Bazen insanýn dilinin dolaþtýðý, aðzýndan abuk sabuk anlamsýz sözlerin dökülüverdiði durumlar olur.
Genellikle þaþýran veya aniden beklemediði bir soruyla karþý karþýya gelen insanlarýn halidir bu. Ve bu sayýklamalar, dil sürçmeleri sebepsiz deðildir.
Daha önce de yaþanmýþtý.
Hükümet üniversitelerdeki baþörtüsü yasaðýný kaldýrmak istediðinde ve özgürlükçü akademisyenler bunu desteklediðinde, o zamana kadar yasaða karþý görünen bazý hocalarýn da aynen böyle dilleri dillerine dolanmýþtý.
“Biz özgürlükten de laiklikten de vazgeçmeyiz” mealinde alternatif bir bildiri kaleme almýþlar, daha önce hiçbir kesim ve hiçbir hak talebi için kurmadýklarý karþýtlýðý baþörtüsü için kurmuþlardý.
Bir yasaðýn kaldýrýlmasý söz konusu olduðunda “üçüncü yol”un aslýnda yasakçýlýk olduðunu görmeden; iþi yokuþa sürmek için, neredeyse bütün beþeri problemleri masaya yýðarak...
Önce iþçi haklarý verilsin, eþcinsellerin haklarý tanýnsýn, çevre sorunlarý ne olacak türünden uzunca bir ön þart listesi sunarak, sonradan bazýlarýnýn “evet, bizim o bildiride sorunlar vardý” diye itiraf edecekleri utanç verici bir refleks göstermiþlerdi.
**
Kasvetli bir karanlýðýn ardýndan ani bir güneþ açmasý yaþadý bu ülke.
Ama bazýlarý Çözüm Süreci’ne hazýrlýksýz yakalandý.
Ýlk þokun etkisiyle dili dolaþanlarý, “Kürtler ve Türkler, evet, eþit vatandaþlar olacaklar bundan böyle. Pres makinalarýnda ezilen çocuklarý eþitlenecek… Kürtçe de ölebilecekler artýk” türünden sayýklamalarý hatýrlayýn.
Sonradan daha ciddiye alýnabilir argümanlar geliþtirildi ama baþlangýçtaki yakýnmalar aþaðý yukarý böyleydi.
**
Barýþ ile demokrasi arasýnda bir tercih yapmak durumunda deðiliz.
Týpký özgürlük ile güvenlik, eþitlik ile özgürlük arasýnda tercih yapmak zorunda olmadýðýmýz gibi.
Eðer bu kavramlarý doðru tanýmlarsanýz, sadece birbirleriyle çeliþmediklerini deðil, birbirlerini bütünlediklerini de fark edersiniz.
Bu baðlamda “barýþ için demokrasiden, demokrasi için barýþtan vazgeçmeyiz” demek, ancak bu ikisinden birini yanlýþ anlamak pahasýna mümkün olabilir.
Hepsi bir yana, “demokrasi için barýþtan vazgeçmeyiz”in ne anlama geldiðini biri bana anlatsýn.
Fiyakalý bir cümlenin ikinci kýsmýný tamamlama kaygýsýyla söylenmiþ olmanýn dýþýnda tabii…
Taksim gösteriye kapatýlmamalý
Yerli filmlerde vardýr, bir þeyler yolunda gittiðinde, yüzler güldüðünde, ille de araya bir trajedi sokulur.
Taksim’i, Ýstiklal’i basýn açýklamalarýna kapatmak da aynen böyle oldu.
Neden mi?
Öncelikle, ulaþým hakkýný engellemeyen veya baþka türden bir ihlalde bulunmayan insanlarý engellemek ifade özgürlüðünün ihlalidir.
Bu sebep, tek baþýna bu karara karþý çýkmaya yeter. Ama ikna olmayanlar için baþka gerekçeler de var:
Birincisi, Taksim’i bir ziyaretgah, 1 Mayýs’ý orada anmayý da adeta bir ibadet olarak algýlayan bir kesim var ve onlarý anlamak gerek (Bir nevi din ve vicdan özgürlüðü olarak alýn ve saygý duyun demek istiyorum.)
Ýkincisi bu yasak, Çözüm Süreci’nde yalnýz býrakýlmýþ olmanýn hayal kýrýklýðýný taþýyan Türk solunun yüzleþmesini ve iyileþmesini geciktirecek yeni bir çatýþma zemini demek.
Üçüncüsü bu süreçte bu yasak, barýþ ile demokrasi arasýndaki sahte ikileme inanmaya hazýr kesimlerin yaygýnlaþtýrmaya çalýþtýðý kafa karýþýklýðýna en büyük desteðin hükümet tarafýndan verilmesi anlamýna geliyor.
Dördüncüsü, sorarlar insana, baþka iþiniz gücünüz yok mu sizin? Tamam, bazýlarý 70’li yýllarda kalmýþ olabilir ama siz de arada o yýllara gidip gelmeyi býrakýn.
Býrakýn anýlmaya deðmeyen tarih çýksýn hayatýmýzdan.