CHP yönetimi kuzu postuna bürünmüþ kurt gibi… Kýlýçdaroðlu CHP’li gibi davranmayarak bir kampanya yürütmeye çalýþýyordu. Kimi CHP’li sözcüler de ‘hayýr’ çýkmasý halinde zafer naralarý atmayacaklarýný sükûnet içinde sonucu karþýlamak gerektiðini falan söyleyerek daha yumuþak bir görüntü oluþturmaya çalýþýyorlardý. Ama makyaj dökülmeye baþladý…
CHP’nin bu maskeli yüzünden hoþlanmadýðý anlaþýlan bazý isimler içlerindeki nefreti kusmaktan geri duramýyorlar. Anlaþýlan referandum öncesi sergilenen siyasi tavýrlar referandum sonrasý iç siyasi hesaplaþma için bir malzeme olacak. Anayasa deðiþikliðinin kabulü halinde parti içi muhalefetin harekete geçeceði ve yönetimi sergilediði yaklaþým sebebiyle yerden yere vuracaðý anlaþýlýyor.
Baþta Deniz Baykal olmak üzere birçok CHP’li daha hýrçýn ve keskin bir üslupla konunun öneminin vurgulanmasý gerektiði kanaatinde görünüyorlar.
Baykal ‘hayýr’ çýkmasý halinde düþmaný denize dökmüþ gibi sevineceklerini þöyle dile getiriyor: “Cumhuriyetimizi o gün ilan etmiþiz gibi. Hatta 9 Eylül 1922'de Ýzmir'de düþmaný denize döküp, kadýnlarýmýzýn kýrmýzý bezler üzerine ay ve yýldýz çizerek diktikleri o sevimli bayraðýmýzý askerlerimizin vilayet konaðýnýn çatýsýna kadar heyecanla çýkýp diktikleri anda nasýl yüreðimiz kabarýyor, gözlerimiz doluyorsa o duygularla vataný o gün kurtarmýþýz gibi... O sevinci yaþayacaðýz”.
Bu halet-i ruhiye siyasi rekabeti savaþ, siyasi rakibi de düþman olarak algýlandýðýný gösteriyor. Sevinç halinde böyle bir duygu yaþayan insan nasýl demokratik tercihlere saygý duyuyor olabilir?
Bir de referandumu kaybetmeleri halinde ayný hissiyatý sergileyeceðini söyleyenler var. Konya Milletvekili’nin sözleri gibi… Eðer ‘evet’ çýkarsa, evetçileri denize dökeceklermiþ.
Yani hayýr da çýksa, evet de çýksa bir denize dökme sevinci veya kýzgýnlýðý sergileyeceklermiþ...
Cumhurbaþkanýmýz Erdoðan’ýn demokratlýðýný sorgulayanlar acaba bu hale ne diyecekler?
Hayýr diyenlerin iradesini de saygýn olarak niteleyen Erdoðan’ýn kucaklayýcý anlayýþýna karþý evetçileri denize dökmekten bahseden bir üslup...
Balkon konuþmalarýylamilletin her kesimini kucaklayan bir anlayýþa karþý, farklý düþüneni ihanetle, düþmanlýkla suçlayan bir hastalýklý hal...
Milleti denize dökme sevdasý 15 Temmuz gecesinin katil cuntacýlarýnda olabilir. PKK veyaDEAÞ’ýn gözüdönmüþ teröristlerinde de olabilir. Türkiye’nin bölgesel bir güç olmasýndan rahatsýzlýk duyan devletlerin, tarihi düþmanlýklar peþinde koþan güçlerin de böyle bir hevesi olabilir. Ama demokratik siyaset içindeki bir ana akým partinin böyle bir hedefi, arzusu, hýncý olamaz.
Millet iradesini hep aþaðýlayan bir zihniyetin evetçileri tehdit etmesi þaþýrtýcý deðil. Bunlarýn gerçek yüzü de, cibilliyeti de bu…
Mesele bunlarýn demokratlýk maskesi arkasýnda millet iradesine saygý duymayan bir tahammülsüzlük içinde olduklarý.
CHP’nin FETÖ’cüleri son umut olarak baðrýna basmasý, 15 Temmuz’u oyun olarak nitelemesi de çok hazindir.
Bir yanda Cumhuriyet deðerlerinden bahsedecekler, diðer yanda Cumhuriyete ve demokrasiye kasteden FETÖ’ye kucak açacaklar.
Bir yanda rejim rejim diyecekler diðer yanda rejime kasteden FETÖ’cülere kol kanat gerecekler...
Erdoðan’a dikta rejimi kurma iftirasý atýp, devleti esir alýp dikta rejimi kurmak isteyen FETÖ’yü temize çýkarmaya çalýþacaklar.
Düþmaný denize dökme metaforunu kullanýp, düþmanýn piyonu olarak devleti devirmek isteyen FETÖ’ye sempati besleyecekler...
CHP paradoksal, çarpýk, demokrasiye yakýþmayan, millete saygý duymayan zihniyetini artýk gizleyemiyor. Mýzrak çuvala sýðmýyor.