Denaette yarýþanlar!

Nerdeyse her sabah, insanlýðýn aydýnlýk umutlarýna karanlýk bir perde çekilir gibi, yeni bir denaetin hüküm sürdüðü çaðda gözlerimizi açmaktan yorulduk!

Sanki kutsala dil uzatmak bir marifet, hakareti sanat zannedip þeytaný kendi karanlýðýnda bile utandýracak bir yarýþ baþlatmýþ alçaklar gezegenindeyiz.

"Kim daha iyi hakaret eder?" noktasýnda þeytana nal toplatacak bir yarýþ.

Ve fakat biz izliyoruz...!

Ve biz, Kâbe'nin etrafýnda dönen anlamý, eðlence kültürünün ýþýklý hüzmelerine mi terk edeceðiz?

Þeytan bile bu yarýþta yerini yitirmiþ, onlarýn alçaklýklarýna hayran kalmýþ durumda.

Ve fakat biz izliyoruz...!

Ýnsan, çaðlar boyunca hakikatin peþinde koþtu. Kutsala yaslanarak, ritüellerle, dualarla kaosun ortasýnda bir düzen, anlamsýzlýðýn içinde bir mana aradý.

Ama çaðýn sahte ýþýklarý, kutsalý karanlýða çekmeye çalýþýyor!

Ve fakat biz izliyoruz...!

Yoksa Müslüman kalbinde yankýlanan o sesi kaybetti mi?

Hani o ses, bize "Gel, ruhunun derinliklerini aþ, hakikatin merkezine yürü" diyordu.

Hani Kâbe sadece bir yapý deðil, insanýn kalbindeki sonsuz hakikate bir yolculuktu?

Ne oldu bu yolculuða? Unuttuk mu? Yoksa terk mi ettik?

Kâbe, insanýn prangalarýný kýrýp Yaradan'la buluþtuðu o mukaddes mekân, ýþýk oyunlarý ve çýplaklýklarla kirletilmeye çalýþýlýyor.

Kâbe, bütün insanlýðýn eþitlendiði, kalbin sadeleþtiði ve benliðin hiçleþtiði mekân. Halil Cibran'ýn felsefesiyle, "Kiþinin kendi gölgesinden sýyrýlýp O'na teslim olduðu" büyülü dönüþüm mekâný.

Ve dahi Kâbe Allah'ýn ilahi yörüngesine katýlabilme fýrsatý olan mekân.

Neredesiniz efendiler; vakýflar, dernekler, dergahlar, camiler, cemaatler, tarikatlar, birlikler ve dahi soytarýlar...

Gölgenizden mi sýyrýlamýyorsunuz?

Bugün sessizlik, yarýnýn piþmanlýðýdýr. Ýnsan, kutsalý olmadan sadece bir gölgedir.

Onlar denaet yarýþýnda þeytana nal toplatýrken biz neden inatla ve ýsrarla "Biz dilediðimizi yapabiliriz, zira Müslüman ümmeti uyuyan bir ümmettir!" diyen kefere Golda Meir'i haklý çýkarma yarýþýnda lâl vaziyetteyiz! Neden! Neden!

Daha hangi kutsalýmýza, hangi mukaddesatýmýza, hangi deðerimize hakaret etmeleri gerekiyor ki rahatsýz olup yerimizden kýpýrdayalým.

Sultan Abdülhamid'in cihad-ý ekber þuuruna, o þecaat dolu duruþuna hasret kaldýk.

Neredesin ey Sultan!

Velid b. Muðire ve mütecanis dostu Ebu Cehil'i bile arar olduk!

Hacerü'l-Esved, günahlarýmýzý taþýyamaz hale geldi; bizi cezalandýrýyor.

Çok oturdun; ayaða kalk Müslüman!

Alçaklýðýn fragmanýna daha dün þahit olmadýk mý? Her þehre bir Kâbe denaetini duymayan kaldý mý?

Politize yaþam biçimi soluðunu kesti, yeter; ayaða kalk Türkiye!

Bugün hologramla tavaf yapmayý "modern hac deneyimi" diye sunmaya hazýrlanýyorlar.

"Evinizin konforunda tavaf!" diyerek inancýmýza alaycý bir darbe vurmaya çalýþacaklar. Senin sustuðun yerde, onlar ilerleyecek.

Konfor sana fazla geldi; ayaða kalk Müslüman!

Alçak oðlu alçaklar seni senden alýyor; uyan artýk Müslüman!

Dijital ekranlarda can çekiþircesine birbirlerine galebe çalmaya çalýþan hocalar; varsa bir ilminiz amel edin ve uyarýcý olun; çekiþmeyi býrakýn!

Denaet yarýþýnda þeytana nal toplatanlar sizin yüzünüzden cesaret buluyorlar; Netanyahu'nun atasý Golda Meir'i haklý çýkarmaya çalýþan bizler sizin yüzünüzden gaflette ýsrarcý oluyoruz!

Ya susun ya uyarýcý olun!

Sizi takip edenler Galatasaray taraftarý gibi galibiyet tezahüratýndalar!

Yahu yazarken titriyorum, öfkemden dilimi ýsýrýyorum; biz ne ara adam olacaðýz ne ara çukurun en dibine pestil gibi serilmiþ þahsiyetimizi yeniden toparlayacaðýz?

Zulmün hem faili hem de maðduru olmayýn!

Çölleri yeþertecekmiþ gibi pozlara girip, yaklaþtýkça yok olan seraplarda boðdunuz milleti; masum Müslümanlarý?

Ve Rahman'ýn, bütün insanlýða rahmetinin ta kendisi olan dinimizi, maskara suratlarýnýza maske yapmaktan utanacak mýsýnýz?

Halkýn sinelerine geçirdiðiniz tunçtan týrnaklarýnýzla, kösele halini almýþ suratlarýnýzý, nedametle parçalayýn þimdi; ebabiller bizim için yaklaþýyor!