Bu söz bana ait deðil; anlý þanlý devlet büyüðü eski AK Partili Cumhurbaþkaný Abdullah Gül’e ait. Gezi sürecinde bunu demiþti. Niye mi demiþti? Pek tabii o tarihte AK Parti Genel Baþkaný ve Baþbakan olan Recep Tayyip Erdoðan’a laf çakmak için.
“Sen seçimle geldin ama her istediðini yapamazsýn. Demokrasi sadece seçimden, yani sandýktan ibaret deðildir. Uzlaþacaksýn!” deyip uyarýyordu.
“Uzlaþ!” dediði o sokaktan iktidar devþirmeye çalýþan çapulculardý. Sýrtlarýný terör örgütlerine dayayýp siyasi iktidara ve pek tabii Erdoðan’a ültimatom yaðdýranlardý. O tarihte Cumhurbaþkaný olan Gül sokaktan iktidar devirip iktidar çýkartmaya çalýþan, bir baþka deyiþle seçimsiz iktidar olmaya veya iktidar ortaðý olmaya çalýþan eski Türkiye bloðuna “Mesajýnýzý aldýk!” diyerek arka çýkarken Erdoðan’a da kendince tavýr koyuyordu.
Yalnýz deðildi bu karþý çýkýþýnda. O dönemde Erdoðan’ýn Hükümetteki yardýmcýsý Arýnç da kendisine destek veriyordu. O kritik süreçteki paslaþmalar ve pozisyonlar doðru okunmazsa Erdoðan’ýn tasfiyesi üzerine oturan eski Türkiye koalisyonunun yeni versiyonlarý anlaþýlamaz. Ayný þey 17/25 Aralýk için de geçerli. Gezi sürecinde AK Parti içindeki o aktörlerin nasýl Erdoðan’a karþý bir araya geldiklerini gördük. “Erdoðan’ý tasfiye” operasyonu devam ediyor. Sadece rol paylaþýmýnda farklýlýklar var. Asýl bu farklýlýk anlaþýlmazsa içerden vurulmak kaçýnýlmaz hale gelir. Kayyum atamalarý karþýsýnda Gül ve Davutoðlu’nun sergilediði karþýtlýk yeni rol paylaþýmýnýn bir gereðidir. Ýlginçtir, Gül Gezi sürecinde Erdoðan’ý uyarmak için dediði lafý unutarak birden bire seçimi, yani sandýðý merkezi bir yere koyup “Seçimle gelen seçimle gider!” dedi. Gezi sürecinde tersini dediðinde de vurmak istediði kiþi Erdoðan’dý, bu kez de vurduðu kiþi Erdoðan oldu. Davutoðlu, Gül’den önce dilini uzattý. Kayyum kararýna “milli irade” üzerinden tepki koydu. Ne muhteþem bir demokratlýk örneði deðil mi?
Davutoðlu’nun demokrasiyi bu kadar geç keþfetmesini kimse sorun etmedi. Davutoðlu da Gül gibi Erdoðan’a karþý “duruþ” sergilediðinde pek bir kýymete biniyorlar malum çevreler nezdinde. O odaklar her ikisinin de geçmiþlerini unutup bugün dedikleri üzerinden AK Parti’ye kefen biçmeye kalkýþýyorlar. Eski AK Parti’nin Cumhurbaþkaný ve Baþbakan unvaný taþýyan bu iki aktörü örneði düþünüldüðünde Reis’in niye “Bambaþka bir AK Parti” vaadinde bulunduðu umarým anlaþýlýr. Davutoðlu kayyum kararýndan fena halde rahatsýz olmuþ.
Peki sormazlar mý: Daha önceki kayyum atamalarýna niye tepki koymadýn? Madem ki bu kadar demokratsýn ve dahi “ilkeli duruþ” sahibisin neden geçmiþte ayný tepkiyi koymadýn?
AK Parti Genel Baþkaný ve Baþbakan iken PKK terör örgütüne verdikleri desteði diline dolayýp o HDP’li baþkanlara yaðýp gürlüyordun. Ne oldu þimdi, ne deðiþti?
“PKK terör örgütüne destek veriyorlar. Bunun hesabýný sorarýz!” demiyor muydun?
Þimdi deðiþen ne?
O HDP’li baþkanlar PKK terör örgütüyle baðlarýný mý kopardýlar, belediyelerinin imkanlarýný PKK’ya aktarmaktan vaz mý geçtiler, daðdan gelen talimatlara uymamazlýk mý ettiler? Tam tersine hepsini PKK belirledi. Ve hepsi seçildikten sonra PKK’ya eskisinden daha fazla beþeri ve ekonomik lojistik saðladýlar. Hadi onlar deðiþmiþ olsa ve buna raðmen Hükümet onlarý sýrf HDP’li olduðu için görevden almaya kalkýþsa tepkini pek bir anlamlý bulur alkýþlarýz. Dahasýný diyeyim: Senden önce biz tepki koyarýz!
Demek ki deðiþen onlar deðil sensin!
***
Terörle iltisaklarý ve terör örgütüne destekleri tespit edilen seçilmiþ baþkanlarýn görevden alýnmayacaklarýný iddia edenler Avrupa demokrasilerindeki örneklere baksýnlar.
Merak ediyorum: PKK’nýn partisi olduðu besbelli olan HDP yerine DEAÞ’ýn partisi olsaydý ve DEAÞ’ýn partisinden seçilen belediye baþkanlarýnýn DEAÞ’a her türlü yardýmý yaptýðý bilinseydi, dahasý DEAÞ propagandasý yapmaktan da kaçýnmasalardý acaba Kýlýçdaroðlu, Karamollaoðlu, Davutoðlu, Ýmamoðlu ve Gül gibiler ne yaparlardý?
Onlarýn yerine kayyum atansaydý o DEAÞ’lý baþkanlarýn arkasýnda hizalanýrlar mýydý?