Yarýnki seçime giderken muhalif cephe iki yönlü stratejiye sarýldý.
Yalan anketlerle yürütülen algý operasyonuna paralel, bir de AK Parti seçmeninin önemli bir bölümünün iktidara ders vermeye hazýrlandýðý fitnesini yaydýlar.
CHP, Ýyi Parti ve Saadet Partisi, bütün aðýrlýðýný bu manipülasyona verdi.
Bir de trenden inenler devreye girdi.
AK Parti’nin kendilerince muhtemel baþarýsýzlýðý için yeni bir parti kurulmakta olduðu haberleri bu arada sýzdýrýldý. 11. Cumhurbaþkaný Abdullah Gül, eski Baþbakan Ahmet Davutoðlu ile birlikte eski bakan, milletvekili, parti yöneticisinin iþin içinde olduðu söylentilerini yalanlamayarak 1 Nisan sabahý için imalarda bulundular.
Ayný minval üzerine Erdoðan nefreti ile dopdolu olan basýndaki organize zevat, “Ýstanbul ve Ankara býçak sýrtýnda, iktidardan hesap sorulacak gibi…” diye þarlamaya baþladý.
Trenden inenlerin sözcülüðüne soyunan bildik Erdoðan takýntýlý kibirli kalemler, “vicdanlý ve objektif” kisvesine bürünerek samimiyetsiz ve zorlama yorumlarla tam bir iktidar düþmanlýðý yaptýlar.
Neymiþ; AK Parti içinde iktidara ders vermek isteyen kitle; seslerini, þikâyetlerini baþka türlü duyuramadýklarý için biriken tepkilerini son çare olarak 31 Mart’ta sandýða yansýtacaklarmýþ…
Hele kibir abidelerinin oynak kalemi, tam bir ibretlik þahsiyet olarak dolanýp durdu. Ýktidar cenahýnýn kaygýlý olduðu açýkmýþ. Ýstanbul ve Ankara bile “býçak sýrtý þehirler” arasýnda sayýlýyorsa kaygýlý olmak kaçýnýlmazmýþ…
Bu kadar da deðil. Kaybedecek tarafýn iktidar olduðu ihtimalini esas alarak döþendi: Cumhur Ýttifaký, Erdoðan ve Bahçeli, seçimi kaybedince bakalým “nerede hata yaptýk” sorusuna ne cevap vereceklermiþ… Ayrýca, Erdoðan’ýn Cumhurbaþkaný hüviyetiyle seçim kampanyasý yürütmesinin, her gün medyanýn hemen tüm kanallarýnda görünmesinin sorgulamasý da yapýlacakmýþ…
Bu tipler ne ara deðiþtiler? Neden bu kadar savruldular?
Ne FETÖ’cülerin ne Kandil’dekilerin, Cumhur Ýttifaký aleyhindeki çaðrýlarýndan söz ediyorlar. Ne HDP Eþ Genel baþkaný Sezai Temelli’nin “Kürdistan ve Türkiye” ayrýmýna, ne Ýyi Parti ve Saadet Partisi’nin HDP ile ayyuka çýkan iþbirliðine bir þey diyorlar.
Abdullah Gül de bir þey demiyor, Davutoðlu da bir þey demiyor, bunlar da bir þey demiyor…
Biz de diyoruz ki; evet, 31 Mart’ta bir ders verilecek. Kimlere mi?
Kendilerini vazgeçilmez gören, AK Parti iktidarýnýn nimetlerinden, makamlarýndan doya doya istifade ettikleri halde hala doymayan muhterislere ders verilecek.
Çanakkale ruhu ile yeniden milli bir mücadele verilirken, sýrf þahsî ikballeri, menfaatleri için “beka” ile alay eden, aday gösterilmedikleri için AK Parti karþýtlarýnýn safýna geçen makam mansýp delisi nankörlere, vefasýzlara ders verilecek.
Gazetesinden kovulma korkusuyla kýlýktan kýlýða giren ama zamirindeki Erdoðan düþmanlýðýný ne yapsa gizleyemeyen sinsilere ders verilecek.
Ülkemizin kalkýnmasý için yapýlan büyük hizmetleri, büyüyen Türkiye’ye görmeyen, inkâr eden, hasedinden dili baðlý, kulaðý týkalý, kalbi mühürlü nasipsizlere de ders verilecek.
FETÖ’nün 15 Temmuz ihanetini türkü barlarda kutlayanlara, “kontrollü darbe” diyenlere, millet düþmanlarýnýn safýnda yer alanlara ders verilecek.
Son olarak Erdoðansýz Türkiye hesabý yaparak bizi dýþarýdan içeriden vurmaya çalýþan Haçlý zihniyetinin sahiplerine de Batý baþkentlerinden sesi duyulacak bir ders verilecek.
Yarýn sandýða ders verme heyecaný ve kararlýlýðý ile koþuyoruz.
Hadi bakalým, hala ders almayanlar mý yaman, millet mi yaman…