Dershaneler kapanýyor, sýrada ne var?

Dershaneleri kapatacak yasa TBMM genel kurulundan geçti; daha önce iki yýl olarak ilân edilmiþ uyum süresi bir yýla indirilerek... Buna göre, 1 Eylül 2015 tarihinde ‘dershane’ kalmayacak; öðrenci etüd merkezlerinden yasanýn öngördüðü deðiþimi gerçekleþtiremeyenler de kapanacak...

Hükümetin Camia ile çatýþmasýnýn ilk somut sonucu ‘dershanelerin kapatýlmasý’ oluyor. Baþbakan Tayyip Erdoðan seçim kampanyasý için gittiði yerlerde, kendisini dinlemeye gelenlerden, Camia ile iliþkili olduðu bilinen okullara öðrenci gönderilmemesini, gazetelerin okunmamasýný da istiyor. Yurtdýþýndaki Camia okullarý da kapansa herhalde üzülünmeyecek...

Oysa bunlarýn hepsine üzülmek gerekiyor...

Artýk ‘17 Aralýk süreci’ diye anýlan ‘ses kayýtlarýyla siyaseti etkileme’ giriþimi yüzünden oluyor bütün bunlar... Baþbakan Erdoðan‘devlet içinde devlet’ yapýlanmasý olarak görmeye baþladýðýndan beri Camia ile bir kaç düzlemde hesaplaþýyor. Seçim kampanyasý bile bu yeni duruma göre elden geçirildi: Rakip partileri doðrudan muhatap almýyor Ak Parti; hedefinde Camia var ve rakip partileri Câmia ile iþbirliði yapmakla suçlamayý yeðliyor...

Kendi iktidarýný, içinde siyasi mücadele verdiði demokratik sistemi tehlikeye düþürenlerle mücadele her partinin ve her politikacýnýn hakkýdýr. Bu kez ‘tehlike’nin geliþ yönünü Pensilvanya olarak teþhis ettiði için, Erdoðan, eleþtiri oklarýný oraya yöneltti. Seçim öncesinde söylem sýnýrlarý içerisinde kalan hiddetini, sonrasýnda daha geniþ kapsamlý bir mücadeleye de çevirebilir.

Doðru bir tavýr mý bu?

Çok kuþkuluyum doðru olduðundan...

Pensilvanya boyutuyla ilintili karineler var ve Camia’nýn medya organlarýnýn yayýnlarý da kuþkularý artýrýyor. Öfke, nefret ve husumet ölçüsüz biçimde yansýyor o yayýnlara. Ayný yayýnlarda þiddetle karþý çýkýlan Ak Parti’nin siyasi rakiplerine müthiþ bir sahiplenme de fark ediliyor.

Buna raðmen teþhisin bütünüyle doðru ve alýnan tedbirlerin yerinde olduðundan kuþkuluyum. Baþlangýcý Camia’yla bir biçimde iliþkili olsa bile, sürecin artýk onlarýn belirleyiciliðinden çýktýðý kanaatindeyim.

Yanýlýyor olabilirim elbette, ama samimi kanaatim bu. Kanaatimin temelinde, Camia’ya mal edilen eylemlerin önemli bölümünü bir dini akýmla irtibatlandýrma güçlüðü yatýyor. ‘Yolsuzluk ortaya çýkarma’ gerekçesiyle de olsa özel hayatýn mahremiyetine bu denli girme, hele þantaj ve gözdaðý yöntemleriyle sonuç almaya çalýþma, dini ölçülere ters çünkü.

Diyelim ki, olan bitenlerin hepsi gerçekten Pensilvanya damgalý, gazetelerindeki her manþet ve yazý, televizyonlarýndaki haberler ve tartýþma programlarýna yansýyan yaklaþýmlarýn hepsi Pensilvanya’dan onaylý; yine de bu yüzden eðitim faaliyetlerini sonlandýrma iyi bir mücadele yöntemi görünmüyor gözüme...

Ýnsanlarýmýzýn maddi-manevi fedakârlýklarýnýn eseridir Camia’nýn yurtiçi ve yurtdýþý eðitim faaliyetleri; açýlan her okulda, okullardaki her karatahtada bizim insanýmýzýn alýn teri var; dilleri ve kültürleri farklý çocuklara yeni bir þeyler öðretmek üzere dünyanýn dört bir tarafýna koþan öðretmenler bizim gençlerimiz... Oralarda dalgalanan da bizim bayraðýmýz sonuçta.

Yapýlmasý gereken, dershaneleri, okullarý kapatmadan, dünyanýn dört bir tarafýnda dalgalanan bayraklarý indirmeden sonuç almaya yarayacak bir yöntem olmalýydý.

Ne deniliyordu o evrensel ölçüde:

“Birilerine olan kýzgýnlýðýnýz sizi adaletsiz davranmaya sevk etmesin...”