Derin zikzaklı maç!

Dün geceki mücadelenin ilk gole kadar geçen 24 dakika içinde; maçın Kadıköy’deki Saracoğlu Stadı’nda oynandığını sanar olduk. Fenerbahçe rahat top çeviriyor. Beşiktaş kendi içine kapanıyordu. Bu futbol soğuk, soğukkanlı ya da kontrollü değil; apaçık korku futboluydu. Beşiktaş’ın rakibinden ödü kopuyordu.

Fenerbahçe; rakibin böyle sinmesi yüzünden maça hakimmiş gibi görünse de; pozisyon üretmede ya da üretilmiş olanlarda etkili görünmekte pek becerikli değildi. Buna rağmen nizami bir gol attı ama, şaşılacak şekilde iptal edildi. Ofsaytın bırakın kendisini, O’su bile ortada yoktu. Bu nasıl karar?

Mete Kalkavan’ı yan hakem yaktı.

Neyse ki, aradan fazla zaman geçmeden Fenerbahçe Sow’la öne geçti... Beşiktaş, kalesinde golü görünce; derin bir acıyla öyle bir ileri fırladı ki bu kez Fenerbahçe ürktü... Artık oynayan, bastıran, ısıran ve golün bulan Beşiktaş oldu.

Dünyanın hiç bir ülkesinde; her gol atılışında futbol bu denli derin zikzaklar çizmez, stratejiler anında yön değiştirmez. Bu ancak bizim futbolda olur. Ezik olan hakim, hakim olan ezik olur mu? Ya da aynı anda bunun tam tersi gerçekleşir mi? Beğen beğenme, biz de oluyor hemşerim.

***

Maçın ikinci yarısı “Kim korkar hain kurttan” temsiline dönüştü. İki taraf da maçın berabere bitmesini istemeyen bir kararlılık ve canlılık içine girdi. Karşılıklı cesaret yüklenilmesi sonucu, maça seyir zevki ve heyecan geldi. Derken, karşılıklı goller de devreye girdi. Son saniye şok ve heyecana dair, maç dediğin böyle olur.

Ama ben, iki takımın aynı maç içerinde birbirinden uçuk derecede farklı karekterler çizmesini hoş gören biri değilim. Dünkü maçta da, her iki takım çok dalgalandı. Bu farklı görüntüyü, futbol disiplini dışında sayarım. Buna rağmen Beşiktaş’ın ürkek başladığı bir maçı, Fenerbahçe gibi bir rakibin karşısında galibiyete dönüştürmesinin öneminin de bilincindeyim.