Demirtaþ’ý serbest býrakmak, teröre taviz vermektir!

Selahattin Demirtaþ, “Kobani direniþi” adý altýnda sergilenen toplu kýyýmda, “sokaða çýkýn” çaðrýsý yapmakla suçlanýyor. 

Hatýrlayalým: 

Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn “Kobani düþtü, düþüyor” sözünü baðlamýndan koparýp, PKK karþýtlarýna yönelik þiddete mazeret olarak kullananlar, 6-8 Ekim’de misli görülmemiþ bir kýyým sahnelemiþlerdi. 

Demirtaþ, tetiði çeken eldir. 

Bunda kuþku yok. 

Nitekim mahkemede, “Benim de içinde bulunduðum bir toplantýda alýnmýþ karardýr” diyerek, “sokaða inin” çaðrýsýnýn kendisi tarafýndan yapýldýðýný itiraf etmiþtir. 

Þimdi ne olacak? 

Hakkýndaki AÝHM kararý ciddiye mi alýnacak? Ciddiye mi alýnmalý? 

Mahut mahkeme, önceki gün, “Selahattin Demirtaþ’ý derhal serbest býrakýn” çaðrýsý yaptý ve Türkiye’yi tazminat cezasýna mahkûm etti. 

Bu çaðrýyý ciddiye alýp, elinde 53 vatandaþýmýzýn kaný bulunan bu “terör iþbirlikçisini” serbest mi býrakmalý? 

Demirtaþ, evet HDP’nin eþ baþkanýydý, legal siyasetin aktörlerinden biriydi ama bir terör iþbirlikçisiydi. 

Ki, hâlâ öyledir. 

PKK’lýdýr. 

PKK’nýn siyasi þubesi gibi faaliyet gösteren bir partinin müntesibidir. 

Ýlginç bir ayrýntý: 

Kobani provokasyonunda katledilenlerin tamamý, “PKK karþýtý”ydý. 

Propaganda çarklarý, o günlerde, PKK karþýtlýðýný, “DEAÞ destekçiliði” diye lanse ediyordu. 

Hükümet DEAÞ’çýydý... 

Her sakallý potansiyel DEAÞ’çýydý... 

Her AK Parti’li, bilerek ya da bilmeyerek DEAÞ’a hizmet ediyordu. 

Ülkede dinci bir yönetim kurmak (bazý liberallere göre “Hilafeti getirmek”) isteyen hükümet, DEAÞ kartýný kullanýyordu... 

Kamuoyunu bu saçmalýklara inandýrmaya çalýþýyorlardý. 

Fetullahçý liberallerden ve Beyaz Türk mahallesinden (Beyaz Türk mahallesinin “solcu” görünümlü Amerikan uþaklarýndan) destek alýyorlardý. 

Þaþýrtýcý mý? 

Deðil... 

Beyaz Türk mahallesinde üretilen tevatürlerin, solcu “Kürt ulusalcýlarý” tarafýndan satýn alýnmasýný ve tedavüle sürülmesini, bilakis, doðal bile karþýlamak gerekir. 

Bu iþler böyledir. 

Kürt siyasal hareketinin sürükleyicisi olduðunu söyleyenler, büyük ölçüde “Türk solu” içinden çýktýlar... “Kürt sol ulusalcýlýðýný” (bir diðer ifadeyle “Kürt ittihatçýlýðýný”) anlamak için önce “Türk solu”nu anlamamýz ve konumlamamýz gerekiyor. 

Sadece resmi ideolojinin (Kemalizm’in) açtýðý alan içinde var olabilen, Marksizm’le baðýný koparmýþ bir sol ve solculuk türüdür bu... Laik özellikler gösteren, halkýn deðer tercihleriyle kavgalý olmayý çaðdaþlaþmanýn gereði sayan, din ve dince kutsal sayýlan deðerleri kafadan “gericiliðin sembolü” ilan etmiþ bir solculuk türü bu ve fena halde Amerikancýdýr... 

Bu “sol” içinden çýkmýþ Kürt siyasal hareketi de benzer nitelikler taþýyacaktýr... 

Elbette laik özellikler gösterecektir. 

Elbette halkýn (Kürt halkýnýn) deðer tercihleriyle çatýþma halinde olacaktýr... 

Elbette din ve dince kutsal sayýlan deðerleri kafadan “gericiliðin sembolü” sayacaktýr... (Kürt siyasal hareketinin babalarýyla konuþun, size “Bizim asýl savaþýmýmýz feodaliteyle ve feodal deðerlerle” diyeceklerdir. Bu nedenle, kurduklarý Stalinist örgüt, yani PKK, hedef olarak “feodalite”yi, yani “gericiliði”, yani “din”le irtibatlandýrýlan deðerleri seçmiþtir.) 

Demirtaþ’ý kurtarmak mümkün mü, bilmiyorum ama AÝHM kararýný dikkate almak (dikkate almak ve Demirtaþ’ý serbest býrakmak) “terör”e verilmiþ en büyük taviz olacaktýr.