Fadime ÖZKAN
Fadime ÖZKAN
fozkan@star.com.tr
Tüm Yazıları

DEM Parti Türkiye'ye ne söylüyor?

DEM Parti'nin Milli İrade, Kardeşlik ve Dayanışma Komisyonuna sunduğu rapor kendisi açısından "kendini tekrar" niteliği taşısa da PKK'nın ve dolayısıyla PKK'ya yakın siyasi parti geleneğinin karşısına ilk kez çıkan "normalleşme" teklifine verdiği "anormal" bir cevap sayılmalıdır.

Zira 1990 yılında kurulan HEP'ten başlayarak 35 yıllık bir siyasi tecrübeye sahip olmasına rağmen hiçbir şey anlamış görünmüyor DEM Parti; ne dünden ne de bugünden.

KENDİ GEÇMİŞİYLE YÜZLEŞMEDEN HESAPLAŞMA TALEBİ

Bir kere raporun girişinde yer verilen Cumhuriyet tarihi değinileri ve değerlendirmeleri yarını inşa ederken işimize yarayacak şeyler değil.

Raporun tarihsel-siyasal arka plan, geçmişle yüzleşme ve hakikat arayışı bölümleri de böyle.

Hesaplaşma arayışına girişmek, geçmişin acı hatıralarını bugüne çağırıp önümüze koymak, başka ülkelerdeki ayrılıkçı terör örgütlerinin tasfiyesinde kullanılan ama bize yaramayacak metotları çare diye sunmak, 47 yıllık PKK tarihini de 102 yıllık Türkiye'nin demokratik politik gelişimini de bilmemek, bu bilgiden doğru tutum geliştirememek demek.

Ya da terörist başı Öcalan'a fiziki özgürlük istemek... Silah bırakan herkesin öylece hüsnü kabul görmesini talep etmek... Sürece desteği azaltmak dışında hiçbir etkisi olmaz TBMM ve millet nezdinde; dediğinizle kalırsınız sadece.

DEM YEREL YÖNETİMLER KONUSUNDA HALA OLAĞAN ŞÜPHELİ

Ezber tekrarı yapılan bir diğer talep de Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'na konulan çekincelerin kaldırılması. Sanki PKK'nın yerel yönetimler üzerindeki talepkârlığıyla daha önce baş edebilmişler ve sanki bu konuda olağan şüpheli pozisyonunda değillermiş gibi istiyorlar bunu. Üstelik Avrupa Konsey'i üyeleri de pür mutmain kabul etmiyor özerklik şartını. 46 üye devletten 35'i mali özerklik, idari vesayet, uluslararası işbirliği, yargı yolu gibi hassas konulara çekince koyarak kapsam dışı bırakıyorlar.

Öte yandan hukuki ve yasal reform bölümü, silah bırakma sürecine dair yasa önerileri bölümü kısmen de olsa ortak rapor için üzerine konuşulacak bölümler olacaktır.

KÜRTLERE AYRIMCILIK TALEBİ MİLLETİ BÖLMEYE ÇALIŞMAKTIR

Ama "eşit yurttaşlık" vurgulu talepler birleştirecek değil ayrıştıracak içerikler.

Ana dilde eğitim ve kamu hizmetleri talebi, vatandaşlığın etnik vurgudan arındırılması (Anayasa madde 66) Türk vurgusunun Anayasadan çıkarılması talebidir, kabul görmez sadece gerginlik üretir.

Hal bu ki anayasadaki Türk vurgusu etnik bir tanımlama değil bu aziz milletin ortak adıdır. Yoksa Lazlardan, Çerkezlerden, Manavlardan, Türkmenlerden... Onlarca farklı etnik yapıdan oluşmuştur Türk Milleti. Kürtler de o milletin vazgeçilmez bir parçasıdır. PKK onlar üzerinde mülkiyet iddia etti diye ne Kürtlerden vazgeçilir, ne de bir ve beraber olduğumuz gerçeği unutulur.

PKK SAHADA YENİLDİ, MASADA ZAFER Mİ ARIYOR?

Rapor bize bir şey daha söylüyor. Ekim 2024'ten beri DEM'in ne kadar savrulduğunu, sürecin odağını nasıl kaybettiğini de gösteriyor. Baksanıza DEM'in sürecin başındaki o ürkek ve "minnettar" halinden eser yok şimdi.

2023 seçimlerinde seçim ittifakı yaptıkları muhalefet partilerinin masasına bile oturtulmayan, masa altına iteklenen DEM Parti şimdi görünür olmanın, muhatap alınmanın, sürecin hatırına her kapıdan içeri girmenin ve dışarı çıktıklarında ne söyleseler "hoşgörüyle" karşılanıyor olmanın "sarhoşluğunda" gibi.

Türkiye PKK'ya "kansız" şekilde dağılma imkanı sunuyor ama DEM Parti bunu anlamıyor. Sanki terör örgütü giriştiği işte başarılı olmuş, haşa Türkiye, terör örgütüyle baş edememiş de masaya oturmak zorunda kalmış gibi hayati bir yanılgıya bile isteye düşüyor DEM Parti.

Hal bu ki PKK yenildi. PKK'ya bağlı kim varsa siyasetçisinden akademisyenine kadar hepsi yenildi. Türkiye'yi bölemediler. Vatan toprağını, bin yıldır bir olmuş Türk Milletini bölemediler. Velhasıl sahada insan öldürerek başaramadığını şimdi manipüle ederek masada başarmayı deniyor DEM.

DEM PARTİ NE YAPMALI?

Dem Parti eğer bu süreç ilerlesin, evine dönmek isteyen örgüt mensupları dönebilsinler, emperyalist ülkelerin ve Siyonist soykırımcı İsrail'in hedefleri için ölüp gitmesinler, dağlarda mağaralarda sürünmesinler istiyorlarsa oyunu aldıkları insanlara bakacaklar.

Bu ülkede evladını PKK-SDG'ye kaptırıp da "ölürse ölsün" diyecek insan sayısı çok azdır. Evlat korkusu yaşadıklarını Diyarbakır Annelerinin feryadından gayet iyi biliyoruz.

Bu minvalde terörist başı Öcalan'a özgürlük talebi, PKK'lıların koşulsuz affı, Devletin niteliğini değiştirme teklifi tartışma çıkartır, toplumsal rızayı azaltır, süreci zorlar. Yarın silah bırakıp evine dönecek olanlara toplumun tahammülü düşer, başka sorunlar çıkar.

Bu açıdan DEM Parti PKK-SDG elitlerinin değil oyunu aldıkları insanların taleplerine dikkat kesilmelidir.