Derviþ Zaim ile son filmi ‘Rüya’yý konuþtuk. Zaim filmini deðiþerek devam etmek sözcüðüyle iliþkilendirdi. Zaim’in sanatçý kiþiliði ve bu kiþiliðinin kendini ittiði topraklar izleyicinin de düþünme yetisini zorluyor...
Ben çoðunlukla röportaj baþlýðýný röportajý yaptýðým kiþinin bir sözünden seçerim. Ama bu röportajýn baþlýðýný Zaim’in hedeflediði sinemanýn tezatlýðý üzerine kurmak geldi içimden. Son dönem baþat yönetmenler içinde riskli sularda korkusuzca yüzmek baðlamýnda Derviþ Zaim en cesaretli yönetmendir benim için. Bu karmaþýk giriþin anlam bulmasý için buyrun röportaja...
Önce senaryo ile baþlayalým, senaryo nasýl ortaya çýktý?
Sancaklar Camii’nin varlýðýnýn farkýna varmam Emre Arolat Mimarlýk aracýlýðýyla oldu. Sancaklar Camii’nin görüntülerinin Londra’da sergilenmesi gerekiyordu, “Acaba siz yardýmcý olur musunuz” ricasýyla geldiler. Camiyi görünce ne kadar zamandýr yapmak istediðim bir þeyi yapabilme ihtimalinin ortaya çýktýðýný düþündüm. Aslýnda daha önce bir senaryo denemem olan Osmanlý mimarisi ve günümüzdeki tezahürlerinin nasýl olabileceði meselesini bu baðlamda gerçekleþtirebileceðimi düþündüm. Daha sonra çekim yapma þansýna sahip oldum. Büyük konuþmayayým ama muhtemelen sinema tarihinde inþaat devam ederken orada çekim yapan ilk yönetmenim herhalde. Bizim ülkemizin ve sinemamýzýn önemli problemlerinden bir tanesi hem biçim, hem de içeriði geliþtirecek þekilde çok fazla kafa yormamamýz. Tembelliðin de taze bakýþlarýn geliþtirilmesi önünde engel olduðunu söylemek mümkün. Bunun yanýsýra dünya sinema endüstrisinin bizi itmeye çalýþtýðý bazý köþelerin tuzaðýna düþtüðümüzü de söyleyebilirim. Özellikle kadýn karakterlerde kendi kaderleri üzerinde söz söyleyebilen, adým atabilen, kendilerini ve toplumdakileri deðiþtirmeye çalýþan bir tablo içerisinde çizmeye her zaman gayret ediyorum. Bu filmde bunun daha da ileri gittiðini görmek mümkün.
Bir yanda Osmanlý döneminin ünlü camileri, bir yanda yeni bir stilde cami yapmak... Filmdeki yeni cami neyi ifade ediyor?
Ben bir sinemacýyým mimar deðilim. Mimari üzerine düþünmeye çalýþýyorum, hatta mimarinin bana, sinemama nasýl yardýmcý olabileceðini, özellikle Osmanlý ya da Bizans mimarisinin bana nasýl yardýmý olabileceði ihtimali olduðunu düþünmekten hoþlanan birisiyim. 21’inci yüzyýldayýz, 22’nci yüzyýlda yaþayacak olan bir Türk sinemacýsý da benimle benzer meselelere sahip olma ihtimalinde olacak diye düþünüyorum. Yahya Kemal’in beni çok etkileyen sözcüðü vardýr: Ýmtidad. Ýmtidad deðiþerek devam etmek, ya da devam ederek deðiþmek anlamýna gelen bir sözcüktür. Biz Türkler olarak, ya da bu coðrafyada yaþayan insanlar olarak, böyle zengin bir geleneðin üzerinde yaþayan insanlar olarak acaba devam ederek deðiþmeyi nasýl baþaracaðýz. Mimar Sinan’ý birebir kopyala yapýþtýrla devam ettirmek mümkün. Ondan hoþlanan varsa hiç bir lafýmýz olmaz. Ama 21’inci yüzyýlýn yapý teknolojileri deðiþtikçe, 22’nci yüzyýlda deðiþtikçe ister istemez bizim düþünsel yapýmýzýn bu konuda bizi zorlayacaðý yerler var. Baþkalarý bize dayatacaðýna biz kendimiz düþünerek bunlarý bulabiliriz. Devam ederek deðiþmek meselesi söz konusu olduðunda nasýl bir mimari çözüme ulaþmak istiyoruz ve bunun sinemaya etkileri ne olabilir? Ben Mimar Sinan’a, ya da Osmanlý mimarisine baktýðým zaman deðiþerek devam etmek baðlamýnda benim sinemamý zenginleþtirecek þey ne olabilir sorusunu kendime sordum. Neyi buldum? Süleymaniye’de, Selimiye’de ritme baktým. O camilerin ritmi bu senaryonun yapýsýna düþtü.
