Türkiye’de 4 binden fazla dershane olduðu tahmin ediliyor. Dershanelerde çalýþan öðretmen sayýsý 50 binden fazla. Diðer personelle birlikte dershanelerin oluþturduðu doðrudan istihdam 75 bin civarýnda. Her yýl dershanelere devam eden öðrenci sayýsý ise 1 milyon 300 bin kiþi civarýnda. Bu iþte iyi de para var, cironun 4 milyar liranýn üzerinde olduðu sanýlýyor.
Dershanelere gitmeden üniversite kazanmak, hele hele iyi bir bölüme girebilmek neredeyse imkânsýz. Yani, dershaneler okullarýn ara sýnýflarýna dönüþmüþ durumda.
Bu tablonun milli eðitim sistemimiz için bir fecaat olduðunu görmemek imkânsýz. Dershaneler sistemin ne kadar sorunlu iþlediðinin açýk bir kanýtý... Ancak dershaneler neden deðil, sonuç. Ortada bir gerçek var, o da sistemin öðrencileri dershanelere muhtaç etmesi.
Arz-talep uçurumu
Ýyi eðitim arzý ile iyi eðitim talebi arasýnda büyük bir uçurum var ve bu farkýn kýsa sürede sona ermesi zor görünüyor... Her yýl üniversite sýnavlarýna 2 milyona yakýn öðrenci giriyor. Bunlardan 1 milyon 200 bin kadarý LYS’ye baþvurma hakkýný kazanýrken, 850 bin aday LYS’ye giriyor...
Doðrudur, kontenjanlar son yýllarda bir hayli arttý. 2013’de kontenjanlar 800 binin üzerindeydi, ancak bunlardan çok ama çok azý istihdam sorunu yaþamayan ve iyi bir eðitim veren bölümlerden oluþuyor. 800 binden fazla öðrenci 100 binden daha az sayýda nitelikli kontenjan için kýyasýya yarýþýyor. Bazý bölümlerde rekabet bire on bin oranýna kadar ulaþabiliyor. Kýsacasý iyi bölüm aslan aðzýnda deðil, midesinde.
Benzeri bir rekabet ilk ve ortaöðretimde yaþanýyor... Takviye almadan, sadece okula giderek baþarýlý olmak imkânsýz görünüyor. Ýþte o takviye de dershane dediðimiz kurslardan geliyor.
Nasýl kalkar?
Gönül ister ki dershaneler kalksýn, daha doðrusu geliþmiþ ülkelerdeki gibi daha saðlýklý bir orana gerilesin... Peki, dershaneleri bu duruma nasýl getiririz?
Bunu, kanunla veya zorla yaptýramayacaðýmýz kesin... Sosyal ve yapýsal sorunlar dikte ederek, zorla ve kýsa sürede çözülemez çünkü...
Yapýlmasý gereken ilk iþ dershaneleri özel okul ve üniversite olmaya zorlamak deðil, teþvik etmektir... Devlet, özel okullarda öðrenci baþýna teþvik verse, öðretmenlerin sigortasýný yatýrsa veya bazý harcamalarýný vergiden muaf tutsa, kýsacasý özel okullarý daha kârlý hale getirse, pek çok dershane lise, ortaokul veya üniversite olmayý tercih edecektir.
Baþka bir deyiþle dershanelere kazandýklarý 4 milyar lirayý kazanacaklarý baþka bir alan gösterilirse onlar da o istikamette yol alacaklardýr.
Kalýcý çözüm
Kalýcý çözüm ise uzun vadede gelecektir. Ýlköðretim ve liselerde eðitimin kalitesi artmadan mucizevi çözümler beklemek gerçekçi olmaz. Ayný þekilde üniversitelerde istihdam sorunu yaþamayan, kaliteli eðitim veren bölüm sayýsý yetersiz olduðu sürece öðrenciler özel kurslara mahkûm olacaklardýr.
Tekrar edecek olur isek, dershaneler sadece bir sonuçtur, sistemdeki aðýr hastalýklarýn semptomudur. Hastalýðýn belirtilerinin üzerini kapatmak bizi hastalýklarýmýzdan kurtarmaz. Düþünün ki çok aðýr bir hasta her gün aðrý kesiciler alarak kendisini tedavi etmeye çalýþýyor... Sizce böyle bir kiþi hastalýðýný tedavi edebilir mi? Biz de hastalýðýn belirtilerini örtmeye çalýþarak sorunlarýmýzýn üstesinden gelemeyiz.
Eðitimde iyileþme uzun vadeli yatýrýmlarla ve kademeli olarak gelecektir. Bu süreçte sorunlarýmýzý cesurca tanýmlamalý ve acele kararlar vermekten kaçýnmalýyýz.