Þanlýurfa Cezaevi’nde 13 kiþinin hayatýný kaybetmesine yol açan olay, klima yokluðundan mý, olaðan bir tartýþmanýn kavgaya dönüþmesinden mi meydana geldi, yoksa sebep koðuþtaki aþýrý yoðunluk mu? Ya dün çýkan ikinci yangýnýn sebebi ne?
Bir yandan olayýn gerçek sebebini araþtýrýrken, bir yandan da daha derin bir kuþku duymaktan geri durmayalým...
Türkiye yeniden ‘her an her þeyin olabileceði’ dönemlerinden birine girdi çünkü... Böyle dönemlerde aðýzlarýn tadýný bozan, yeþeren umutlarý ortadan kaldýran, yeniden karamsarlýðýn egemen olmasýný saðlayan olaylar meydana gelir.
Son çeyrek yüzyýlda kimbilir kaç kez iyimserlikten karamsarlýða gel-gitler yaþandý ülkemizde.. Kronik sorunumuz yüzünden...
Ülkemizin en kronik sorununun ne olduðunu biliyoruz: ‘Kürt sorunu’... Yalnýzca þiddete bakan ve bugüne kadar onbinlerce insanýmýzýn canýný alan yüzüyle önemli deðil bu sorun, ülkenin her olumlu siyasi adýmý atmasý öncesinde tereddütler yaþanmasý da ‘Kürt sorunu’ yüzünden... “Demokrasimiz neden baþkalarýndan geri?” sorusunu siyasilere yönelttiðinizde alacaðýnýz cevap mutlaka ‘Kürt sorunu’ ile ilintili olacaktýr.
Demokratik standartlar evrensel düzeyde olmadýðýnda Türkiye en hýzlý þimdiki kadar kalkýnabiliyor, ancak þimdiki kadar yabancý sermaye çekebiliyor, kendi giriþimcilerini ancak þimdi olduðunca motive edebiliyor. Kýsa süre öncesine kadar ‘komþularla sýfýr sorun’ ilkesiyle dýþ politikada kaydedilen baþarý ortadayken, bugün Irak, Suriye ve Ýran ile sürtüþmeler yaþanmasýnda ‘Kürt sorunu’nun terör boyutunun rolü pek az gündeme getirildi.
Oysa dýþ politikamýz da büyük çapta bu sorunun tutsaðý...
“Nihayet sorun çözülebilecek” umudunu yeniden yeþerten geliþmeler yaþanýyor ülkemizde: CHP liderinin ‘yöntem’ önerisi siyasetin çözüme el koymasýnýn önünü açtý; arkasý gelecektir... BDP’den çeliþkili sesler çýkýyor çýkmasýna, ama o kesimde de dipten gelen arzular heyecana dönüþebilir... Anadil yasaklý bir ülkeden Kürtçenin rahatlýkla öðrenilebildiði, konuþulabildiði, yayýn ve propaganda yapýlabildiði bir ülke haline gelmiþtik; þimdi ‘anadil’ muamelesi görüyor Kürtçe...
Gidilecek daha mesafe var, ama bayaðý yol alýndýðý da görülüyor; mesafenin demokratik bir ortamda kýsalacaðý her gün biraz daha anlaþýlýyor. Demokratik bir ülkede silâhlar gölgesinde hak talep edilmez; siyasetin diliyle ifade edildiði taktirde ise en aþýrý taleplere dahi yer vardýr demokrasilerde... Þiddete baþvurmuþ, eline silâh alýp daða çýkmýþlarýn bu gerçeði nihayet görmeye baþladýðýnýn iþaretleri de alýnýyor.
Ýktidar partisiyle anamuhalefet partisinin görüntüde de olsa birbirine yakýnlaþmasý, partiler arasýnda anlayýþa dayalý ziyaretlerin ve fikir alýþ-veriþlerinin baþlamasý, hele bir de þiddetin dili yerini siyasetin diline býrakýyorsa, bu geliþmelerden mutlu olmayan, Türkiye’nin kan kaybetmesini, eleþtiriler karþýsýnda baþýnýn hep önde olmasýný, terörle mücadeleyle enerjisini tüketmesini isteyenleri harekete geçirir.
Hep geçmiþlerdir, bugün de ülkemiz onlarýn ortamý bulandýracak, kafalarý karýþtýracak, umutlarý yok edecek oldu-bittilerine açýktýr.
Þanlýurfa’da cezaevinde iki gün üst üste çýkan yangýnlarýn sebebini bilmiyorum, ancak bunlarýn ayný amaçla kullanýlabileceðini unutmayalým.
En fazla dikkatli olunmasý gereken bir dönemden geçiyoruz.