Deklanşör sesi peşinde 55 yıl

İsa Çelik’in 55. Sanat Yılı Fotoğraf Sergisi 31 Ocak tarihine kadar Schneidertempel Sanat Merkezi’nde. Retrospektifleri sevmeyen ve dijital teknolojiye yenilmeyen üstat, bu sergide 50. yılından bu yana çektiği fotoğraflara yer veriyor.

İsa Çelik 55. sanat yılını Schneidertempel Sanat Merkezi’nde açtığı sergiyle kutluyor. Üstadı daha fotoğraflarını asmadan yakaladık ve tarihi Aşkenaz mabedinin etkileyici ortamında bir söyleşi yaptık. Öncelikle fotoğraf sanatçısı olarak tanısak da o bir Rönesans adamı. İkisi öykü dalında sekiz kitap yazmış bir yazar, seramik ve ahşap heykeller yapan heykeltıraş, çok sayıda filmde rol almış oyuncu, el yazmalarından plaklara dek birçok merakı olan antika koleksiyoncusu... Kendisini bir hikaye anlatıcısı olarak gördüğünden bütün uğraşlarının birbirini tamamladığını düşünüyor. Hikaye ise edebiyatın padişahı onun için! “Dünyanın neresinde bir sivilce varsa bizi ilgilendirir” diyen, insan haklarına duyarlı bir eylemci aynı zamanda.

OTOMOBİL CAMINDAN FOTOĞRAF ÇEKİLİR Mİ?

Mart ayında Irak’ın işgalinin 10. Yıldönümünde Hamursuz Fırını’nda kendisinin “resim” dediği ama farklı bir teknikle yaptığı deneysel çalışmalardan oluşan bir sergi açacağı müjdesini de verdi. Hepsine nasıl yetiştiğini şöyle açıklıyor: “Sanat insanı, gecesini gündüz eden insandır” ve hemen örnek veriyor: “Eğirdir’e, Kuvala’ya gitmiştik. Akşama doğru vardık, ertesi gün fotoğraf çekmeye çıkacağız. Hemen bir minibüs tuttum, gideceğimiz yeri görmek için. ‘Çocuklar siz de gelin’ dedim beraberimdekilere. Onlar otelde oturmuş, kadehlerini almıştı, “Yarın nasılsa gideceğiz” diyerek görmek istemediler. Ben gittim, gezdim, hazırlık olsun diye. Ertesi gün onlara da geçerken neler göreceklerini hazırlıklı olmalarını söyledim. Ben ağaçlara çıktım, kayalara tırmandım. Onlar ne yaptı dersiniz? Otomobilin camını indirip birkaç tık tık... Böyle ne fotoğrafçı olabilirsiniz ne nalbur!”

Üstadı fotoğrafa böyle tutkulu kılan şey ilk kez duyduğu deklanşör sesi! Çocukluğu Toroslarda Mersin’e bağlı Gülnar kasabasında geçti. İçindeki sanatçı kendini duvarları boyayarak belli etti. “O zamanlar duvarları kil kaplarlardı. Anam karalamayayım, elim yansın diye kilin içine acı biber kattı bir seferinde! Bir gün babam ‘resimci’ geldi, dedi. Resimci nedir bilmiyorum. Giyindik, bağa gittik. Siyah beyaz ama yeşillik olsun diye bağı seçtik. Sırayla dizildik. Fotoğrafçı ‘Dünya yıkılsa kımıldamayacaksınız’ dedi. O sesi duyduğumdan beri peşindeyim!”

İsa Çelik için fotoğrafçılık “Dünyayı fotoğrafça algılama biçimi” o gün bugündür. İlk fotoğraf makinesini TED Ankara Koleji’nde öğrenciyken harçlıklarını biriktirerek aldı. “Çok kötü bakalit bir makineydi. Kesekağıdına koyar, cebime sokar, lazım oldukça çıkarır çekerdim.”

İlk modelleri ise Ankara Güven Park’taki heykeller oldu! Arkadaşları gibi poz vermekten sıkılmayan o heykelleri kar, yağmur, çamur demeden fotoğrafladı! “Siyah beyaz detay almayı, konunun üstüne gitmeyi öyle öğrendim. Ele aldığım konuyu halledinceye kadar üstünde çalışırım.”

NAL TOPLAMADAN DİJİTAL TEKNOLOJİYE GEÇTİM

Teknolojideki gelişmeleri sorduğumda üstat hiç tereddütsüz “Dijital yaygınlaştıktan sonra iyi fotoğraf yapanların sayısı çoğaldı” deyiverdi. Eskiden bir ajans için çalıştığında gittiği yerde çektiği fotoğrafları İstanbul’a göndermenin, yaptığı işin sonucunu ancak birkaç gün sonra görebilmenin zorluğunu hatırlattı. Bir düğmeye basarak anında art direktöre gönderip istediği değişiklikleri hemen yapabilmenin konforuna değindi. “Kimyasal fotoğrafın grenleri daha çok ama her şeyin bir artısı eksisi olacak, tabii. Ben dijital teknolojiye nal toplamadan geçtim. Beni eleştirenler oldu ama Sten tabancaya pırasayla karşı çıkılır mı? Ben yeniliklere sürekli açık biriyim, her şeyi denerim!”

