Depremin kadýn özneleri...

Tarih içinde geçirdiði kültürel dönüþümlerle kadýnlarýmýz, farklý özellikleriyle yazýlý evrakýn öznesi oldular. Prof. Mehmet Kaplan, kadim Türk edebiyatýnýn ayak izlerini sürdüðü Dede Korkut Hikâyeleri'ndeki kadýn tipolojisini; alp, kahraman ve evinin dayanaðý olarak tanýmlar. Hikâyelerdeki kadýn erkek iliþkisi; aþk veya sevda gibi naif duygulardan çok cesaret, kahramanlýk, atýlganlýk, fedakârlýk, sabýr, direnç gibi faziletlere yaslanýr. Sözgelimi; kadýn, evlenmeyi seçeceði erkeðin cesur, yiðit, kahraman olmasýný bekler bu uðurda onu ölçer, biçer, çeþitli sýnavlardan geçiþini deðerlendirir. Kadýn ayný zamanda yönetimde de etkindir, savaþta ve barýþta eþiyle ortak iþ tutar. Oðlu esir düþen hatunlarýn, yardýmcý olarak tuttuðu kýrk ince belli kýzý da yanýna alarak, pusat tutarak savaþmaya gidiþi, pek çok hikayede tekrarlanýr. Kafirler, Kan Turalý'yý uykusundayken yaralarlar, eþi Selcan Hatun, atýna atlayýp pusatýný kullanarak kurtarýr onu... Þöyle der Dede Korkut: "Bir bölük kaza þahin girmiþ gibi, kafire at saldý. Bir ucundan kýrýp kafiri, ol bir ucundan çýktý..."

Gel zaman git zaman... Zaman köprüsünün altýndan çok sular aktý, çok nehirler geçti... Göçerlikten yerleþik düzene geçildi. En eski zamanlarda yazýlmamýþ, Kerem ile Aslý, Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Þirin yazýldý. Oradaki güzel ve narin kýzlar, eskinin eli kýlýç tutan hatunlarýnýn yerini aldý. Lakin onlar çok sevildi, aþkýn, kara sevdanýn öznesi oldular. Sözleri güçlü deðildi belki ama ahu gözleri ile en baba yiðit olanlarý bile atlarýndan düþürüp, kara sevdaya saldýlar. Bilekleri ipince olduðundan hiç kýlýç tutup savuramýyorlardý belki ama kirpikleri keskin oklar, ay parçasý simalarýný pýrýldatan kaþlarý ise gergin yaylar gibi, ciðerleri deldi durdu...

Gel zaman git zaman... Zaman köprüsünün altýndan çok sular, çok devletler, çok savaþlar, çok devrimler aktý geçti. Fatma Aliye Haným'ýn "Refet"i, Yakup Kadri'nin "Kiralýk Konak"ý, Münevver Ayaþlý'nýn "Pertev Bey'in Üç Kýzý' adlý eserleri, hýzlý batýlýlaþmaya kah ayak uyduran kah uyduramayan kadýnlarýn dramýný anlatýrlar. Aðýr savaþ günlerinin ardýndan maðlup olan Osmanlý devletinin yýkýlýþ günleri, salgýn hastalýklar, yoksulluklar, ricat, daðýlma, sert kültürel deðiþimler eþliðinde; tek baþýna kalmýþlýðý tecrübe eden, çalýþmak, para kazanmak, evine, ailesine bakmak zorunda olan kadýn tipolojisinin edebiyatýmýza yerleþmesine gelir sýra...

8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü'nde, geçirmekte olduðumuz þu zorlu günlerin hikâyesini yazan gerçek kahramanlardan bahsetmek gerek bugün. Onlarýn hikâyesi belki daha sonraki zamanlarda yazýlacak. Ama bir nebze de olsa böyle bir günde, 12 ili ve 19 milyon insaný etkileyen büyük deprem afetinin ardýndan baþlayan kurtarma, hayatta tutma ve yaralarý sarma adýmlarýnýn her birini, arý çalýþkanlýðý ve dinamo hýzýyla kotaran kadýnlarýmýzdan bahsetmeden geçemeyiz.

Baþýnda baretiyle enkaza giren arama-kurtarmacý kýzlarýmýza, sedye tutanýndan, damar yolu açan ilk yardýmcý bayanlarýmýza, çadýr kuran görevlilerimize, çadýrlara erzak taþýyanlardan, enkazdan çýkartýlan bebekleri montuna saran hemþirelere, güvencemiz olan polis kadýnlarýmýza, ailesi tükenmiþ bitmiþ, saçýn baþýn yolan babalarý teselli eden din görevlisi rehber hanýmlara, çocuklarýn sevgilisi genç kadýn psikologlara, çadýr okullarýnda küçüklere ders veren öðretmen hanýmlara, küçük küçük katkýlarla konteynýr parasý biriktiren ev hanýmlarýna, çadýr çadýr gezip çay, su, kahve daðýtan sivil toplumcu kýzlarýmýza, yetim çocuklara kitap okuyan, resim yaptýrtan gönüllü ablalara, uykusuz halde günlerdir koli tanzim edip paketleyen mahalle teyzelerine, sabaha kadar ellerini açýp kurtuluþumuz için Allaha dua eden annelere, ninelere, deprem bölgesinde canýný tehlikeye atarak haber yapan kadýn gazetecilere ve elbette afet yörelerinde görev alan (kýzýmýz Dr. Zozan Songur Erarslan'ýn da içinde bulunduðu) kadýn hekimlerimize...

Onlar Türkiye'mizin saygýdeðer özneleri...

Sizlerle gurur duyuyoruz.

Gönül dolusu teþekkürü bir borç biliriz...

Ýnþallah yaralarýmýzý birlikte saracaðýz ve yeniden doðrulacaðýz. Kadýnlarýmýz; dirayetin, metanetin, umudun, merhametin, anlayýþýn öncüleri olarak en zor zamanda Türkiye'mizin en büyük desteðidirler... Allah, milletimize destek veren kadýnlarýmýzdan razý olsun.