Mustafa KARAALÝOÐLU
Mustafa KARAALÝOÐLU
Tüm Yazýlarý

Demek Ankara birilerinin ayaðýna basýyor

Her kim Türkiye’nin uluslararasý oyun sahasýnda alanýný geniþletmek için rol üstleniyorsa tepki alacaðýný bilmeli. Bu tepkiler bazen nazik, bazen ustalýklý, bazen belden aþaðý olur; bazen de hepsi birden... Bugüne kadar ihmal edilen, boþ býrakýlan, kayýtsýz kalýnan coðrafyalara dönmemin sadece mesaisi deðil bedeli de vardýr. Zorlu, acýmasýz bir mücadelenin muhatabý olursunuz.

MÝT Müsteþarý Hakan Fidan’a yönelen Ýsrail-ABD kaynaklý oklarý bu perspektif içerisinde okumalýyýz.

Ankara’nýn baðýþýklýðý var

Yýllardýr Türkiye’nin pasif oynamasýna alýþmýþ olan ülkeler ve onlarýn istihbarat teþkilatlarý yeni politikaya entegre olmakta zorlanýyorlar. Anlaþýlabilir nedenlerden dolayý þaþkýnlar ve bildikleri tek yöntemle; centilmenlik dýþý yollarla sonuç almaya, durumu lehlerine çevirmeye çalýþýyorlar. Ankara’nýn bu tür yöntemlere karþý güçlü bir baðýþýklýk sistemine sahip olduðunu da gözden kaçýrýyorlar.

Benzer yöntemler geçmiþte Ahmet Davutoðlu için de uygulanmýþtý. Yaygýn ve sürekli bir þekilde bizzat Baþbakan Erdoðan için de uygulanýyor. Batý’nýn kolaylýkla etkileneceði iki sembol üzerinden: Ýsrail düþmanlýðý ve Ýslamcýlýk...

Bir lidere veya bir bürokrata bu iki kavram üzerinden saldýrmanýn kolaylýðý ve garantisi vardýr, bunu uyguluyorlar.

Peki nedir, Amerikalýlar’a göre Fidan’ýn suçu?

Türkiye topraklarýnda Türkiye’nin istemediði bir þeyin yapýlmasýný engellemek. Bu ülkenin geçmiþte olduðu gibi yabancý istihbarat örgütlerinin serbest hareket edebilecekleri yer olmasýna izin vermemek.

Geçmiþte bütün bunlar yapýlabildiði için, þimdi bu alanýn kapatýlmasýný anlamakta zorlanýyorlar. Özetle; eþit iliþki istemiyorlar.

Türkiye istihbarat teþkilatýnýn, CIA ile Mossad’la benzer statüde hareket etmesini, o örgütler nasýl kendi milli çýkarlarýný korumak için çalýþýyorsa, MÝT’in de ayný felsefeyle çalýþmasýný kabullenemiyorlar. Belli ki stratejik iþbirliði içinde olmayý hiyerarþik bir iliþki olarak tasarlýyorlar.

Tekrarlayalým... Bu tasarýmýn ve pratiðin belki geçmiþten gelen bir mantýðý vardý ama bugün deðil. Bugün Türkiye’nin yakýn bölgemizden Afrika’ya kadar el attýðý dosyalar bu hiyerarþiyi taþýmaya elvermiyor. Kendi iç pazarýnda istihbarat örgütlerinin cirit attýðý bir ülkenin kendisini güvende hissetmesi ve uzak sahalarda diplomasi yürütmesi beklenemez.

Müttefikler ayak uydurmalý

Gelelim, bu olayýn tarihsel boyutuna...

Türk istihbarat teþkilatýna karþý böyle bir saldýrý ilk kez yaþanýyor. Þimdiye deðin kardeþ-kardeþ; daha doðrusu aðabey-kardeþ iliþkisiyle süregelen iliþkilerde MÝT ve MÝT baþkanlarýyla sorun yaþanmýyordu. Hükümetler de dýþ politikada risk alanlarýna girmedikleri için tabiatý gereði istihbarat rekabetinde ileri düzeyde rol almak da gerekmiyordu.

Bugün ise gerekiyor. Sadece Suriye konusunda uluslararasý toplumun içine düþtüðü acýnasý durum bile Ankara’nýn kendisini garantiye alan bir politika izlemesinin ne kadar önemli olduðunu gösterdi. Müttefiklerimiz de müttefiklerimizin dostlarý da bu yeni denkleme ayak uydurmak zorundalar. Ayak uydurmak ise sanýlanýn aksine zor olmayacak... Alýþkanlýklarý ve iþbirliði prensiplerini gözden geçirmeleri yeterli olacak. Çünkü Türkiye, sadece barýþçý deðil ayný zamanda vehmedilenin aksine rasyonel bir politika da takip ediyor.

Sonuçta, Wall Street Journal ve Washington Post üzerinden yürütülen istihbarat mücadelesi Hakan Fidan’ýn bürokratik ve politik rolünün önemini ortaya koyuyor. Bu vesileyle, istihbarat faaliyetlerinin kalitesi ve milli karakteri de teyid edilmiþ oldu. Anlaþýldý ki istihbaratýmýz ve diplomasimiz birilerinin ayaðýna basacak düzeye gelmiþ. Üzerimizdeki ölü topraðý atýlmýþ demek ki...