Demokrasi çifte standardý kaldýrmaz

Demokrasiyle ilgili çok niteleme, çok tanýmlama yapýlýr. Demokrasiyi tahammül rejimi olarak görenler, çok seslilik sistemi olduðunu vurgulayanlar, uzlaþý yönetimi olarak yüceltenler, hak-hukuk ilkelerini öne çýkaranlar vs… 

Bunlarýn hepsinde doðruluk payý var. 

Demokraside, çoðunluðun iradesi de, azýnlýðýn tercihleri de önemlidir. Demokraside haklar-hürriyetler ve uzlaþý boyutu çok deðerlidir. 

Demokratik rejimin þekil þartlarý da, muhtevasý ve usulleri de önem taþýr. 

Ama bunlar içinde es geçilemeyecek bir boyut da demokrasinin ‘samimiyet rejimi’ olduðudur. Demokrasi ayrýcalýk, çifte standart, ikiyüzlülük kaldýrmaz. 

Çubuk’ta yaþanan hadiseyi bu açýdan deðerlendirdiðimiz de iki hususu vurgulamamýz gerekir: 

Birincisi, milletin seçilmiþ bir vekiline, demokratik sistemin sivil siyaseti temsil eden bir aktörüne saldýrý kesinlikle kabul edilemez.

Siyasetçiye saldýrý siyaset kurumuna saldýrýdýr. 

Siyasetçiye saldýrý, demokratik nizama saldýrýdýr. 

Sivillik nasýl þiddeti yadsýyan bir durum ise, demokratik siyaset de bu fiili tahammülsüzlükleri yadsýr. 

Sivil ve demokratik siyasete, hak ve hukuka, anayasal düzene, milli iradeye önem veren biri, þiddeti ve özellikle siyasetçiye þiddeti tasvip edemez, en sert þekilde tepki gösterir.

Nitekim AK Parti ve Hükümet yetkilileri de bu olay da olmasý gerekeni yaptýlar; hem tepki gösterdiler, hem de hukuk sistemi içinde gereken adýmlarýn atýlmasýný saðladýlar. 

Olayý farklý açýlardan kritik etmek, farklý boyutlarý gündeme taþýmak elbette mümkündür ve bu tür yorumlar da birilerini rahatsýz ediyor olabilir. Ancak þiddet konusundaki tavýr çok nettir. 

Meselenin ikinci boyutu, demokratik duruþ, sivil tavýr, insani yaklaþým her olayda maðdurun veya saldýrganýn kimliðine bakmadan ayný þekilde davranmayý gerektirir.

AK Partililer saldýrýya uðradýðýnda sessizliðe bürünenler ya da hiç de demokratik tepki vermeyenler iþte tam da demokrasinin bu ‘samimiyet rejimi’ kýsmýný atlamýþ oluyorlar.

Ýnsan haklarý aktivistlerinin malum sloganý, ‘kimden gelirse gelsin zulme karþý, kim olursa olsun mazlumdan yana’ ifadesidir. 

Demokratik siyasetin þiarý da, kimden gelirse gelsin þiddete, darbeye, vesayete karþý olmak; kim olursa olsun demokratik/sivil/meþru aktörlerin yanýnda olmaktýr. 

AK Partililer geçmiþten bu yana birçok hadisede þiddete, saldýrýya, hakarete maruz kalmýþ ancak ayný samimi yaklaþýmý görememiþtir. 

Oysa bu tür hadiselerde mesele kiþiler deðil, demokratik siyaset ve hukuktur. Esirgenmemesi gereken tavýr bu yapýya yönelik bir hassasiyeti ortaya koyar. 

Yüreði yanan, içi parçalanan þehit yakýný siyasetçiye her zaman ayný tepkiyi göstermez. Acýlý insanlarýn siyasetçiye kýzmasý, söylenmesi, þikâyet etmesi, suçlamasý anlayýþla karþýlanmasý gereken insani bir durumdur. Nitekim AK Partililer de geçmiþten bu yana bu insani durumu yaþamýþlar ve anlayýþlý bir þekilde soðukkanlýlýkla hareket etmiþlerdir. 

Ancak dediðimiz gibi baþka þahýslarýn kýzgýnlýk serdederek taþkýnlýk yapmasý, hukuku çiðneyerek fiili þiddet uygulamasý insani durumu aþan bir mahiyet taþýr.

Demokrasiye önem veriyorsak þiddete karþý çýktýðýmýz gibi çifte standarda da karþý çýkmalýyýz. CHP bugüne kadar ki samimiyetsiz tavrýný gözden geçirmelidir.

Neticede ülke olarak sinirlerimizin saðlam olmasý gereken, saðduyu ve serinkanlýlýkla amel etmemiz gereken günler yaþýyoruz. 

Herkesin üzerine düþen sorumlu tavrý takýnmak ve aklýselimi kuþanmaktýr.