Joost Lagendijk Zaman gazetesindeki köþesinde Türkiye’nin Mýsýr’daki darbeye darbe demesini övmüþ, AB organlarýnýn ve ABD’nin olaya ad verememesini eleþtirmiþ. Ama ayný zamanda Baþbakan Erdoðan’ýn sadece Batý’yý eleþtirmesine, darbeye ve darbeciye destek veren Körfez ülkelerini eleþtirmemesine Avrupalý kýdemli diplomatlara atfen dikkatimizi çekmiþ.
Lagendijk’in atýfta bulunduðu diplomatlar belli ki demokrasi standartlarý bakýmýndan Suudi Arabistan ile diyelim Lagendijk’in ülkesi Hollanda’yý ayný kaba koyuyor. Ya da Türkiye’nin ne demek istediðini tam olarak anlamýyor. Çünkü benim görebildiðim kadarýyla Türkiye’nin eleþtirisi demokrasi ile yönetilen ve demokrasinin ulvi bir siyasi deðer olduðunu söyleyen ülkelere.
Diðerlerinden zaten böyle bir beklenti yok. Türkiye’de hiç kimse Suudlarýn demokrasiyi savunmasýný, sandýktan çýkan rejimlerin darbeyle uzaklaþtýrýlmasýna karþý çýkmasýný beklemiyor. AB ülkeleri ve ABD baþta olmak üzere demokrasiye sahip çýkanlarýn demokrasinin en temel ilkesini savunmasýný bekliyor.
***
Evet, sandýk tek baþýna demokrasi deðil. Ama sandýktan çýkan iradenin ihlal edilmesi de demokrasi deðil. Demokrasi en kaba þekliyle yönetim yetkisini halktan alan, alýnan yetkinin suiistimal edilmemesini kendi içinde geliþtirdiði mekanizmalarla saðlayan bir rejimin adý. Mekanizmalar yok diye seçimlerin yok sayýlmadýðý bir sistem.
Baþka bir deyiþle seçimler bir ülkenin demokratik olmasý için gerekli koþul ama yeterli koþul deðil. Güç dengelerinin olmasý, uluslararasý konvansiyonlarla garanti altýna alýnmýþ haklarýn da savunulmasý þart. Bu haklar savunulmazsa, garanti altýna alýnmazsa söz konusu rejimin demokratik olup olmadýðý tartýþýlýr. Ülkelerin demokratikleþmesi için baský bile yapýlýr.
Ancak darbe desteklenmez, yapýlan darbelere meþruiyet kýlýfý uydurulmaya çalýþýlmaz. Ya darbeye darbe dersiniz ya da hukuki düzenlemelerinizdeki müeyyideleri kaldýrýrsýnýz. Seçici davranýrsanýz güvenilirliðinizi yitirirsiniz. Birisi kalkýp size ahlaken doðru olaný söyler.
Haklýsýnýz, Türkiye darbeyle iþbaþýna gelmiþ anti-demokratik rejimlerle de iþbirliði yaptý. El Beþir’i savunmasý bugün savunduðu deðerler açýsýndan yanlýþtý. Fakat kim iþbirliði yapmadý ki? Amerikalýlar mý? Avrupalýlar mý? Herkes herkesle iþbirliði yaptý. Ýþine geldiði zaman darbeleri destekledi, iþine gelmediðinde de eleþtirdi.
Aslýnda sorun teker teker devletlerde deðil sistemin kendisinde. Devletler bir yandan ahlaklý gibi görünüyor, diðer yandan ahlaksýzlýk yapýyor. Çýkarlarýna hangisi hizmet ediyorsa yüzyýllardýr öyle davranýyor. Yakalanmadýklarý sürece de sorun olmuyor. Zaten istihbarat örgütleri, hatta diplomasileri bu yüzden var.
Devletler dünyasý tam anlamýyla Makyavelyan bir dünya. Önemli olan eylemlerini, siyasetlerini önce kendi halklarýna sonra da dünya kamuoyuna haklý gösterebilmek. Propaganda yapýyorlar, birbirlerinin boþluðunu yakalamaya çalýþýyorlar. Gerekli gördüklerinde kýlýf bulup müdahale ediyorlar. Ahlak siyasetin görünen yüzü olarak kalýyor.
Benim idealim ahlaken doðru yerde duran, darbeye darbe diyen bir ülkede yaþamak. Ancak o ülkenin tek baþýna ahlaki deðerleri savunurken yýpranmasýndan, yalnýz kalmasýndan da korkuyorum. Tavsiyem önceliði kendi demokrasimize vermemiz, dünya düzenini deðiþtirmeye kalkacaðýmýza ondan yararlanmamýz yönünde.
***
Diyebilirsiniz ki Batý’yý eleþtirimiz zaten bu yönde. Bir taþla birkaç kuþ birden vuruyoruz. Hem bizi eleþtirenleri eleþtiriyoruz, hem de cümle aleme haklý bir yerde durduðumuzu gösteriyoruz. Kendi içimizde de darbe karþýtý bir anlayýþýn yerleþmesini saðlýyoruz. Haklýsýnýz ama bizde her þey kusursuz olana, hiç kimseye ekonomik ya da siyasi olarak muhtaç olmadýðýmýz zamana kadar duruþumuzun meþruiyetini abartmamamýz gerekiyor.
Unutmayalým ki Türkiye güçlü bir ülke ama gücü göreceli. Askeri gücümüz hala çok zayýf. Yumuþak gücümüzse bir ölçüde baþkalarýnýn yaptýðý hatalardan, büyük ölçüde de gerçekten güçlü devletlerin stratejileri ve anlam dünyalarý içinde kendimize yer bulabilmemizden kaynaklanýyor. Sistemsel meþruiyet yaratma mekanizmalarý tekelimizde deðil. Üstelik de kýrýlganýz.
Kendimizi olduðumuzdan büyük gördüðümüz anda hata yapýyoruz. Gücümüzün sýnýrlarýný test etmemeye, ahlaken doðru bir yerde dursak bile durduðumuz konumu olduðunun ötesinde görmemeye özen göstermeliyiz. Sadece siyasiler deðil tüm Türkiye gerçekçi olmak zorunda...