Demokrasinin þeffaflýðý nereye kadar

Panama menþeli bir hukuk firmasý olan Mossack Fonseca’ya ait 11 milyon sayfadan oluþan kayýtlar “Panama Belgeleri” baþlýðý ile basýna sýzdýrýldý.

BBC’nin haberine göre Mossack Fonseca, aralarýnda Rusya Devlet Baþkaný Vladimir Putin’in en yakýn arkadaþlarýndan ve kýzýnýn vaftiz babasý olan müzisyen viyolonselist Sergi Roldugin dahil 72 ülkenin eski liderlerinin ve þu anki baþkanlarýnýn da bulunduðu müþterilerinin para aklamasýna ve vergi kaçýrmasýna yardýmcý oluyor. Servis edilen belgelerde Putin’in yakýn çevresinin inanýlmaz seviyede varlýklý hale geldiði belirtilirken, Putin’in bu dosyalarýn hiçbirinde isminin geçmedi de ifade edildi ve Putin’in ailesinin de bahsedilen paradan yararlandýðý tahmin ediliyor.Yaklaþýk 2.6 terabayt boyunta olduðu iddia edilen belgelerin ilk kýsmýný inceleyen Uluslararasý Araþtýrmacý Gazeteciler Konsorsiyumu ICIJ’in yöneticisi Gerard Ryle, belgelerin Mosscak Fonseca’nýn geçtiðimiz 40 yýl boyunca yaptýðý iþlemleri gün gün gösterdiðini belirtiyor. Ryle, bu sýzýntýnýn offshore sektörüne vurulan þimdiye kadarki en büyük darbe olduðunun altýný çiziyor.

Ayrýca iddialara göre belgelerde yaklaþýk 210 bin þirket hakkýnda bilgi veriliyor. Sýzan belgelerde birçok eski liderin yanýsýra Ýzlanda, Pakistan baþbakanlarý ile Ukrayna Cumhurbaþkaný, Suudi Arabistan Kralý’nýn ve bazý bakanlarýn isminin olduðu belirtiliyor.

Panama belgeleri önce bir Alman gazetesiyle, ardýndan 78 ülkeden 107 ayrý medya kuruluþuyla paylaþýldý. Ancak sýzdýranýn kim olduðu henüz bilinmiyor.

Panama merkezli Mossack Fonseca’ya ait 40 yýllýk özel belge ve dokümanlarýn internete sýzmasýyla birlikte, offshore hesaplarda paralarýný saklayan siyasi liderler, sanatçýlar ve birçok ünlü isim deþifre oldu. Ortaya çýkan ve ünlü liderlerin hesaplarýný deþifre eden bu belgelere Panama Papers (Panama belgeleri) adý verildi.Sýzdýrýlan Panama Papers’da Türkiye ile ilgili olduðu söylenen 101 þirket, 10 hesap ve 152 kiþiden bahsediliyor. Ýsimler mayýs ayýnda açýklanacak.

Ýþte neredeyse dünyanýn yarýsýný oluþturan devletleri kapsayan bu olay bize bir kez daha iþlerin göründüðü gibi olmadýðýný göstermiþtir.

Özellikle modern ve demokratik olduðu ile övünen bir çok batý ülkesinde de buna benzer olaylar yaþanmaktadýr.
Bir çok zengin ve sömürgeci emperyalist ülke görünürdeki demokratik standart ve þeffaflýðýný bu arada bir ortaya çýkan olaylarla gerçekleþtiriyor.

Devlet yönetimi bir bütün olarak þeffaf olabilir mi? Olmalý mýdýr? þeklindeki genel ve anlamlý sorunun “evet olmalýdýr.”þeklinde karþýlýðýnýn tam olarak verilebilmiþ olmadýðýný düþünüyorum.

Bu elbette devletin ve yöneticilerinin hesap vermemesi anlamýna gelmemekle birlikte “bir gereklilik”alaný olarak karþýmýzda durmaktadýr.

Ülkemizde derin devlet veya yolsuzluk diye tarif edilen olalarýn arkasýnda ne gibi gerçeklerin olduðu meselesi de bu bakýþ açýsýyla deðerlendirilmelidir diye düþünmekteyim.

Devlet güvenliði veya sýrrý dediðimiz kavramlar,devlet inisiyatifi yeniden gözden geçirilmesi gereken konular olarak karþýmýzda durmaktadýr.

Devletler arasý iliþkilerin menfaat kavramý üzerinden açýklandýðý da dikkate alýnýrsa bu menfaatin tanýmý kapsamý ve iliþkileri belirleme biçimi de tartýþýlmalý.

Kara para,uyuþturucu ticareti,insan kaçakçýlýðý modern dünya devletlerinin bir çoðunun vazgeçmediði enstrümanlar deðil midir?

Bu olaylara bir bütün Türkiye muhalefeti gerçekleri göz ardý etmeden bakmalýdýrlar.