DEAÞ’la mücadele: ‘Batý’ için sancýlý tercih süreci

PYD/YPG’nin ABD tarafýndan siyaseten desteklenmeye devam edeceði anlaþýlýyor. Bu destek, Suriye’de silahlý Kürt gruplar üzerinden ABD’ye alan açmak ve Suriye’nin yeniden yapýlanmasýnda ABD aðýrlýðýný koymak gibi stratejik hedefleri olabilir. 

Bununla birlikte desteðin tek nedeni stratejik tercihlere dayanmýyor. ABD ve Avrupa kamuoylarý, Kürtler konusunda son derece genelleyici ve yerleþik kanaatlere sahipler. Kürtlerin, Saddam zulmüne uðradýklarýný, Türkiye’de sistem dýþýna itildiklerini, Ýran’da acý çektiklerini ve Suriye’den sürüldüklerini düþünüyorlar. 

Her acý çeken halk Batý dünyasýnda “korunmasý gereken” kesim olarak görülmezken Kürtlerin bu denli sempatiyle kucaklanmasýnýn birçok nedeni olabilir. Öncelikle belirtelim, Ortadoðu’da acý çekmeyen herhangi bir etnik ve dini kesim bulunmuyor. Ancak Batý dünyasýndaki genelleyici bakýþ, Kürtler ile demokrasi ve laiklik kavramlarýnýn birlikte algýlanmasýna yol açmýþ durumda. Hal böyle olunca, örgütlerin Marksist-Leninist zeminleri, hiyerarþik örgütlenmeleri, silahla siyasal sonuç arama faaliyetleri görmezden gelinebiliyor. 

  

Yerleþik kanaat

Batý dünyasý açýsýndan PKK ve türevlerinin makbul bulunmasýnýn esas nedeni, bu gruplarýn radikal dini eðilimleri temsil etmediklerinin düþülmesinden kaynaklanýyor. 

Tüm Kürtlerin bu örgütlerin etrafýnda kümelendikleri, yine tüm Kürtlerin sýrf Kürt olmalarý sebebiyle ayný inanç ve anlam dünyasý içinde bulunduklarý varsayýmýndan hareket ediliyor; dolayýsýyla Kürt hareketi eþittir dini aþýrýlýkla mücadele gibi bir mantýk kuruluyor. 

Söz konusu bakýþ açýsýnýn güçlenme nedenlerinden birisi, Suriye’de DEAÞ’la PYD/YPG’nin mücadele ettiðinin ileri sürülmüþ olmasý. DEAÞ’ýn hedefine konmuþ olmalarý bir gerçek olsa da, mücadele içinde yer almýþ olmalarý ABD’nin tercihiydi. ABD, örgütü donatýp DEAÞ’ýn önüne sürdü, sonra onlar olmasaydý DEAÞ bitirilemezdi mealinde bir siyasi mesajýn yaygýnlaþmasýný saðladý. 

ABD ve Avrupa kamuoylarýndaki yaygýn ve genelleyici algýlarýn derinleþmesinin bir diðer nedeni de Türkiye ile ilgili. 

  

Kanaat deðiþtirme baskýlarý

Türkiye’nin “Doðu”ya kaydýðý, Batý bloðunu terk ettiði, Ýslamlaþtýðý ve otoriterleþerek artýk “kendilerinden” olmadýðýný ileri süren tezler, YPG/PYD’nin DEAÞ’a karþý baþarýlý mücadelesi tezleriyle eþ zamanlý olarak alaný kapladý. 

Bu durum, dolaylý olarak Türkiye’nin radikal eðilimlerin yanýnda, PKK ve türevlerinin de radikal eðilimlerin karþýsýnda görülmesine neden oldu. Hal böyle olunca Türkiye’nin DEAÞ’la mücadelesi de görmezden gelindi. Zira Batý kamuoylarý tüm kesim, örgüt ve devletler hakkýnda çoktan karar vermiþlerdi. 

ABD ve koalisyonun Suriye’deki varlýðý bu kolaycý bakýþ açýsýnýn sorgulanmadan benimsenmesine yardýmcý oldu, Türkiye’nin de o koalisyonun parçasý olduðu unutuldu, devletlerin politikalarý kamuoylarýnýn algýlarýný þekillendirebildi. 

Trump’ýn Suriye’den çýkma ve DEAÞ’la mücadeleye de Türkiye’nin devam edeceðini açýklamasý ise, kamuoylarýnýn algý dizgisinde sarsýntý, siyasilerde de þaþkýnlýk yarattý. 

Türkiye DEAÞ’la mücadele etti ve edecek. Ancak bu mücadelede baþarýsýz olmasý için uðraþanlar olacaðýna hiç þüphe bulunmuyor. Ayrýca bundan böyle Türkiye’ye yönelik baskýnýn örgütler deðil, siyasi Kürt hareketi üzerinden yapýlacaðý da öngörülebilir. Zira süreç, yerleþik algýlar üzerine inþa edilen politikalarýn deðiþmesini zorluyor; politikalarýný deðiþtirmeyi daha zor bulanlarýn süreci tersine döndürmeyi deneyecekleri söylenebilir.