Dýþiþleri Bakaný Hilary Clinton geçen hafta Ýsrail Baþbakaný Benjamin Netanyahu’yu arayarak, ondan yeni birlik hükümetini Filistinliler’le barýþ sürecini ilerletmek için kullanmasýný istedi. Netanyahu’nun, Filistin Otoritesi Baþkaný Mahmut Abbas’ýn gönderdiði mektuba vereceði cevabý sabýrsýzlýkla beklediklerini, böylelikle iki taraf arasýndaki müzakerelerin devam edebileceðini söyledi.
Clinton belki de kendini, Netanyahu’nun, Obama Yönetimi’nin talep ettiði gibi yerleþimleri durdurup güvenilir bir barýþ sürecine girme konusunda saðcý koalisyon ortaklarý tarafýndan engellendiðine ikna etmiþtir. Fakat birkaç gün sonra Netanyahu’nun, Ýsrail yerleþim inþaatlarýnýn durdurulmasýný reddeden ve Filistinliler’in koþulsuz müzakerelere dönmelerini talep eden mektubu geldi. Büyük ölçüde yerel siyasi sebeplerle koalisyonunu geniþletmesine raðmen, Netanyahu’nun barýþ konusundaki tutumu deðiþmiþ deðil çünkü bu tutumu, kendi tercihlerini gösteriyor. Netanyahu politik kariyerini, Oslo Barýþ sürecine karþý gelerek ve direnerek inþa etti. Ve retoriðini benimsemiþ de olsa, politikalarý tutarlý kalmaya devam ediyor. Evet, 2009’da o zamana kadar bir Likud lideri için tabu olan “Filistin Devleti” kelimelerini kullandý. Fakat yakýnlarda vefat eden babasý, partiye, Bibi’nin sadece Amerikalýlar’ýn onlarý rahat býrakmasý için söylemesi gerekenleri söylediði ve böyle bir “devlet” için hiçbir Filistinli liderin kabul edemeyeceði sýnýrlar ve þartlar koyacaðý konusunda güvence verdi. Geçen hafta vefat eden Ben Zion Netanyahu yanýlmýyordu. Týpký eski Ýsrail barýþ müzakerecisi Daniel Levy’nin yakýnlarda uyardýðý gibi, Netanyahu deðiþmiþ deðil; Ýsrail deðiþti. Üzerinde anlaþmaya varýlan görüþ, Oslo günlerinde sadece bir azýnlýk tarafýndan paylaþýlan, Likud’un inkarcý tutumuna yaklaþýyor.
***
Netanyahu’nun oyununun, 1948’de Ýsrail’in kuruluþuna dek uzanan bir yöntemi var. Ýsrail’in kurucularý, 1947’de BM tarafýndan önerilen bölme planlarýnýn þartlarýný beðenmemiþler, fakat prensipte kabul etmiþlerdi. Sonra 1948’deki savaþta, büyük ölçüde revize ederek Filistin “Nakba”sýna sebep oldular. BM, Filistin’in %55’ini, Filistinli Araplar’ýn nüfusunun neredeyse yarýsýný oluþturacaðý Yahudi Devleti’ne verdi. Kalan %45 ise bir Filistin-Arap devleti olacaktý. 1948’deki savaþýn sonunda, Ýsrail yüzbinlerce Filistinli Arap’ý defedip geride sadece %20’lik bir azýnlýk býrakarak, bölgenin %72’sinin kontrolüne sahip oldu.
Ders çok açýk: Gerçekleri lehinize çevirmek, müzakere odalarýnda ne söylediðinizden çok daha önemli. Uluslararasý hukuk ve hatta ABD politikasý, Ýsrail’in 1967’deki savaþ sonunda ele geçirdiði kalan %22’lik Filistin arazisine (Batý Þeria ve Gazze) sivil yerleþtirmesini yasakladý. Fakat Ýsrail yine gerçekleri deðiþtirdi. Þimdi her on Ýsrailli Yahudi’den biri, Ýsrail’in 1967’de iþgal ettiði topraklarda yaþýyor. Yerleþimci nüfusu, Oslo yýllarýnda ikiye katlandý.
Ben Gurion’dan Þaron’a Ýsrailli liderler, uluslararasý taleplere karþý ve Ýsrail’in ciddi bir uluslararasý baský altýna girmemesi konusunda dikkatliydiler. Bu yüzden yerleþimci hareketinin kahramaný Þaron, 1982’nin Nisan ayýnda Mýsýr ile yapýlan ‘Camp David’ anlaþmasý doðrultusunda Sinai’deki bir yerleþimi boþalttý. Yamit, Ýsrail’in geniþlemekte olan Batý Þeria bölgesini güvence altýna almak için ödemeye deðer bir bedeldi. Ayný mantýk onu 2005’te, Ýsrail’in Batý Þeria’daki çekirdek yerleþimlerini elinde tutarak, ABD’nin desteðini resmi hale getirmek için Gazze’deki yerleþimlerini terk etmeye götürdü.
Ayný sebeple, Netanyahu Ýsrail hukukuna göre bile yasadýþý kabul edilen yerleþimleri, geriye dönük olarak yasal hale getirme konusunda son haftalarda tereddüt etti. Bunu yine de yapabilir. Kabinesindeki deðiþim kýsmen, partisi içindeki yerleþimci grubun gücünü azaltmak içindi. Böylelikle uluslararasý tepkiye sebep olacak biçimde dikkatsizce hareket edemezlerdi.
Aslýnda soru, Netanyahu’nun siyasi olarak yerleþimleri boþaltýp boþaltamayacaðý deðil. Cevap büyük ihtimalle boþaltamayacaðý yönünde; çünkü günümüzde Ýsrail’deki çoðunluk, Filistinliler ile barýþ yapabilmek adýna yerleþimcilerle þiddetli bir restleþmeye girmeye karþý çýkardý. Fakat Netanyahu, bir yandan gözlerini mükafatýn üzerinde tutarak, uluslararasý eleþtirileri dindirmek için tasarlanmýþ göstermelik hareketlerden fazlasýný yapmayý asla düþünmedi. Biliyor ki geçen 64 yýl, bir an siyaseten imkansýz olarak deðerlendirilen þeyin, yýllar içinde yerleþik, inatçý gerçeðe dönüþebildiðini kanýtladý. Neden þimdi dursun?
* Bu yazý STAR Gazetesi için kaleme alýnmýþtýr.