Görünen o ki, dershanelerin dönüþümü konusu daha uzun bir süre tartýþýlacak. Asýl önemlisi, biçimi ve içeriði henüz netleþmeyen dönüþümün bilfiil gerçekleþmesi çok daha uzun bir süre alacak. 1970’li yýllardan sonra oluþan bir giriþ sistemi ve bununla iliþkili devasa bir dershanecilik sektöründen bahsediyoruz.
Bu kadar uzun bir zaman içerisinde her geçen gün kendini geliþtiren ve piyasaya adapte olan dershanelerin gördükleri iþlevler, sunduklarý hizmetler ve mevcut fiziksel/beþeri altyapýlarý düþünüldüðünde, herhangi bir dönüþüm planýnýn uzun bir zaman ve büyük bir maliyet gerektireceði görülüyor.
Kesin olan bir þey varsa, o da artýk sistemin eskisi gibi devam etmeyeceðidir. Dolayýsýyla gerek doðrudan dershanelere yönelik gerekse dershaneleri doðuran sebeplere iliþkin tartýþma ve düzenlemeler, önümüzdeki yýllarda da gündemimizde olacak gibi görünüyor. Paralel olarak, eðitim sisteminde de yapýlacak iyileþtirmelerin zaman alacaðýný biliyoruz. Türkiye’de özel okullar, eskiden beri reform yapýlmasý gereken bir alandý; dershanelerin dönüþüm programý çerçevesinde, bu reform aciliyet kazandý.
Özel okul=Paralý okul?
Açýkça ifade etmek gerekirse, azýnlýk okullarý hariç, Türkiye’de gerçek anlamda özel bir okul yok. Bütün okullar, Milli Eðitim Bakanlýðýna sýký sýkýya baðlý. Bütün özel okullarýn ders çizelgeleri ve müfredatlarý da, Talim ve Terbiye Kurulunun onayýna tabi. Bundan dolayý Türkiye’de özel okullardan ziyade, paralý okullar söz konusu. Yani, verilen eðitim açýsýndan devlet okullarýyla ciddi anlamda farklýlaþmayan bir özel sektörden bahsediyoruz.
Bugünlerde dershanelerin özel okullara dönüþümü tartýþýlýyor. Bu tartýþmada sýklýkla duyduðumuz bir husus, Türkiye’de özel okullara olan talebin düþük olduðu yönünde. Bu, doðru. Türkiye’de özel okul öðrenci oraný %3 civarýnda. Batýlý ülkelerle kýyaslandýðýnda çok düþük bir oran. Bunun deðiþik sebepleri var. Ancak bence en önemli nedeni, Türkiye’deki özel okullarýn farklý bir eðitim programý sunamamalarý.
Batýda özel okul
Batý Avrupa ve ABD gibi ülkelere bakýldýðýnda, özel okullara yönelik alabildiðine esnek bir düzenleme olduðu görülmekte. Bundan dolayý, özel okullar toplumun talepleri temelinde, devlet okullarýndan önemli ölçüde farklýlaþmaktadýr. Bu talebin baþýnda ise, din eðitimi gelmektedir. 2011 resmi verilerine göre, ABD’de ilk ve ortaöðretim düzeyindeki 5 milyondan fazla özel okul öðrencisinin yaklaþýk 4 milyonu Katolik ve diðer dini gruplarýn okullarýna gitmekte.
Avustralya’da özel okullara talep ABD’den daha yüksek. Örneðin, sadece Katolik okullarý, bütün öðrencilerin neredeyse beþte birini eðitmekte. Geçen yýl, Türkçe Olimpiyatlarý vesilesiyle gittiðim Avustralya’daki New South Wales eyaletindeki toplam 449 özel okulun 49’u Katolik okullarý. Katolik okullarý dýþýnda devlet okulundan farklý eðitim sunan diðer okullar da var. Türk kolejleri bunlardan bir tanesi.
Fransa ve Almanya gibi Avrupa ülkeleri ile de örnekleri çoðaltmak mümkün. Batýda özel okullarýn bir kýsmýnýn ise, sadece kýz ya da erkek okullarý olduðunu da eklemeliyim. Örneðin, birçok ülkede kýzlara yönelik Katolik okullarý yaygýn. Þunu da belirteyim: Bu okullara sadece Katolikler gitmez. Diðer dinlere mensup aileler de bu okullarýn genel eðitim kalitesine ve ahlak eðitimine güvendiði için çocuklarýný bu okullara göndermeyi tercih eder. Müslüman ailelerden de tercih edenler var.
Ne yapýlmalý?
Bugün Türkiye’de haklarý Lozan Sözleþmesi kapsamýnda korunmayan diðer azýnlýklarýn kendi dinlerini öðretebilecekleri özel okullar yok. Resmi olarak Ýslami bir eðitim veren özel lise de yok.
Yukarýda, Batýda kýzlara yönelik özel okullar yaygýn dedik. Oysa mevcut mevzuat, Türkiye’de kýzlara yönelik özel Ýmam Hatip Lisesi kurmaya müsait deðildir.
Önerim çok basit: Türkiye’de gerçek anlamda özel ve toplumsal çeþitliliðe duyarlý farklý eðitim sunan özel okullarýn kurulmasýnýn önündeki engeller kaldýrýlmalý. Hatta teþvik edilmeli! Bu öneri, dershanelerin dönüþümünü de kolaylaþtýrabilir.