***
Oysa bizim seyirci, çok da kötü bulmamýþtýr. Beklenildiði kadar olmasa bile; “Pozisyon vardý, þut vardý,heyecan vardý. Daha ne olsun” bile der... Gerçekten de; Feghouli’nin Valbuena’nýn, Gomis’in þutlarý arada heyecan odaklarý oluþturdu. Ama bu kendi vasatýmýz. Avrupalý bunun çok daha yükseðine tanýk oluyor... Biz azla kanaat etmek zorunda býrakýlýyoruz. Sýkýntý burada!
Neyse, sahaya dönelim... Vincent Jansen’in maçýn baþýndaki golünden önce, bir faul yaptýðýný görmedim. Adamýn doðrudan topa müdahalesi vardý. Golün iptaline sebep neydi acaba, anlamadým. Ama çok fazla itiraz olmamasý da, aklýmý karýþtýrdý.
Ýlk yarý genel olarak, yüksek tempolu deðildi. Fakat genel lig standardýnýn da çok altýna düþmedi... G.Saray belki biraz daha atak, ama F.Bahçe de asla ezik konumda deðildi. Aykut Kocaman’ýn maç öncesinde futbolcularýndan ýsrarla ve önemle talep ettiði, “Soðukkanlý olmayý” ilk yarýda baþardýlar.
***
Ýkinci yarý; oyunun bundan sonraki bölümlerinin daha yüksek kalitede geleceðinin ilk iþaretlerini veren kývamda baþladý. Ama bu kez gerilim, tartýþmalar ve yan hakeme yönelik tribün saldýrýlarý da ortaya çýktý. Maç rayýndan fýrladý.
G.Saray, Feghouli’nin pozisyonundan penaltý beklese de ve herkes Cüneyt Çakýr’a tepki gösterse de; devam kararý doðruydu. Çünkü olan biten bir þey yoktu. Belhanda’nýn aldatmadan atýlmasý da doðruydu.
Derbide oynanan futbolu yeterli, saygýlý, tempolu bulamadým.
Dað fare doðurdu.