Demokratik sistemin kurtuluş günü…

Bugün 15 Temmuz…

Bir yönüyle Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en karanlık, en vahşi, en hain, en alçak olaylarının yaşandığı; masum sivillerin hunharca katledildiği ve devlete-millete-ülkeye kastedildiği bir gün…

Diğer yönüyle tarihimizin en şanlı destanlarından, en büyük kahramanlıklarından birinin yazıldığı; sivil halkın vücutlarını tanklara-toplara siper ederek vatanlarını savundukları bir gün…

Evet, o gün ihanet çok büyüktü, ama vatanseverlik çok daha büyüktü; demokrasiye kasteden hainlerin askeri kalkışması çok büyüktü, ama demokrasiye sahip çıkan halkın sivil şahlanışı çok daha büyüktü.

Ülkeye zehirini akıtmaya çalışan yılanlar, çıyanlar, akrepler karşılarında aslanları, kaplanları, panterleri buldu.

Kanser hücrelerinin paralize ettiği devlet mekanizması durunca millet devreye girdi ve hem demokrasiyi, hem vatanı, hem devleti kurtardı.

İlk kez bir darbe püskürtüldü ve vesayet düzeni son buldu.

Sokağa dökülemez, tankın önüne çıkamaz, riske giremez denilen bir insanlar zor zamanda şahlanarak büyük bir kahramanlık destanı yazdılar.

Erol’lar, Halil’ler, Mustafa’lar, Abdullah’lar, Ömer’ler, Mehmet’ler, Ayşe’ler, Kübra’lar, Gülşah’lar o karanlık geceyi şehadetleriyle aydınlatan kandiller oldular.

Darbenin en genç şehidi 15 yaşındaki Halil İbrahim Yıldırım ile 70 yaşına yaklaşan Cemal amcanın hayatlarını feda etmeleri 21. Yüzyılın şanlı destanlarından birinin meşalesini ateşledi.

Evet, o hain darbe günü akamete uğratıldığından dolayı tarihe Demokrasi ve Milli Birlik Günü olarak geçti.

Aslında bugün sadece bir demokrasi günü olarak nitelenmekten öte demokratik sistemin kurtuluş günü olarak adlandırılmayı hak ediyor. Demokrasi halk yönetimidir, millet iradesine dayanan bir yönetimdir ve 15 Temmuz’da halk kendi iradesine sahip çıkmış, demokrasisini kurtarmıştır.

15 Temmuz’un en hayırlı sonucu FETÖ’nün gerçek yüzünün tam anlamıyla anlaşılmış olmasıdır.

Hainlikte, katillikte, alçaklıkta, ahlaksızlıkta, zalimlikte, gözüdönmüşlükte, satılmışlıkta sınır tanımadıklarını açıkça ortaya koydular. Masum sivilleri bombalayacak, bu vatanın evlatlarını tank paletlerinde ezecek, bu devletin polisine kurşun yağdıracak bir kansızlık ve şerefsizlik örneği sergilediler.

15 Temmuz’un siyasi birlik ve dayanışma oluşturması, Cumhur İttifakı’nın Türkiye’nin bekası için samimi bir işbirliği geliştirmesi de bu şerden doğan bir hayır olmuştur. Bu badireli sürecin atlatılmasında siyasi zemindeki bu ittifakın önemli katkısı olmuştur.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemine geçilmesi ve sistem değişikliğine gidilmesi de 1960’da başlayan vesayet düzenini sona erdirmiş, seçilmiş siyasetçilerin ve sivil iktidarın yani millet iradesinin üzerine çöreklenen vesayet odaklarını temizlemiştir.

Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın milletimizle kurduğu gönül bağının ne kadar büyük ve karşı konulamaz bir güç olduğu, silah zoruyla yıkılamayacağı, korkutarak sindirilemeyeceği çok iyi görülmüştür. Bu güç, milletin geleceğe dair umudunu artıran büyük bir motivasyon kaynağıdır. Erdoğan’a oy vermeyenler bile bilinçaltlarında bu gücü bu tür durumlara karşı bir tür sigorta olarak görmektedir.

15 Temmuz büyük bir travma, badire, zorluk ve kriz durumuydu. Türkiye’nin bu girdaptan çıkabilmesi büyük bir iştir. Meclisi, emniyeti, kritik tesisleri bombalanan hiç bir ülke, on binlerce hainin içine sızdığı ve sabotaja başvurduğu hiçbir devlet böyle bir badireyi çok kolay atlatamazdı.

Türkiye zarar ve ziyanlarını telafi etmekle kalmadı bugün aynı anda iki kıtada-üç ülkede askeri operasyon yapabilen bölgesel bir güç haline geldi.

FETÖ’cülerin ihanetleri Türkiye’ye büyük bedeller ödetti, hem insanlarımızı kaybettik, hem büyük bir milli servet heba oldu. Ama bu hainlerin bünyeden temizlenmesi Türkiye’nin gücüne güç kattı.

15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günümüz kutlu olsun.

Allah Teâla bütün şehitlerimize gani gani rahmet eylesin, kahraman gazilerimize esenlik versin.