15 Temmuz 2017, Cumartesi, saat 18.50... !5 Temmuz Þehitler Köprüsü’nün güvenlik bariyerleri kaldýrýldý, Altunizade’de ellerinde bayraklarý ile birikmiþ millet, bir yanardaðdan akan lav gibi “þehitler mekanýna” gelmeye baþladý...
Sabýrlý, sessiz, vakur ve kararlýdýrlar... Ellerinde bayraklarý, dudaklarýnda dualarý ile bir araya geldiklerinde bir “kitle” deðil, “bilge varlýk” olurlar...
Önden, her zaman olduðu gibi en genç olanlarý, sanki bir kez daha o kahpe kurþunlara göðüs germenin kararlýlýðýyla koþarak girdi meydana...
Aktýlar... Aktýlar... Aktýlar...
Ucu bucaðý gözükmeyen insan seli, bir yýl önce baþlattýðý “tarihi direniþi” ve “emperyalistle olan hesaplaþmasýný” yarým býrakmadýðýný göstermek için geldi, iki kýtanýn birleþtiði o anlamlý noktada “saf tuttu...”
Bir yanlarý coþkuluydu, çünkü cesaretlerini bileyen o çocuk içlerinde yaþýyordu, diðer yanlarý hüzünlü, 250 kahraman þehidin acýsý yüreklerinde...
15 Temmuz 2017, Cumartesi günü milyonlarca insan, ellerinde bayrak, aslýnda, bir kez daha bir cenaze namazýnda bir araya geldiler...
Önce, bu ülkeyi yöneten Erdoðan’ýn, beraberinde milletinin yanýnda yer almýþ Bahçeli’nin, birlikte bile taþýmalarý çok zor ama, bir o kadar da anlamlý, onurlu, tarih yazacak bir görevi omuzlarýna býrakýp, evlerine çekildiler...
Kararlýlar ve takip ediyorlar...
Belli ki yazdýklarý “2’nci Kuvvayý Milliye destanýnda” yükselttikleri bayraðýn, o “onur abideleri” gibi dik ve ayakta kalmasýnýn “neferleri” olmuþlar...
Onlar, emperyalizmin 40 yýl devletlerinin içine sýzdýrdýðý, sinsice örgütlediði bir “iþgal gücünü” 3 saatte püskürttüler, bunu çok iyi biliyorlar...
Ýlhami’nin dediði gibi, “insan bedeni çelikten yapýlmýþ bir makineyi, tank gibi çok güçlü bir savaþ aracýný, durdurabilir mi?..” Onlar durdurdular!..
“Derin millet”bu... Al bayraðýna sahip çýktýðý “devletinden gelen çýðlýðý” duydu mu, ortaya çýkar, akþam hainin darbesini durdurur, sabah, iþine gider...
Bilge kimlik ve öfke...
Kadim topraklarýn bilge insanlarýnýn yaþam rotasýný çizen tek kavram, belli ki, “özgürlük...”
Bunu her seferinde gösterdi, anlamadýlar...
27 Mayýs’tan sonra DP’nin devamý Demirel’i iktidara taþýdý, 12 Mart sonrasýnda solun lideri olarak ortaya çýkan Ecevit siyaseti belirledi, 12 Eylül’ün devamýnda darbeci paþanýn kurdurduðu iki partiyi deðil, Özal’ý tercih etti...
Tank üzerine geldiðinde hep, üç yýl geri çekildi, sonrasýnda milli iradesini savundu... Ne demiþti 28 Þubat’ýn ünlü paþalarýnda biri, “bu sistem bin yýl sürecek...” Ayný paþa, bir-kaç yýl sonra Erdoðan’ýn tek baþýna iktidarýný gördü!..
15 Temmuz’un bir “darbeler tarihi” olarak yazýlan son 50 yýlda yaþanýlanlardan farký, “bilge kimlik” ile “öfke”nin birleþtiði an olmasýdýr...
“Derin devletin”darbeleriyle boðuþan “derin millet” bu kez 2-3 yýl geri çekilip “þartlarýn olgunlaþmasýný” beklemedi, o an müdahale etti...
Vatansever askerini, polisini güçlü baðrýna çekti, “gel benimle” deyip emperyalist iþbirlikçisinin üzerine yürüdü...
“Derin millet”,1952’den bu yana, kendi devletinin içinde sürekli “derin yapýlanmalar” oluþturan ve günü geldiðinde “milli iradesini” aþaðýlayýp, seçtiði baþbakaný daraðacýna göndererek kendince hesap gören emperyalizme “one minute” dedi...
15 Temmuz, “derin milletin derin NATO’ya” vurduðu yumruktur, o yumruk, bir kez daha bu kadim topraklarda tarihi deðiþtirdi...
Dedeler, 20’nci yüzyýlýn baþýnda sömürgeciliði bu topraklarda gömmüþlerdi, torunlarý, neo-emperyalizme yine bu topraklarda dersini verdi...
Sizler bunu anlayamazsýnýz...
Dünyanýn en bilge milletine “bidon kafa” diyenler bu gerçeði anlayamaz... Yazdýklarý anti-emperyalist destaný “kontrollü darbe” diyerek küçültmeye çalýþanlar hiç anlayamazlar... “Darbeyi püskürttük ama demokrasiyi kuramadýk” diyen þavalaklar, yasadýþý bir emirle karþýsýndaki silahsýz sivil halka kurþun yaðdýrmýþ olanlarý “ana kuzusu” diye niteleyenler, “adalet” kavramýný milletine silah doðrultmuþ emperyalist iþbirlikçisinin eline-ayaðýna düþürenler de anlayamaz...
Zaten onlarý da milletin iplemediði 15 Temmuz’da ülkenin tüm meydanlarýný, sokaklarýný , köprülerini dolduran milyonlardan belli oldu.
Anlamak için önce, o milletin kayýtsýz-þartsýz, gerçek bir ferdi olmak gerekir...
“Derin millet”için yazýlmýþ en güzel mýsralara, Nazým’ýn o destanýna sözü býrakalým mý, býrakalým...
Onlar ki toprakta karýnca, suda balýk,
havada kuþ kadar
çokturlar;
korkak, cesur, câhil, hakîm
ve çocukturlar
ve kahreden
yaratan ki onlardýr,
destânýmýzda yalnýz onlarýn mâceralarý vardýr.