli boyutlarda orijinal hat örnekleri...
Çalýþma odasýndan yadýrganmayacak iki not almak yetti: Çoðu Ýngilizce tarih ve medeniyet kitaplarýndan oluþan bir kütüphane ve harita...
Basit ama sembolik derinliði olan, ayný zamanda bir ‘zihin haritasý’ný iþaret eden aksesuarlar bunlar...
AK Parti kongresinde “Selam olsun...” diye baþlayan konuþmasýnda çizdiði harita da buydu...
Türkiye merkezli bir medeniyet haritasý.
Stratejik derinliðini tarihten alan, ana arterlerini o tarihten gelen kültür, inanç ve medeniyet baðlarýnýn oluþturduðu, vicdan merkezli-insan hedefli bir harita...
Konya’da da, doðduðunda köy olan Taþkent ilçesinde de hemþehrilerinden bu düþünce ve coðrafya haritasý üzerinde ‘sefere çýkma’ görevini istedi, helallik aldý.
Davutoðlu hem Türkiye’ye hem de dünyaya açýk bir politika izliyor. Bir ‘suç’ gibi gösterilmeye çalýþýlan ‘Neo-Osmanlýcýlýk’ yazýlarýndan, söylemlerinden etkilenmiyor; aksine ilk yurt gezisini Osmanlý’nýn kurulduðu Söðüt’ten baþlatýyor...
Neo-Oryantalist/Batýcý düþüncenin ‘kötülük’ gömleði giydirmeye çalýþtýðý Osmanlý’nýn, Selçuklu’nun gerçek mirasýnýn, gerçek gömleðinin ne olduðunu bilmenin getirdiði özgüven bu.
Yeni Türkiye tasarýmýnýn temel ekseni olarak vurguladýðý ‘özgüven’...
Çünkü basitçe;
Osmanlý’nýn þeytanlaþtýrýlmasýnýn arkasýnda Ortadoðu’daki petrol coðrafyasýna yönelik hesaplarýn olduðunu, Selçuklu’ya ‘kötülük’ gömleði biçilmesinin arkasýnda Haçlý seferlerinin yattýðýný biliyor.
Bu ‘kötülük gömleði giydirme/þeytanlaþtýrma’ya yönelik algý operasyonunun aslýnda hiç bitmediðini, belki bitmeyeceðini de...
Anadolu Ermenilerinin kýþkýrtýlmasý ve buna karþý alýnan sert ve tartýþmalý önlemlerin kumaþýyla dikilen ‘soykýrýmcý’ gömleði de; PKK terörü ve ona karþý atýlan sert ve tartýþmalý adýmlarýn kumaþýyla dikilen ‘insan haklarýný ihlal eden ülke’ gömleði de böyle giydirilmiþti Türkiye’ye...
Bu algýyla mücadele hem ülkenin demokratik ve psikolojik enerjisini tüketti, hükümetleri her adýmlarýnda ‘ne derler’ endiþesine sürükleyerek karar mekanizmalarýný bozdu, hem de ‘risk primini’ yükselterek ekonomiden gelen enerjiyi zayýflattý.
Þimdi ‘yeni Türkiye’ bir baþka algý operasyonuyla, bir baþka ‘þeytanlaþtýrma’yla karþý karþýya. Suriye iç savaþý, IÞÝD, Alevilik, çözüm süreci ve ‘diktatörlük’ algýsý inþa etme operasyonu bu sürecin parçalarý.
Doðru soru þu;
Türkiye yine ne yaptý da bunlar oluyor?
Cevabýný Türkiye’nin Suriye, Ortadoðu ve enerji koridorlarý üzerinde etkin olmaya baþlamasýnda; terörü bitirmeye yönelik çözüm sürecinin ilerlemesinde; tek parti iktidarýnýn 12 yýldýr gücünü ve istikrarýný korumasýnda; sorunlara ‘sorunlarý büyütmeyen’ çözümler aramasýnda bulabilirsiniz.
Türkiye’nin þansý, ‘ne derler, nasýl görünürüz’ endiþesiyle deðil, ‘gerçekte ne oluyor, en doðru ve vicdani hareket tarzý ne, biz ne yapabiliriz’ mantýðýyla ‘siyaset üreten’ bir yönetime sahip olmasý.
Bu sadece Türkiye’nin deðil, ‘tarih coðrafyasý’ ve ‘gönül coðrafyasý’nýn da þansý.