Siyaset bazý iyi insanlarýn ayaðýnýn kaymasýna sebep olan bir alandýr. Ayaðý kayanlarýn sonuncusu maalesef Davutoðlu oldu.
Davutoðlu, Ýslami camia içinde yetiþmiþ önemli ilim ve fikir adamlarýndan saygýn biriydi. Ama siyaseti okuyamamasý sebebiyle bugün çok sert eleþtirilere maruz kalmaktadýr.
Bu yüzden de ilmî yaný da fikrî tarafý da görülmez hale gelmiþtir.
Siyaset böyle bir alandýr.
Evet, parti kurmak her vatandaþ gibi onun da yasal hakkýdýr.
Ancak, siyasi boþluðun bulunmadýðý bir ortamda, eski partisine karþý geliþtirdiði muhalefet diliyle baþarý elde edemeyeceðini görememesi þaþýrtýcýdýr.
***
Davutoðlu’nun bana göre iki önemli hususiyeti var. Biri ilim ve fikir adamý olmasý, diðeri AK Parti’de genel baþkanlýða kadar yükselmiþ ve baþbakanlýk yapmýþ olmasýdýr.
Bence bu iki hususiyeti de onun siyasette baþarýlý olmasý için yeterli deðildir.
Daha önce örneklerini gördük.
Mesela Bülent Ecevit, CHP’ye tarihinin en yüksek oyunu (%41) kazandýrmýþ olmasýna raðmen, partisinden ayrýlýp DSP diye bir parti kurduðunda eski desteði bulamamýþtýr.
DSP sadece 1999’da ABD’nin Öcalan’ý teslim etmesi sebebiyle %21 gibi bir oy almýþ, ama 2002 seçimlerinde yüzde bire düþmüþtür! Oysa kendisi CHP’nin en baþarýlý genel baþkanýydý ve CHP’liler de onu seviyordu. Ama seçmen CHP varken DSP’ye oy vermedi!
Ayrýca, Ecevit CHP genel baþkanlýðýný bileðinin hakkýyla kazanmýþtý, Davutoðlu ise o makama Erdoðan’ýn tasvibiyle yükselebilmiþtir!
***
Fikir adamý kimliðiyle partisine taban oluþturacaðýna da inanýyor olabilir. Bence orada da yanýlýyor. Öyle olsaydý üstad Sezai Karakoç’un partisi en büyük parti olurdu!
Ciddi çözüm önerileriyle meydana çýksa dahi vatandaþ nezdinde liderlik kanaati oluþmayýnca vaatler de pek fayda etmiyor.
Öyle olsaydý Besim Tibuk baþarýlý olurdu. Tibuk, Liberal Parti’nin genel baþkaný iken son derece orijinal ve mantýklý öneriler getiriyor ve fikirlerini ustaca anlatýyordu.
Ama millet Erdoðan’da gördüðü ýþýðý onda göremedi.
Sonuçta Besim bey örnek bir tavýr sergileyerek siyaseti býraktý!
***
AK Parti’nin kuruluþ sürecini gerekçe gösterenler de yanýlýyorlar. AK Parti kurulmadan önce toplumda ‘Erdoðan ne zaman parti kuracak’ diye büyük bir beklenti vardý. Çünkü Erdoðan ÝBB baþkanlýðýnda liyakatini ispat etmiþ ve gönüllere taht kurmuþtu.
Þu anda ne Babacan’ýn ne de Davutoðlu’nun kuracaðý partiler için böyle bir beklenti söz konusudur.
Her ikisi de Erdoðan’ýn gölgesinde siyaset yapabilmiþlerdir!
Erdoðan da bugün hem partisinin baþýndadýr hem de cumhurbaþkanýdýr!
***
Dolayýsýyla, Davutoðlu’nun kuracaðý partinin baþarýlý olma ihtimali hemen hemen yok gibidir.
Parti kurmak kolaydýr, ancak onu yaþatmak öyle zannedildiði gibi kolay deðildir.
Benzer þekilde kurulan nice partinin -bir iki sene içinde sadece ekonomik sýkýntýlar sebebiyle- kapýlarýna bizzat kurucularý kilit vurmuþtur.
Davutoðlu güzel konuþur ve güzel þeyler anlatabilir, ama çok geçmeden karþýlaþacaðý problemleri görünce girdiði yolun ne denli zor olduðunu da anlayacaktýr.
***
Zararýn neresinden dönülürse kârdýr.
Bence parti kurma iþinden vazgeçip, siyasi söylemleri de bir kenara býrakarak camia içinde “Fikirleriyle saygýn olan Davutoðlu’na dönmesi” hem kendisi hem de toplum için daha faydalý olacaktýr.
Ayrýca þunu da hatýrlatmakta fayda var ki, kurulacak partilere en fazla Erdoðan’ý yýpratmak isteyen emperyalist güçler sevinecektir.
Davutoðlu istemese de rýzasý olmasa da emperyalizme hizmet eden çevreler Erdoðan’ý zayýflatmak için onun hareketini destekleyecek ve teþvik edecektir.
Ýstifa toplantýsýný canlý yayýnlayan kanallara ve kimlerin sevindiðine bakarsa, bunu net olarak kendisi de anlayacaktýr!
Sadece hatýrlatýyorum!