Yeni ve sivil anayasanýn gündemde olduðu þu günlerde, Cumhuriyetin 2. yüzyýlýndayýz, gençlerimiz astronot olma hayalini kuruyor ve bizler, 'Türkiye yüzyýlý' hedeflerine odaklanmýþ bir halde geleceðe umutla bakmak istiyoruz. Gelecek dediðimiz þey, dünlerin gölgesinde boy attýðý için, sorumluluk açýsýndan hem geçmiþi, hem de geleceði, þimdiki an'ýn kotasýnda deðerlendirmek elbette en iyi yol gösterici olacaktýr hepimize.
Benim çocukluðumda bir darbe anayasasý olan 1961 anayasasý vardý, kýsa süre sonra, 11-12 yaþlarýndayken, 1980 darbesi olunca, cunta 1982 anayasasýný yapmýþtý. Ýstanbul Hukuk öðrencisiyken henüz 17 yaþýmýzda, 82 anayasasýný yapan Prof. Orhan Aldýkaçtý hocamýz olacaktý, baþka kýdemli hocalarýmýz da vardý okulda, onlar zaten cuntanýn talimatýyla 61 anayasasýný yapanlardý. Bu koþullarda üniversite ve 'esas teþkilat hukuku' okuduk. Anayasa, devletin esasýný, anatomisini, teþkilatlanma sistemini ortaya koyan, ulusal sýnýrlarda, en yüksek güçteki kanuni normdur. Ülkedeki tüm kanunlar, anayasaya uymak zorundadýr...
Bu sýralarda çokça atýf yapýlan 1921 anayasasý ile ilgili birkaç þey söylemek isterim, zira Türkiye Cumhuriyetin ilk anayasasýdýr. Cumhuriyetten iki yýl önce savaþ koþullarýnda yapýlmýþtýr. O güç koþullar altýnda bile hem Ýstanbul'daki tutuklu rejime hem de galip devletlerin emperyalist hedeflerine raðmen, milletin gücüyle, toplumsal bir sözleþme ruhuyla yazýlmýþtýr. Ýçeriði elbette 1960 darbesi yapýla kadar yýllar içinde çokça deðiþmiþtir.
Zaten 21.yüzyýlda zamanýn ruhu, bambaþka ufuklarý gösterirken, ilk anayasanýn içeriðine deðil... Ama yapýlýþ usulüne, halk iradesine, milli temsil gücü ve özgüvenine de dikkat çekmek elbette deðerlidir.
Hep birlikte hatýrlayalým: 30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Ateþkes Antlaþmasý'nýn hemen ardýndan galip devletlerin Anadolu'yu iþgal projeleri iþlemeye baþlamýþtý. Yunanlýlarýn Ýzmir'e çýkmalarýndan bir gün sonra, IX. Ordu Kýtalarý Müfettiþliði'ne atanan Mustafa Kemal Paþa, Bandýrma Vapuru ile Ýstanbul'dan Samsun'a hareket etmiþ, Müfettiþlik Karargâhýnýn 18 subayý ile birlikte, 19 Mayýs 1919 sabahý Samsun'a gelmiþti.
Mustafa Kemal Paþa, Samsun'a çýktýðýnýn ertesi günü Sadrazam Damad Ferit'e bir telgraf çekerek "Ýzmir iþgalini milletin asla kabul etmeyeceðini" bildirmiþ, Erzurum'daki 15. Kolordu Komutaný Kâzým Karabekir Paþa ile hemen baðlantý kurmuþtu, Kazým Karabekir onunla birlikte hareket edecekti. Bu arada önce Havza'da, ardýndan Amasya'da, Erzurum'da kongreler düzenlendi. Sivas Kongresi'nde ise artýk tüm milli güçlerin tek çatý altýnda toplanmasý kararý alýndý. Misak-ý Milli sýnýrlarý içinde müdafaa-i vatan amacýyla, tüm milli kuvvetler birleþtirildi.
Ordu gücünün ve maliyenin tek çatý altýnda milli iradenin elinde yönlendirilmesi neticesinde, Kurtuluþ Savaþýmýz baþlayacaktý. Bu arada, baþkent Ýstanbul'un iþgali gerçekleþmiþ, son Osmanlý Mebusan Meclisinin daðýtýlmasýyla, kurtuluþ hareketinin baðlý olacaðý Meclisin açýlmasý ihtiyacý ortaya çýkmýþtý.
23 Nisan 1920 günü önce, Ankara'nýn manevi rehberi ve fetret döneminde bütünleþmenin öncüsü olmuþ Hacý Bayram Veli hazretlerinin türbesi ziyaret edildi, hatmi þerifler, buhari hatimleri, dualar, kurbanlar eþliðinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ilk binasýna gelindi... 20 Ocak 1921'de ise, ilk anayasa ilan edildi.
Cumhuriyet tarihimizin ilk anayasasý olan 1921 anayasasýnda, Türkiye Büyük Millet Meclisi‟nin ruhunu özetleyen iki temel prensip mevcuttur. Bunlar, millî irâde ile millî egemenlik prensipleridir.
Anayasanýn "Hakimiyet bilakaydü þart milletindir" diye baþlayan 1. maddesi, egemenlik hakkýný kayýtsýz ve þartsýz bir þekilde ulusa vermesi bakýmýndan, Osmanlý-Türk Anayasa tarihinde bir dönüm noktasýdýr. O tarihten bu yana ulusal egemenlik ilkesi, Türk Anayasacýlýðýnýn temel unsurudur
..............
Bütün bunlarý yeni anayasa tartýþmalarýnýn ortasýnda yeniden hatýrladým. Her þeyden evvel, bu milletin kendi anayasasýný yapabilme kudretinin altýný çizerek, dün hangi zorlu þartlar altýnda hem anayasamýzý yapmýþ hem de cumhuriyetimizi kurmayý nasýl baþarmýþ isek, bugün de kendi sivil, demokratik ve milli anayasamýzý, herhangi bir darbe veya vesayet gölgesi olmadan gerçekleþtirmeye muktedir olduðumuzu düþünüyorum...
Rahmetli Esas Teþkilat Hocamýz, Prof. Selçuk Özçelik'in dediði gibi; 'milletlerin ruhu, anayasalarýnda mündemiçtir.'