Kendi baþýna býrakýldýðýnda doðal haliyle makul davranýþlar gösterebilecek birçok insan tanýdým. Özel þartlarda kendileri olamayýp, baþkalarýnýn etkisi altýnda “rol davranýþlar” yapýyorlardý. Siyaset ortamý, bir þekilde siyasetçileri çevresel faktörleri dikkate almaya zorluyor. Fakat çevresel faktörleri gözetmek ile onlara göre þekil almak ayrý þeyler. Gerçek liderler sadece çevrelerini gözeterek liderlik yapmazlar, zaman zaman çevrelerine raðmen siyasal davranýþlar gösterebilirler.
“Sahici lider” ile “role bürünen lider” arasýnda oldukça fark var. Sahici liderler doðru bildiklerini söylemeye ve yapmaya yüreði yetenlerden çýkýyor. Role bürünen liderler ise bir davalarý olsa bile, söylem ve davranýþlarýný çevresindeki diðer güç odaklarýna bakarak ayarlýyorlar. Güç odaklarý ile kurulan bir iliþki sadece onlarý dikkate almakla kalmýyor, onlarýn sýnýrlarý içinde davranmaya sebep oluyor. Lider olmaktan çýkýp vesayet altýna giren bir siyasetçiye dönüþüyorlar.
Lider olabilmek gerektiðinde seçmen kitlesinin ve örgütünün beklentisi ötesinde de siyaset üretebilmek demektir. Eðer kiþi gerçekten liderse, hem seçmen hem de örgütü onu takip edecektir. Örneðin Erdoðan Kürt açýlýmýný yaptýðýnda, hem halkýn desteði düþük hem de partisinin desteði düþüktü. Doðru olduðunu düþündüðü þeyi yaptý. Hem seçmeni hem de partisi onu takip etti.
Demirtaþ ise çevresini saranlarýn ötesinde bir siyasal refleks veremiyor. Bu sebeple de özgün bir lider deðil. Hatta siyasal vesayet altýnda. Çevresindeki örgütlü güçlere göre pozisyon alýyor. Demirtaþ þimdiye kadar PKK-Kandil vesayeti altýndaydý. Þimdilerde ise sosyalist Türk solu ve Türkiye siyasetini dizayn etmeye çalýþanlarýn vesayeti altýna girmeye baþladý. Erdoðan karþýtý cephe Demirtaþ üzerinden mücadele stratejisi gütmeye baþladý. Demirtaþ da bunu bir imkan olarak görüp, gönüllü oldu.
Demirtaþ lider olamayýp takipçi oldu
Demirtaþ’ýn lider olamamasýnýn daha önceki iki örneði Diyarbakýr annelerine verdiði tepki ve 6-7 Ekim’de þiddete çaðýrmasýydý. Demirtaþ her iki olayda da PKK / KCK siyasetine zorunlu olarak uydu. Birincisinde Diyarbakýr annelerine “para zoruyla eylem yapýyorlar” gibi gerici ve halden anlamayan tepki verdi. Normalde özgür olsaydý, gerçek lider olsaydý bu türden geri ve niteliksiz bir tepki vermeyebilirdi. Bu tepkiyi vermediðinde PKK siyaseti tarafýndan dýþlanabileceðini düþündü. Demirtaþ ayný þeyi 6-7 Ekim Olaylarýnda da yaptý ve 40 ölüme sebep olan süreci tetikledi. Eðer özgür siyaset üretecek, gerçek bir lider olsaydý, daha sonra boncuk boncuk terlemesine sebep olacak o sözleri söylemezdi.
Demirtaþ þimdi de Kürt sorunu için kritik dönemde, baþkalarýna sýrt vererek büyük sözler ediyor. Erdoðan karþýtý çevrenin adayý olabilmek adýna çözüm sürecine zarar vereceðini bildiði söz ve davranýþlardan geri durmuyor. Diyarbakýr annelerine ve 6-7 Ekim Olaylarýndakine benzer þekilde baþkalarýna bakarak söz söylüyor. Kendisi olamýyor. Bu sebeple de lider olamýyor.
Erdoðan ise vesayet altýna alýnmasý oldukça zor bir lider. Baþkalarý tarafýndan kontrol edilemiyor. Dayatma veya vesayete yönelik bir tavra anýnda tepki veriyor. Bu tepki hem duygularýna, hem yüz ifadesine hem de sözlerine ve davranýþlarýna yansýyor. Erdoðan’ýn bu kiþilik özelliði ve siyaset anlayýþý Türkiye’deki vesayet sistemlerinin aþýlmasýnda kritik rol üstlendi. Kürt açýlýmýný da bu sayede baþlatabildi.
PKK-HDP çizgisinde çatýþmacý ve radikal çok kiþi var. Siyasal çizgiden gelen, sahici bir lidere ihtiyaç vardý. Demirtaþ bunu yapabilecek potansiyele sahipti. Maalesef kendi olamadý. Ayakta kalabilmek için PKK ve radikal Türk solunun vesayeti altýnda girdi. Yazýk oldu.