PKK terörizmi derinleþtikçe, yaþanan kriz ve paydaþlarýnda ciddi dönüþümler yaþanýyor. PKK son eylemleriyle, kendi deyimleriyle ‘bir siyasi kanada’ ihtiyaç duymadýðý gibi, ‘siyasallaþmaya’ dair de bir beklentisinin olmadýðýný ilan etmiþ bulunuyor. Dolayýsýyla HDP ne yaparsa yapsýn, uzunca bir süre anlamlý bir aktör olamayacaktýr. Hatta en fazla arafta kalacak kadar nötr olabilen HDP’nin þu anki performansý devam ederse, PKK içinde maliyetli bir araca dönüþmesi de mukadderdir.
PKK terörüne dair gök kubbe altýnda söylenmedik söz kalmadý. HDP’nin þizofrenik hallere varan duruþuna dair yapýlmadýk eleþtiri de kalmadý. Görünen o ki; bundan sonrasý için aklýselim ve ciddi bir yaklaþým sergilemeleri mümkün görünmüyor. Laf ebeliði, siyasi doðruculuk ve sahte siyasal iletiþim taktikleriyle de alýnacak yollarý bulunmuyor.
Bütün bunlar olurken, milyonlarca seçmenin desteðiyle kendilerine sunulan sigorta poliçesini de çoktan yakmýþ durumdalar. Normalleþme, siyasallaþma ve çözüm için alýnan destek, bir siyasi sermaye yerine rehine muamelesine tâbî tutuldu. 7 Haziran Seçimlerinde terör estirip, mikro düzeyde hemen her alanda seçmeni baský altýna alan atmosferin, bugünkü PKK ve HDP’yi üretmesinde þaþýlacak bir durum yok.
Gelinen noktada ise aðýrlýklý olarak Kürtlerden alýnan desteðin anlamlý bir siyasete dönüþeceði adreste deðiþim yaþanma ihtimali bulunmaktadýr. 1 Kasým Seçimlerine yetiþsin veya yetiþmesin, Kürtler nezdinde anlamlý ve kurucu temsil ihtiyacý her geçen gün büyüyen bir krize dönüþecektir.
Bu durumun günlük ve insani taleplerin temsil edilmesi, hizmetlerin takibi ve seçmenin taleplerinin karþýlanmasý karþýsýnda kendisini daha da hissettireceði muhakkaktýr. Kimlik taleplerinin tamamen HDP üzerinden; hizmet ve kýsmen kimlik taleplerinin de AK Parti üzerinden temsil edilmesini saðlayan bölge seçmeni, açýk bir temsil kriziyle karþý karþýyadýr.
Ayný anda bölge seçmeninin hizmet ve kimlik talepleri, temsil mekanizmasýndan yoksun bir ortamýn içerisine düþtü. Milyonun üstünde nüfusun olduðu þehirlerde onlarca sosyo-ekonomik, insani kalkýnma, sosyal destek programý, yatýrýmlar, istihdam gibi baþlýklarda insanlar çok somut sorunlar yaþýyorlar. Dað dünyasý ise ilçelerde, þehirlerin belli caddelerinde resmen ergen ‘kurtarýlmýþ bölge’ þarlatanlýklarýoyunlarýný kanlý bir þekilde hayata geçirirken; 1990’larda vesayet rejiminin köy boþaltmasýndan farksýz bir þekilde yeni bir göç dalgasý da baþlatmýþ durumda.
Tek parti tasallutu altýndaki bir bölgenin, hiç PKK terörü olmasa, hatta PKK silahsýzlanmýþ olsa bile 2015 Türkiye’sinde sosyo-ekonomik ve demokratik anlamda sürdürülebilir bir yaþam vasatý sunmasý mümkün deðildir.
HDP’nin paralel bir evrende, Kandil kýrmasý, Cihangir þiveli ve Alman mahreçli dilinin artýk kimseye söyleyecek anlamlý bir sözü bulunmuyor. CHP ve MHP’nin de AK Parti’yi düþmanlaþtýrýp merkeze almadan, herhangi bir Türkiye meselesine yaklaþma kabiliyeti de fiilen ortadan kalkmýþ durumda.
Hâlâ Türkiye siyasal coðrafyasýnda omurga vazifesi ifa eden AK Parti’den baþka soruna þümullü bir yaklaþým önerecek, siyasal ve güvenlik politikalarýný hayata geçirecek bir aktör bulunmuyor. 1 Kasým’da seçmen tam da bu sorumlu(luk alabilen) aktörü oylayacak.