DEAŞ’ın oyunu; Suriye’de yağmala, Londra’da sat!

Ele geçirdiği yerlerin kültürüne ve geleneğine ait mekânları yıkmasıyla bilinen DEAŞ’ın, Musul’da bir müzede heykel yıkma görüntüleri ortaya çıktı’ haberleri vardı 26 Şubat 2015 manşetlerinde. Müzenin adı, Nineveh müzesi. Musul’da DEAŞ’ın yaptığı kültürel katliam sadece bu değil tabii ki. Daha öncesinde on binden fazla kitabın, en az yedi yüz nadir el yazmasının ve Osmanlı İmparatorluğu’nun yanında Abbasilere ve Eyyübilere ait çok sayıda eserin yer aldığı Musul kütüphanesi de var yakılıp yıkılanlar arasında.

Yakılan kütüphanelere herhangi bir çözüm olmasa da yıkılan heykellere teknoloji dünyasından sevindiren haber, Initial Cultural Heritage’den gelir. ‘Tarihi eserleri üç boyutlu yazıcıyla onarıp yeniden yapabileceklerini duyurur’ DEAŞ’dan ise yıkma gerekçesi olarak‘Söz konusu eserler cahiliye devrinden kalma, şeriata aykırı’ anlamında bağnaz açıklamalar yer alırken, Osmanlı Devleti’nden kalma el yazmaların yakılma sebebinin ne olduğuna dair bir açıklama yapılmıyor, belki de bir sebep söylenmeye bile değer görülmüyor.

Yaşayan insanları tehdit olarak gördüğü gibi ölüleri de tehdit olarak algılayan bir yapı var şuan Ortadoğu’da. Hz. Şit ve Hz. Davut (a.s) peygamberlerin türbeleri bu yapının balyoz darbelerinden nasibini almış. Hz. Davut türbesi ise Musul kütüphanesi ile beraber Osmanlı devleti zamanında restore edilen yerler arsında. Halep’te yer alan Hz. Davut türbesinden sonra, Veysel Karan-i Hazretlerinin türbesi ve Yunus peygamberin türbesi de yok edilmiş. Hz. Eyüb peygamberin eşi olarak bilinen Rahime Hanım’a ait olduğu düşünülen türbe ise el bombaları ile ortadan kaldırılmış.

Irak’ta bir polis yetkilisi, Fransız haber ajansına verdiği bir demeçte; 40 sahabe türbesinin yer aldığı El-Erbain türbesinin DEAŞ militanlarınca bombalandığını söyler. Tabi, peygamber türbelerine saldıran DEAŞ’ın sahabe türbelerine saygı duyacağını beklemek safdillik olur.

İslam dinin peygamberlerinin ve sahabelerinin mezarlarının yanı sıra iki bin yıllık Hotra antik kenti, Horsabad Antik kenti, Asurlulara ait Aslan heykelleri, Nimrud antik kenti, Apema antik kent ve Mari antik kenti de DEAŞ’ın barbarlığından nasibini alan ve yok olan tarihi mekânlar arasında yerini alır. Bu saldırılar DEAŞ’ın dinlere ve onun kutsal saydığı mekânlardan başka her şeye düşman olduğu algısını pekiştirmek için mi oluşturulmuştur? Tartışılır.

CIA’nın eski bir çalışanı olan ve CIA ile NSA’nın tüm gizli bilgilerine sahip olan Edward Snowden Rusya’ya kaçtıktan sonra ‘IŞID (DEAŞ) bir ajan devlettir, ABD, İngiltere ve İsrail tarafından kurulmuştur, açıklamalarında bulunur. Görünürdeki sebep İsrail’in güvenliğini sağlamanın yanında, Dünya’daki bütün terörü ‘Eşek arısı yuvası’ adındaki bir strateji ile bir araya getirmektir. Bunlar siyasi çıkar ve hedefleri özetlese de DEAŞ’ın türbeleri ve tarihi mekânlarla beraber kütüphaneleri neden yakıp yıktığı sorusu bir bilinmeyenli denklem olarak ortada kalır. Türbelerin ve tarihi yapılarla beraber kitapların yakılmasının sebebi nedir? Görünürde bir anlam verilemeyebilir.

1 Mart 2015 tarihli bir habere bakalım, ‘Mısır’ın sürgündeki valisi Asil Nuceyfi, Kürt haber sitesi Rudaw’a yaptığı açıklamalarda, IŞID’in imha ettiği eserlerinin çoğunun 2003 yılındaki Irak savaşının ardından Bağdat’a götürülen esas eserlerin kopyası olduğunu açıklar. Çalınan eserlerin Suriye ve Lübnan üzerinden taşındığını söyler’. 

6 Temmuz 2015 tarihli bir haberde ise, ‘UCL Arkeoloji Ensitütüsü’nden Mark Altawee’nin ifadeleri dikkat çeker. Altawee, Londra’da antikacılarda gördüğü eserlerin çoğunun Suriye ve Irak’ta IŞID’in kontrolünde olan bölgelerden geldiğini söyler. Satılan antikaların genellikle, ilk cam eserler, küçük heykeller, kemik kakma parçaları ve M.Ö’ye ait eski ve kıymetli eşyalar olduğunu belirtir’.

Peki, yakılan yıkılan türbeler, camiiler, el yazması eserlerin olduğu kütüphaneler ve içinde yer alan kitaplar nerededir? Şuan yok. Bilinmiyor! Ortadoğu’da dinlere ait tüm eserler ve varlıklar bir terör örgütün eli ile yağmalanırken, kutsal mekanlar yok edilerek gelecek nesillerin yetişmesinde bir amaç mı güdülüyor? İnsanlığa ve dine ait eserler ortadan kaldırılırken kıymetli olan eşyalar sadece para için mi korunuyor? Tarihi eserlerden elde edilen büyük gelirler ne için kullanılıyor? Aslında burada bir İngiliz parmağı seziliyor! O parmağın kuklası tüm dünyanın gözü önünde bir oyun oynuyor. Parolanın ise ‘Suriye’de yağmala, Londra’da sat’ olduğu gözlerden kaçmıyor.