Bugün Ramazan Bayramý’nýn ilk günü. Ýki günü bir olanýn zararlý dahisi ile her an kendinde bir bayram havasý estiren delinin de bayramý kutlu olsun. Diyorum alýþkanlýktan ama, geçen gün bir sahur programýnda bir büyükten dinlediðim ‘bayram zaten kutlu, mühim olan bunun farkýnda olabilmek’ sözü aklýma takýlýyor. Farkýndalýk. Kutlu olanýn farkýnda olmak. Kutlamak güzel ama önemli olan idrak edebilmek. Ýdrak, ama önemli olan bunu içselleþtirebilmek. Daha da ötesi yaþam kültürü haline getirebilmek. Örneðin, çocuklarla hemhal olmak. Toplumun sessizleri ile iþteþ fiile geçmek. Yalnýzlara yakýn olmak maaile. Özellikle yetimlere bir baþka özen göstermek. Kendisi de bir yetim yüreði taþýyan Peygamberimizin bu konudaki emirlerini bir yaþam biçimi haline getirmek. Onlarla iletiþime geçmek. Yaþlýsýný, büyüðünü, ihtiyaç sahibini, yetimini düþünüp o an bayramýn farkýndalýðýný daha çok yaþamasý gerekenlerle iletiþime geçmek. Bu farkýndalýðýmýzý artýracaktýr. Bayram havasý bu olsa gerek bizim açýmýzdan. Eski bayramlarý bulmak deðil mesele, bayramlarýmýzý yenilemek. Daha bir gün önce yenilenmeden geçtik, þimdi mesele bu yenilenmeyi ve farkýndalýðý devam ettirmek.
Faizi bol bayramýmýz mübarek olsun!
Bayramlaþma da bir iletiþim kültürü iþte. Teknoloji varsýllýðýný kullanarak yeknesak bir iletiþimden bahsetmiyoruz. Mesajýn sonunda ‘bilmem ne ve ailesi’ yazmaktan deðil. Heyyo ‘bayram kredisi haydi al ihtiyaç sahibi deli’, ‘sana önündeki her 36 ayýn her günü faizi bol bayramlar olsun’ misüllü iletiþimden de bahsetmiyoruz. Geçtiðimiz yýllarda çekilip, temcid pilavý gibi halen frekans frekans dolaþtýrýlan ziyaret de deðil sadece, hani þekerli çikolatalý kentlilerin geldiði... Ya da buna benzer þekerlikli, çikolatalý. Ya da sucuklu pastýrmalý uzun prodüksiyonlardan da deðil. 360 derece, 365 güne yayýlmýþ bir bayram havasý iletiþiminden bahsediyoruz. Anlam ve yaratýcýlýðýn eþ zamanlý gözetildiði bir iletiþimden. Ama ben þunu çýkarýyorum. Demek ki bireylerin iletiþimi o kadar zayýf ki, kurumsallarýn iletiþimi de o denli zayýf. Denklemi tersinden de okumak mümkün. Markalarýn kendi içindeki deðerlerine (marka deðeri diyelim) yatýrýmý o kadar müþkül bir durumdaki, toplumun öz deðerlerine de bir o kadar uzak. Ýster istemez bu oluyor. Bayram iletiþimleri bunun en iyi göstergelerinden biri. Yahu bayram bu, bu kadar basit atlatýlmasý gereken bir þey deðil. Kifayetsiz kelimeler çekilsin kenara, devasa bir insani þölendir bayram. Ýnanýlmaz bütçeli bir prodüksiyon aslýnda. Cast ve crew’ini yazsak alt alta bayram iþinin dünyayý kaç kez dolaþmak zorunda kalýnýr. Bakýþ açýsý demiþtim ya. Tek bir kelime de yeter aslýnda, farkýndalýk dedim iþte, sadece cývýl cývýllýk, þen þakraklýk, hüzün filan yetmez. Yaptým oldu olmaz. Baþlý baþýna kurumsallarýn da, bireylerin de sorumluluk kampanyalarýdýr.
Logolu, sucuklu, plazalý hayýrlý bayramlar!
Bayram ya, ‘daldan dala yandým Osman olsun’ haydi. Kurumsallaþmaya enikonu bilimsel bir temelden yaklaþýp ‘rakipler alýþveriþte görsün’ cinsinden bir takým rakamsal, kuramsal, afilli, sloganlý, logo deðiþimli filan yatýrýmlar yapýlýyor, ama günün sonunda ‘önemsel’ anlamda bir kibrit çöpü kadar oluyor bu yatýrým. Ödüllü, alkýþlý, rakamlý, listeli raporlu iþler güçler deðil mi? Peki. Diðer taraftan toplum deðerlerine verilen önem de ayný kibrit çöpünün ucu kadar oluyor. Maksat muhabbet olsun, yapmýþ olalým yahu. Çorbada tuz deðil, o atýlan tuzun ruhu lazým. Bu ya bir farkýnda olmama hali, ya da bir aþaðýlýk kompleksi. Ýkisi bir arada keyfi bu belki önemsemeyenler için. Parama bakarým. Bunu zaman gösterecek zaten, bugünden söylemesi benden, sonra bakakalmayalým da gidenlere. Misyon, vizyon, deðerler yazýlarýnda filan farkýndalýk ibaresi geçen þirketlere/markalara bir bakalým. Kaðýt üzerinde karalama mesafesinde mi yoksa tünelin sonundaki bayram ýþýðýný görebiliyor muyuz? Suni olan herþey gelip geçicidir, ama farkýndalýk ipine tutan köprüyü geçer. Köprüye gelene kadar umarým farkýna varmýþ oluruz, yoksa köprüyü geçene kadar...
Bazý þeylere karþýyým!
‘Ota filan’ karþýyým. Amma, artýk kanýksadýðýmýz gibi ‘vay bu da mý içiyormuþ’, hadi afiþe edelim demek yerine bu içmekler bu camianýn sisteminin bir parçasý mý deme taraftarýyým. Peki, içiyorlarsa sebepleri neymiþ arkadaþ?
‘Kaç yýl yatacaklarmýþ’ magazinine de karþýyým. Önemli olan kaç yýl yatýlacaktan ziyade, bizim kaç yýlýmýza mal oldular sorusu ile biz kaç yüzyýldýr uyuyoruz arkadaþým sorgusudur? Hani Kehf ashabý da deðiliz...