Böyle düþündüðümüzde, film göründüðünden daha politik bir film demektir. Deðiþerek devam etmekten bahsediyorsanýz, bir kimlik üzerinden deðiþmekten bahsediyorsunuzdur, bu da tamamýyla politik bir önerme...
Bunu yaparken asla ve asla bir çoðunluða ket vuracak þekilde bir tavýr içerisinde deðildim. Ýlk beþinci dakikada ‘Rüya’ adý yazýyor ya filmin içerisinde; açýlýyor, kýz uyanýyor, televizyon ekranýnda Hans Holbein’ýn ‘Elçiler’ tablosu var. Ýþte orada... Baþka da bir ipucu vermeyeceðim. (Okuyucular için not: ‘The Ambassadors-Elçiler’, Alman ressam Hans Holbein’ýn içinde sayýsýz ayrýntýlarla sembollerin gizlenmiþ olduðu ünlü bir tablodur.)
Eklemek istediðiniz baþka bir þey var mý?
Filmin karakterizasyonu, tartýþtýðý þey, tartýþtýðý þeyleri tartýþma biçimi baðlamýnda Türk sinemasýnda muhtemel gidilebilecek yeni topraklara iþaret etme ihtimali olduðunu düþünüyorum ve bu filmi yapmýþ olmaktan dolayý çok mutluyum.
Son olarak, deðiþerek devam eden karakteri neden kadýn olarak seçtiniz?
Daha önceki filmlerimde de böyle kadýn karakterler, güçlü kadýn karakterler her zaman var. Ýyi ki de var.
“Filmin politik kýsmý kesinlikle bir çoðunluða ket vuracak bir tavýr içermiyor.”
“Türk sinemasýnda muhtemel gidilebilecek yeni topraklara iþaret etme ihtimali olduðunu düþünüyorum.”
Osmanlý sanatýnýn göbeðinde mimari vardýr
Bir önceki filminiz ‘Balýk’ ve ‘Devir’de çevreci bir endiþe vardý. Bu filmde bu iki ayrý kolu paralel þekilde birleþtirmiþsiniz. Filmografiniz açýsýndan bir bütünlük saðladýðýný söyleyebilir miyiz bu filmin?
Doðru bir yorumdur. Devir ortaya çýktýðýnda “Doða üzerine bir üçleme yapacaðým” demiþtim. Dediðinize geliyoruz. Aslýnda bu film doða üzerine yaptýðým filmlerin bir uzantýsý olarak da deðerlendirilebilir. Bunun nasýl olabileceði üzerine, günümüzde Türk insanýnýn nasýl yaþayabileceði üzerine bir film bu. Öteki taraftan gelenekle ilintili filmlerin bir uzantýsý olarak da görmek lazým, ortak noktalar var. Ama ayný bakýþ açýsýndan bakýldýðý zaman benim politik filmlerin de ayrý bir kesiti oluþturduðunu göreceksiniz. Mesela ‘Gölgeler’ ve ‘Suretleri’i gelenekle ilgili filmlerim arasýnda deðerlendirebiliriz, ‘Çamur’la yanyana konabilir. Çünkü politik olarak bakýldýðý zaman Kýbrýs’la ilgili bir filmdir. Kompartýmanlar var benim filmografimde ama kompartýmanlarýn bazen kesiþtiði bazý filmler var. Bu da kötü bir þey deðil. Birbirlerinden besleniyorlar, temalarýn devamlýlýðý var, temalarýn farklý baðlamlarda deðiþerek devam etmeleri söz konusu ve bunlardan mutluyum. Böyle bir filmi yapmýþ olmaktan da mutluyum çünkü gelenekle ilgili yaptýðým üç film eðer mimariyle birlikte olmamýþ olsaydý bir cümle tam tamamlanmamýþ olacaktý. Niçin? Çünkü Osmanlý sanatýnýn göbeðinde mimari vardýr.