Demokrasiye ERDOĞAN imzası

Mısır’da seçilmiş cumhurbaşkanına yapılanları idrak ettikçe, Başbakan Erdoğan’ın siyasi duruşunun ne anlama geldiğini farkediyorsun.

Mısır’ın ilk seçilmiş cumhurbaşkanına yapılanların ne kadar acı bir hakikat, batının duruşunun ise hüsran, dram olduğunu gördükçe, Türkiye’nin önemini ve özellikle bugünkü Türkiye’nin önemini görmekteyim.

Halen dünyada Orta Asya, Kafkasya, Ortadoğu, Doğu Türkistan, Güney Azerbaycan, Myanmar Somali gibi yerlerde insan hak ve özgürlükleri ihmali sözkonusudur.

Halen seçilmişlerin değil, büyük güç merkezlerinin işine uygun gelenlerin, siyaset meydanında boy gösterisini görmekteyiz.

Demokrasi kavramına, insanların haklarına, felsefesine farklı plan program uygulamanın acı hikayesini yaşamaktayız. Oysa hakikaten demokrasi dersi verenlere ben dahil bayağı inanmışlar var idi.

Halkın sesi önünde acizliğin değil, bu sesi nasıl bastıralım diye hüsumet güden bir tavrın olduğunu, bu duygu önünde menfaat ve çıkar ihtirasının acizliğini görmekteyiz.

Uzun yıllardır Türkiye’nin varlığını sadece hayalen değil, fiilen hissetmek, bu Osmanlı varisi olan muhteşem devletin güçlenmesini arzulamak, benim gibi varlığını Türkiye’ye bağlamış insanların, yazar çizerlerin, aydınların en büyük hayat kaynağı idi.

Haksızlığa ugramışların hep ABD, AB gibi yerlerden gelecek sesi beklemesi, kendi haklarının korunmasında çifte standart uygulayanların iki dudağı arasında kaderinin  olduğuna inanmalarının hüsran dolu hikayesini yaşamak ve bunun akabinde beklediğin, yoluna kalbini vermeye hazır olduğun Türkiye’nin yokluğunu fiilen görmenin, ne acı bir hayalkırıklığı olduğunu anlamak için benim yüreğimdeki sızıyı hissetmek gerekiyor.

Ben sadece, ben değilim. Ben dediğim milyorlarca aynı kaderi, aynı tarihi, aynı ekmeği bile paylaşan bir ananın karnından çıkanların birbirine mevcut bağı neyse, o bağdan oluşan duygunun varlığını ifade edendir.

Bu duyguyu sizinle paylaşmak istememin nedenleri arasında bugünkü duruşuyla birilerini rahatsız eden Türkiye’nin farkına varmada, birilerinin yalancı profillerini anlamada bir şeyler etme çabamdır.

Türkiye bugünkü kadar özgüvenli, sadece kendisine değil komşusuna, kardeşine, dostuna ve nihayet haksızlığa ugramış herkese yardım edecek doruk noktaya varmamıştır.

Başbakan Erdoğan’ın ise dünyadaki liderler içerisindekı farkını görmemek, yeni dünya düzeninde ilkeli duruşuyla fark yaratığı, insan gibi durduğu için hazımsızlık hedefi olduğunu idrak etmemek, yumuşak dille ifade edersem olsa olsa olayları okuyabilmeme kısırlığından kaynaklıdır.

Mısır’da olup bitenlere, Suriye’deki vahşete sessizliği bozan, Doğu Türkistan’daki Uygurların haklarını dile getiren, Myanmar’daki insanların öldürülmesine seyirci kalmayan Türkiye ve Erdoğan dışında kim var Allah aşkına bir düşünsenize.

Şimdi anlaşılır neden her yerde Gezi olayları ile hatta Mursi’ye yapılan darbenin bir ucunun gidip Erdoğan’a dayanacağından sevinenlerin çığlıklar attığını. Bu ahlakın hangi dayanağa sığındığı o kadar aşikar ki. Bunu anladıkça, bugün dünyada sadece bir lider vardır diyebiliyorum. Herşeye rağmen duruşundan taviz vermeyen. Ezenin değil, ezilenin yanında yer alan lider. O liderin ismi Erdoğan’dır.

Onun için Başbakan Erdoğan’a bugün daha fazla sahiplenmek gerekmektedir. En azından hak sözü dediği, iktidarda kalmak için biat edenlerden değil, iktidara rağmen biat ettiren felsefeye karşı çıktığı için Erdoğan sonuna kadar desteği haketmiştir.

Dünyada halen Mursi’nin kaderini yaşayan, Mısır halkı gibi sesinin hiçe sayıldığı, halkın sesi değil güç merkezlerinin ne diyeceği, kimi işaret edeceği zihniyetin hüküm sürdüğü algının mevcudiyeti bizi daha fazla  güçlü Türkiye, Erdoğan gibi güçlü lidere sahiplenme konusunda net olmaya davet etmektedir. Halen vicdan muhasebesi yapan, vicdanı, ahlakı ile al-ver yapmayan siyaset ve siyasetçi felsefesiyle örnek teşkil etmesi birilerinin Erdoğan’a karşı düşmanca davranmasına yol açsa bile, hakları çiğnenen, sesleri hiçe sayılan demokrasi mücadelesi veren, bunun için desteğe ihtiyacı olan herkesin umut yeri olduğunu da  görmezden gelmeleri mümkün degildir.

Dünyada menfaatler, çıkarlar fazla şeyi halledebilir, ama fazla şey her şey değildir. Halen vicdanıyla, liyakatıyla pazarlık yapmayan siyaset algısı dünyanın çehresini değiştirmek kudretindedir. Başbakan Erdoğan’ın duruşunu biraz da bu kareden bakıldığında daha net anlamak mümkündür.