VUKUAT OLMADAN CİLO’DAN ÇAMLIHEMŞİN’E GİDİŞ

“Eskiden bir makara film için elimiz titrerdi. Ama şimdi Mısır ve Irak’ta 40 gigabyte fotoğraf çektim” diyen İsa Çelik, bu yaygın teknolojilerle her fotoğraf çekenin fotoğrafçı sayılmayacağını da vurguluyor: “Sanatsal eylem olarak fotoğraf başka bir şeydir. Her düğmeye basan sanat yapmaz.”

Hele tarzı bir bakışta tanınan İsa Çelik hiç olunmaz! Ne çok genç fotoğrafçının portrelerinde onun etkisini yakalarız! “İnsan fotoğrafı oldum olası ilgimi çeken bir olgu. İnsan, kompozisyonun tamamlayıcı öğesi değil ana öğesi olmalı” diyor üstat. Başarının sırrını da bilgece formüle ediyor: “En iyinin değil iyinin peşinde koşmalı sanat insanı.” İsa Çelik de bütün sanat dallarını takip ederek, kol kola yürüdüğü yazar arkadaşlar edinecek kadar çok kitap okuyarak, fotoğrafçı meslektaşlarının yeterince ilgi göstermediğinden yakındığı plastik sanatlar sergilerini gezerek “Vukuat olmadan” Cilo Dağı’na da Çamlıhemşin’e de giderek, Kırkpınar güreşlerinden köy düğünlerine kadar insanı gözlemleyeceği her etkinliğe katılarak “Akü dolduruyor.”

SİNEMA ÇOCUKLUK AŞKIM

İsa Çelik anlatıyor: “Sinema çocukluk aşkım. Bir gün anam caminin yanındaki evdeki yatalak amcaya yemek gönderdi. Baktım orada adamın biri elinde metal boru ‘Asrın icadı bir sinematograf’ diye bağırıyor. Hiç bilmiyorum sinematografın ne olduğunu. Elektriği bile olmayan bir yerdi Gülnar... Chaplin’in Altına Hücum’unu gösterdiler. İlk kez o adamdan plak dinledim. Zeki Müren’in Bir Muhabbet Kuşu yeni çıkmış. Sürekli onu çaldı tanıtım için.”

Gel zaman git zaman İsa Çelik birçok filmde küçük roller üstlendi. Mehmet Aydın’ın 1987 yapımı Küçüğüm onlardan biri. Ömer Kavur tarzını takdir ettiği yönetmenlerin başında geliyor.

Sinema macerası daha da eskiye, Tekin Aral ile birlikte Ankara’da yaptığı çizgi filmlere dayanıyor! Adana Altın Koza ve Antalya Altın Portakal film festivallerinde jüri üyelikleri yapacak kadar sinema bilgisi ve tecrübesi var. Neden senaristlik ve yönetmenlik yapmadığı sorusuna yanıtı 55. sanat yılı için hayli anlamlı: “Henüz fotoğrafı bitirmedim.”

ARTIST OF FIAP

1944 yılında Mersin’in Gülnar ilçesinde doğdu. Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi, İşletme İktisadı bölümünü bitirdi (1970). 1958 yılında fotoğrafa başladı. Sanatçı yapıtlarında ağırlıklı olarak insan konusunu işledi.Bilim, kültür ve sanat insanlarının portre fotoğrafları ile Anadolu uygarlıkları fotoğrafları yaptı. Yapıtlarının pek çoğu, afiş, poster ve kart olarak da yaygınlaştı. UNESCO’ya bağlı, Uluslararası Fotoğraf Sanatı Federasyonu FIAP’ın “Artist of FIAP” (AFIAP) unvanı sahibi olan İsa Çelik’in fotoğrafları uluslararası sergi, yarışma ve bienallerde yer aldı. Görsel Sanatçılar Derneği (GSD) Başkanlığı, Perde ve Sahne Sanatçıları Sendikası (PERSAİŞ) Yönetim Kurulu Üyeliği yaptı.  2008’de sanatçının ellinci sanat yılı “Ateş Üstünde Elli Yıl” adıyla çeşitli etkinliklerle kutlandı. Halen, İstanbul Kültür Üniversitesi, İşletmecilik Meslek Yüksek Okulu Halkla İlişkiler ve Tanımı Bölümü’nde ve Grafik ve Reklamcılık Bölümü’nde öğretim görevlisi.