Demokratik Eðitim Paketi

Türkiye’de eðitim sistemi þimdiye kadar askerler ya da vesayetçi yargýçlar tarafýndan tasarlandý. Bundan dolayý, eðitim hep tektipçiliði esas aldý ve farklýlýklarý inkâr üzerine kurulu oldu.

Cumhuriyet tarihinde ilk defa 2012’de 4+4+4 ile birlikte seçmeli din eðitimi dersleri ve Kürtçe, Abhazca ve Lazca gibi derslerin önü açýldý. Böylece, farklý toplumsal taleplerin karþýlanmasý ve böylece demokratik bir eðitim sisteminin kurulmasý adýna önemli bir adým atýldý.

Seçmeli derslerin üzerinden bir yýl gibi kýsa bir süre sonra, dün (30 Eylül 2013) Baþbakan Recep Tayyip Erdoðan tarafýndan açýklanan demokratikleþme paketiyle artýk özel okullarda farklý dillerde eðitimi tartýþýyoruz. Bu, Türkiye’de temel hak ve özgürlüklerin saðlanmasý yolunda istikametin doðru olduðunu göstermektedir.

Özel okullarda farklý dillerde eðitim

Anadilde eðitimin nerede ve ne þekilde yapýlacaðý konusunda dünyada çok farklý uygulamalar var ama anadilde eðitim felsefi olarak tartýþma götürmez bir hak olarak kabul edilmekte. Kimi ülkeler doðrudan kamu ya da kamu destekli okullarýnda farklý dillerde eðitimi saðlamakta. Öte yandan, bazý ülkeler ise özel okullarda farklý dillerde eðitim sunmakta. Dünyada farklý modellerin varlýðý; kamu yönetim rejimleri, finansman biçimleri ve nüfus yoðunluðuyla ilgili.

Çözüm Süreci baðlamýnda kurulan Akil Ýnsanlar Heyetlerinin raporlarýna da çok net olarak yansýdýðý üzere, Türkiye’de farklý dillerin eðitimde kullanýlmasý yönünde güçlü bir talep var. Dün yapýlan açýklama, bu güçlü talebin karþýlanmasý adýna oldukça önemli. Burada, düzenlemenin neden özel okullarla sýnýrlý olduðu tartýþýlabilir. Farklý dilde eðitimin kamu okullarýnda da yapýlmasýnýn istenmesi son derece insani bir taleptir. Burada önemli olan, farklý dilde eðitimin önünün artýk ilkesel olarak kabul edilmesi ve hak olarak kabulüdür.

Özellikle maddi imkâný olmayan ailelerden gelen çocuklarýn farklý dillerde eðitim yapan özel okullara gitmek isteyebileceðinden hareketle, bu tür özel okullarýn kamu desteði kapsamýna alýnmasý tartýþýlmalýdýr. Dünyada bunun güzel uygulamalarý söz konusu. Örneðin, yýllýk geliri belli bir düzeyin altýnda olan ailelerin çocuklarý devlet desteðiyle özel okullara gidebilmekte.

Andýmýzýn kaldýrýlmasý

Dün yapýlan açýklamanýn bir diðer önemli maddesi, ilkokullarda her sabah zorunlu olarak okutulan andýmýzýn kaldýrýlmasýna iliþkindi. Andýmýzýn kaldýrýlmasý yönünde de güçlü bir toplumsal talep söz konusu. 1930’larýn faþist ülkeleri örnek alarak baþlatýlan bu uygulama, toplumu tektipleþtirmeyi amaçlayan ve farklýlýklarý red mantýðýna dayalý. 

Biçimsel olarak militarist, içerik olarak da aþýrý milliyetçi olan andýmýz, Türk olmayan çocuklarýn bilinç travmasý yaþamasýna ve devletle ilk karþýlaþma mekânlarý olan okullardan soðumalarýna yol açmakta. Türk olan çocuklarý ise benimsemedikleri ilkeleri ezberci bir þekilde tekrara zorlamakta. Özetle, andýmýzýn kaldýrýlmasý bütün çocuklarýmýz için hayýrlý...

Bölünme kaygýsý güdenlere de þunu ifade etmek isterim ki, hepimizin birleþtiren ve güçlendiren ortak bir kültür bütün çocuklarýmýza elbette ki verilmeli. Ancak, andýmýz maalesef böyle bir iþlev görmedi. Aksine, bizi çatýþtýran bir iþlev gördü. Dolayýsýyla gelin hep birlikte sahici ve organik birleþtiriciler düþünelim...

Kadýn öðretmen oraný artacak!

Türkiye’de okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise düzeylerinin tamamýnda kadýn öðretmen oraný, OECD ülkeleri ortalamasýnýn çok altýnda. Bunun çeþitli sebepleri var. Bir tanesi, kadýnlara yönelik baþörtüsü yasaðý dolayýsýyla kadýnýn çalýþma hayatýndan dýþlanmasý. Yasaðýn kalkmasý, kadýnlarýn kendilerini gerçekleþtirmesine ve eðitim sisteminin normalleþmesine büyük katký yapacak.

Bunlarýn tamamý, bir Quantum sýçramasý etkisi yapacaktýr. Hayýrlý olsun!