DEAÞ petrolü PKK/PYD’nin

Suriye’de DEAÞ’ýn (o günkü adýyla ISIS/IÞÝD) 2013’ten itibaren geniþleme haritasýna bugün yeniden bakýldýðýnda enteresan bir tablo çýkýyor. 

DEAÞ’ýn ilk ele geçirdiði alan 2013 baþlarýnda Suriye’nin güney-doðusunda Irak sýnýrýndaki El Bukamal bölgesi. 

Burasý Fýrat Nehri’nin Irak’a geçtiði nokta. 

Bundan sonraki ilerleyiþ de iki koldan gerçekleþti: 

1. Hat: Fýrat boyunca kuzeye doðru Deyr Ez-Zor, Rakka, Münbiç, El Bab ve Türkiye’nin Kilis sýnýrý. 

2. Hat: Doðuda Irak tarafýnda Musul yönünde. 

2015’e gelindiðinde DEAÞ iki kolu kuzeyde, yani Türkiye’nin güney sýnýrýnda birleþtirerek bir ‘üçgen alan’ kazanmýþtý. 

Bu iki hattýn en önemli özelliði ‘ekonomik hatlar’ olmasý. 

Fýrat Havzasý, üç büyük baraja ve suladýðý geniþ tarým topraklarýna sahip. Ayný zamanda Deyr Ez-Zor, Rakka bölgesi Suriye’nin en büyük petrol kaynaklarýna sahip. 

Irak tarafýndaki Musul da yine petrol zengini. Ayrýca Musul’da Irak ordusunun bütün silah, mühimmat ve askeri araçlarýný, bankalarýn da kasalarýndaki paralarýný býrakýp kaçtýðýný hatýrlarsak; önemli bir askeri ve mali ‘kaynak’… 

2015 ortasýndan itibaren DAEÞ küçülmeye baþladý. 

ABD’nin eðitip silahlandýrdýðý, savaþ uçaklarý ve helikopterlerle desteklediði PKK’nýn Suriye kolu PYD/YPG terör örgütünün ilerleyiþi baþladý. 

YPG de iki koldan ilerledi. 

1- Türkiye’nin güney sýnýrýndan batýya, Afrin’e doðru uzanan ‘stratejik’ hat. 

2- Fýrat kýyýsýndaki Münbiç’ten güneye doðru Fýrat Havzasý boyunca Rakka ve Deyr Ez-Zor ‘petrol hattý’

Son olarak DEAÞ’ýn Rakka’dan YPG/SDG güçlerinin ‘kontrolünde’ otobüs ve kamyonlara bindirilerek ‘tahliye’ edildi. 

Bu durum da Ýngiliz yayýn kurumu BBC tarafýndan ‘özel dosya’ olarak ‘ortaya çýkarýldý’… 

Özetle; 

DEAÞ, önce Suriye’nin tarým ve petrol bölgelerini ele geçirdi, ardýndan da YPG’ye teslim etti.

27 Mayýs 2016’da, yani 1,5 yýl önce “PKK Rakka’da petrol için savaþýyor” baþlýklý yazýda bu sürecin baþlangýcýný yazmýþtým. 

Petrol neden önemli? 

Bunun cevabýný, yüzde 80’ini PYD’nin oluþturduðu Suriye Demokratik Güçleri’nin internet sitesindeki bir analiz veriyor. 

Baþlýðý, “Suriye'deki enerji haritasý ve siyasal dengedeki rolü.”

Özeti þu: 

- SDG, Ekim 2017 itibariyle 46 bin kilometrekarelik bir alaný kontrol ediyor. 

- Bu Suriye’nin yaklaþýk yüzde 25’i, petrol, gaz ve tarým topraklarý bakýmýndan en stratejik bölgeleri. 

- Fýrat’ýn Suriye’den geçtiði 600 kilometre boyunca Tishreen, Fýrat ve AlBa'ath barajlarý SDG kontrolünde. 

- Suriye'deki tarým arazilerinin 30 bin kilometrekarelik bölümü, yani yüzde 60’ý bu bölgede. 

- Suriye 2010'da günde 400 bin varil petrol üretiyor; 150 bin varili ihraç ediliyordu. Petrolün yüzde 90'dan fazlasý Ýtalya, Fransa ve Almanya gibi AB ülkelerine gidiyor, Þam’a 3.2 milyar dolar kazandýrýyordu. 

- Bugün Suriye’nin petrol kaynaklarýnýn yüzde 90’ý SDG’nin kontrolünde. 

- Doðalgaz kaynaklarý da Dey Ez-Zor bölgesi ile Rakka ve Homs arasýnda. 2011’de yýlda 8.7 milyar metreküp gaz üretiliyordu. 

- Bugün SDG’nin kontrolündeki gaz üretimi günlük 5,6 milyon m3 (yüzde 43); Rejimin kontrolündeki gaz üretimi ise 7,45 milyon m3 (yüzde 57). 

- Esad yönetimi, petrol iþleme ve enerji üretim noktalarýný batýda kurmuþtu. Bu nedenle ham petrol için artýk SDG’ye muhtaç. 

- Ayrýca SDG bölgesindeki doðalgaz tesisleri konutlarda kullanýlan gaz için hayati önemde. 

SDG, enerji ve tarýmdan gelen gücüyle, gelecekte Suriye’nin yeniden yapýlandýrýlmasýnda en önemli koza sahip olacak.

Bu koz, SDG’ye politik dengede en önemli rolü kazandýracak. 

Zira bu ekonomik gücü kontrol eden, ülkeyi kontrol edebilir. 

Þam rejimi anlaþma yoluna gitmezse, bu güç ‘ekonomik baðýmsýzlýk’ saðlayabilir! 

En azýndan YPG’liler buna inanýyor. 

DEAÞ’ýn 2014-15 yýllarýnda petrolden kazandýðý paranýn aylýk 50 milyon dolarý bulduðuna dair raporlar yayýnlandý. 

Ticaret devam ediyor ve bugün bu parayý ve belki fazlasýný YPG/SDG kazanýyor. 

Petrol, gaz ve tarým ürünleri yine kaçakçýlar/tüccarlar aracýlýðýyla Þam rejiminin kontrol ettiði bölgeye, Irak ve Ürdün’e satýlýyor. 

SDG'nin sözcülüðünü yaptýktan sonra Türkiye’ye sýðýnan Talal Silo’nun sözleri önemli: “Petrol konusu örgütün sýrrýydý. Sora sora bazý bilgilere ulaþtým. Sattýklarý petrolün parasý, Lübnan bankalarýnda kendilerine yakýn bazý isimlerin hesabýna yatýyordu. Sonra para Avrupa’ya aktarýlýyordu. Ýsimlerin hepsi PKK'lý. Konu çok büyük. Her gün yüzlerce tankerle petrol taþýnýyordu.”

Terörün finansmaný ile ilgilenenlere duyurulur.