Demirtaþ oyunu açýk oynuyor... Ya, “sinsiler”?..

Aslýnda, HDP Eþbaþkaný Selahattin Demirtaþ ve beraberindeki kadronun 7 Haziran’dan bu yana sergiledikleri siyaset, kendilerini iyi tanýyanlarý þaþýrtmýyor. Hatta, hakkýný vereyim, DemirtaþPKK terör saldýrýlarý sonrasýnda izlediði politikayla özü-sözü bir politikacý kimliðine ulaþmýþ görünüyor. 

O zaten “PKK’yý terör örgütü olarak görmeyen”, aksine, “Kürt siyasi hareketiyle PKK’nýn ayrýlmaz bütün oluþturduðunu” söyleyen bir politikacý.

Bu benim yorumum deðil, kendi söylüyor. Nerede? Nisan 2012’de içinde yalnýz Ýsrail’in güvenlik politikalarý için kurulmuþ Saban Center for Middle East Policy’i ve sayýsýz neo-con “uzmaný”(!) barýndýran Brookings Enstitüsü’ndeki konuþmasýnda...

O zamanlar BDP Eþbaþkaný olarak anýlan Demirtaþ’ýn, Ahmet Türk ve Gülten Kýþanak’la birlikte katýldýðý panelin adý, “Türkiye’nin Kürt Liderliði ile Sohbet” adýný taþýyor, moderatörü ayný kurumun Türkiye Direktörü  Ömer Taþpýnar.

Demirtaþ, malum medya gruplarý tarafýndan 7 Haziran öncesi parlatýlýrken, “bunu yapmayýn, bakýn bu memleketin baþýna büyük iþ açacaksýnýz” diyenlerin kaydýnda olan bir “sohbetten” söz ediyorum. (Ahmet Hakan, Diyarbakýr Baro Baþkaný Tahir Elçi’nin “PKK terör örgütü deðildir” sözleri karþýsýnda neden panikledi, anlamadým, HDP ve baðlantýsýndaki STK’larýn bu düþüncesini bilmiyor mu?..)

PKK: Silahlý halk hareketi...

Demirtaþ’ýn Brookings’deki þu sözleri önemli: 1990’larýn baþýndan itibaren kurulmuþ hiçbir partimiz PKK’yý terörist olarak tanýmlamamýþtýr. PKK silahlý bir halk hareketidir. Biz PKK’yi halk tarafýndan desteklenen ama þiddet yöntemini seçmiþ bir örgüt olarak tanýmlýyoruz.

Budur. Demirtaþ’ýn PKK terörü ile arasýna mesafe koymasýný bekleyenler boþ bir hayalin peþindedir.

Bitmedi. PKK saldýrýlarý ile birlikte bölgede uygulanmaya çalýþýlan “öz yönetim” çabalarýnýn da ipuçlarý ayný konuþmada var: Yönetim yetkileri bölgesel yerel meclislere verilmeli. 

Tamam. Demirtaþ, 3 yýl önce anlattýðý rotada ilerlemeye çalýþýyor. Hedefleri belli, bunun için silah da kullanýlabilir.

Demirtaþ nerede yanýldý?..

Aslýnda yanýlan, Amerikan yönetimidir.  Demirtaþ ve PKK bu iþin piyonlarý olarak tarihe geçecek. Oyunu bozan, 3 yýllýk “çözüm süreci”nde devletin, bugün karþýlaþtýðý komployu önceden fark edip, tüm hazýrlýklarýný tamamlamýþ olmasýydý. 1- Türkiye, çözüm sürecine sabýr gösterdi, dünyaya, “bakýn sonuna kadar denedik, ama olmadý” deme þansýný yakaladý, çünkü karþýsýndakilerin asýl niyetini  “Aralýk 2013 Darbe Giriþimi”nden bu yana biliyordu, 2- Bu stratejik kararlýlýðýný çözüm sürecini “rafa kaldýrmayýp, buzdolabýna koyarak” sürdürdü, Kürt vatandaþýnýn aidiyet duygusunu güçlendirdi, 3- TSK ve Polis Teþkilatý, saðlam istihbaratla, halk ayaklanmasýný amaçlayan saldýrýyý bir ay gibi kýsa bir sürede, PKK’ya tarihinin en aðýr kayýplarýný verdirerek kontrol altýna almayý baþardý. (ABD’nin “Metina ve Gara PKK kamplarýný bombalamayýn orada unsurlarýmýz var” demesi bu oyunun itirafýdýr. Bombaladýk.)

Erdoðan’ýn ABD-PYD iliþkisine dönük sözleri, Davutoðlu’nun “PYD’yi hiç düþünmeden vururuz” açýklamasý Ankara’nýn bu oyuna dönük son hamlesidir. Anlamý:  Piþirdiðiniz yemeði beðenmedik, çöpe atýyoruz.

Sinsilik ihanete dönüþtü...

Aklý baþýnda hiçbir siyasetçi, aydýn, yazar-çizer Demirtaþ ve HDP’yi yola getirmeye çalýþmaz. Yaptýklarý ve yapacaklarý bellidir, önlem alýr.

Türkiye’yi yaralayan asýl geliþme, oyunu bu kadar açýk oynayan HDP’nin,  “ulusal gücün” tartýþýlmaz unsuru olarak kabul edilen medyanýn önemli bir bölümü tarafýndan desteklenmesi oldu.

Türkiye’ye asýl darbe, “hiç beklemediði” bir yerden geldi.

Neo-conlarýn kontrolündeki “Aralýk 2013 Darbecisi” medyanýn bu iþin içinde yer alacaðý hesaplanýyordu ama, “vesayetin merkez medyasý”nýn bu sinsiliði yapabileceði zor düþünülebilecek bir geliþmeydi. Yaþandý.

Sinsilik, ihanete vardý.

Bugün “milli duruþ” sergileyen medya kurumlarýyla, ülkenin en zor sýnav günlerinde bu duruþu baltalamaya çalýþanlar  arasýndaki mücadelede, doðrudur, bir “öfke” mevcut. Öfke, millet adýnadýr.

“Nefret dilini” Türkiye’nin gündeminde “Haziran 2013 Kalkýþmasý”ndan bu yana ýsrarla güçlendiren çevrelerin “öfke diline” takmýþ olmalarý ise ilginç bir örnek, geçiniz...

Evet... Öfkeliyiz... Millet olarak sýrtýmýzdan hançerlendik...