Son söyleyeceðimi yine en baþtan anons ederek giriþ yapmýþ olayým. Dershane kavgalarýnda köþe yazýlarýnýn çok önemli bir bölümünün (herkesin de hakkýný yemeyelim) iyi sýnav veremediðini düþünüyorum.
Yazýmýn baþlýðýnda hiç istemeden “kavga” kelimesini kullanýyorum zira yaþananlar, yazýlanlar için baþka bir ifade bulamýyorum.
Dershaneler kavgasýnýn geldiði siyasal aþama malum ama gönül, bu tartýþmalarýn dershanelerin getirdikleri, götürdükleri ile sýnýrlý kalmasýný isterdi ama olmadý, anlaþýlan da olamayacak.
Kavganýn bir tarafýnda Türkiye’yi 2003’den günümüze iktisadi ve siyasi olarak olumlu anlamda büyük ölçüde deðiþtiren, kiþi baþýna geliri sýkýþtýðý üç bin dolar düzeylerinden on dört bin dolara (PPP) taþýyan, AB ile müzakereleri açan, ülkenin sosyolojik anlamda normalleþmesine büyük katký yapan (katsayý, türban, vs.), sivil-asker iliþkilerini en azýndan fiiliyatta normalleþtiren bir AK Parti var, bu yapýlanlar yetersiz görülmeli, eleþtirilmeli ama 1950’den günümüze onar senelik dilimler açýsýndan bakýldýðýnda hiç kuþkusuz en önemli, en deðiþimci on yýlý yaþatan bir partiden bahsediyoruz.
Kavganýn öte yanýnda ise Türkiye’de medya, eðitim alanlarýnda büyük hamleler yapmýþ, küresel okullarla ülkemize inanýlmaz bir perspektif açmýþ, 2010 referandum örneðinde olduðu gibi son on seneki dönüþümlere içten ve çok büyük destekler vermiþ bir sivil toplum kuruluþu var.
Siyasal detaylara girmek istemiyorum, bilgiler çok manipülatif olabiliyor, ama bu iki hareketin, AK Parti ve söz konusu sivil toplum örgütünün kavgasý, meseleye nereden bakarsanýz bakýn, yeterki insaflý olsun, çok üzücü.
Umarým, gerçek anlamda bilge insanlardan oluþan bir hareket hem Sayýn Baþbakan ile, hem Cemaatin ileri gelenleri ile görüþüp bu anlamsýz kavgaya bir nokta koydururlar.
Bu tavassut iþine giriþeceklerin ilk refleksi son iki aydýr köþe yazarlarýnýn yaptýklarýný yapmamak olmalý.
Mevcut siyasal iktidara yakýn gazetelerde yayýnlanan köþelerin çok büyük bölümü dershanelerin aslýnda ne kadar kötü kurumlar olduðunu yazýp duruyorlar, insanýn merak edeceði geliyor doðrusu, dershaneler bu kadar zararlý kurumlar iseler, bu arkadaþlarýn büyük bölümü senelerdir bu konuyu neden yazýlarýna öncelikle taþýmadýlar?
Cemaate, Hizmet hareketine yakýn gazetelerin köþelerinde ise dershaneler kapatýlýr ise, Türkiye’nin çökeceði havasý esiyor son haftalarda.
Her iki pozisyonun da abartýlý ve anlamsýz pozisyonlar olduðu kanýsýndayým, dershane meselesi bir teknik eðitim meselesidir ve tartýþma bu eksende yürütülmelidir.
Eskiden askeri vesayete çok yakýn duran gazetelerde ise tipik bir “düþmanýmýn düþmaný dostumdur” havasý var ve “madem AK Parti ile Cemaat didiþiyor, biz de yerimizi dershanelerden yana almalýyýz” görüntüsünü sergiliyorlar.
Gazetelerin, köþelerin tarafsýzlýðý gibi bir saçmalýða hiç inanmadým, sadece yorumcular deðil, gazetelerin editoryal kimlikleri de hukuk devleti ilkeleri dahilinde taraf olabilirler ama özellikle köþeler için bu taraflý olma durumunun bloklar halinde tezahürünün bu köþeler ve daha genelinde köþe yazarlýðý kurumu için büyük bir itibar kaynaðý olmadýðý kanýsýndayým.
Belirli bir siyasi çizgiye yakýn yazarlarýn ayný gazetede toplanmýþ olmasý eþyanýn tabiatýna uygundur ama bir siyasi çizgiye yakýnlýk her meselede ayný çizgide davranmaya kadar giderse bu tavýrdan orta vadede köþe yazarlýðý kurumu büyük zarar görür.
***
Bu “dershaneler ve köþeler” yazýsýný yazmaya karar verdikten sonra Taraf gazetesinde Mehmet Baransu’nun haberi çýktý; meseleyi “kim ne zaman dik durdu, duramadý” eksenine taþýmadan MGK denen o berbat anayasal kurumun anayasal bir yapý olmaktan çýkarýlmasý için acil, çok acil bir eylem planý gerekiyor.
AK Parti’nin, Anayasanýn 118. Maddesinin (MGK), deðiþtirmek deðil, olduðu gibi anayasadan çýkarýlmasý için hemen bir anayasa deðiþiklik önerisi vermesi gerekiyor; bakalým CHP, MHP, hatta BDP bu deðiþikliðe nasýl yaklaþacaklardýr, merak ederim doðrusu.