Dershaneye deðil ‘ders’e bak!

Hükümetin dershaneleri kapatma kararý pek çok bakýmdan yanlýþ.

Bu karar, her þeyden önce, bireysel özgürlüðe ve onun kolektif kullanýmýna yönelik bir müdahale anlamýný taþýyor.

Dahasý, uygulanamayacaðý açýk.

Týpký hayatýn doðal akýþýna uygun olmayan diðer hiçbir kararýn uygulanamadýðý gibi.

***

Dershaneler, hayatýn doðal akýþý içinde insanlar ona ihtiyaç duyduðu için var, mevcut eðitim sistemi içinde bir boþluðu doldurduðu için var; onlarý vareden bir talep olduðu için var; onlar var diye talep doðmuþ falan deðil.

Yani kimse çocuðunu dershanelere “aný olsun diye” göndermiyor; dershane var diye çocuðunu göndermiyor, o göndermek istediði için dershane var.

Dershaneler þu veya bu nedenle istenmiyorsa, çözüm insanlarýn dershaneye ihtiyaç duymamasýnýn koþullarýný oluþturmaktýr; sivil toplumun onu kendince doldurmasýný önlemeye çalýþmak deðil.

Okulda 10-15 yýl boyunca Ýngilizce dersi görüp “Ali eve gel” demeyi öðrenemeyen öðrenci, orada çok kýsa bir zamanda öðrenebildiði için dershane var; öðrenciyi üniversite sýnavýna hazýrlamaya katkýda bulunduðu için var.

***

Tercihlerin devlet eliyle daraltýlmasý, hem sivil toplumun gönüllülük temelinde örgütlenmesine ve sözleþme (akit) serbestisine aykýrýdýr, hem de piyasa ekonomisinin mantýðýna.

Dershanelerin sadece parasý olana yaradýðý ve eþitsizlik doðurduðu argümaný da yanlýþ. Eðer bu gerekçeden hareket edeceksek, zenginlerin özel hoca tutarak çocuklarýna ders vermelerini de yasaklamak gerek.

Eðer varlýklý bir ailenin çocuðuna özel hoca tutmasýný engelleyemiyorsanýz, bunu yapmaya maddi gücü yetmeyen ailelerin bir araya gelerek özel hoca tutmalarýný da yasaklayamazsýnýz. Dershane dediðiniz, birden fazla ailenin bir araya gelerek çocuðuna özel hoca tutmasýndan baþka nedir?

***

Eðitimin sorunlarýný sahiden çözmek mi istiyorsunuz?

O halde yapmanýz gereken bellidir; Amerika’yý yeniden keþfetmeye gerek yok, özgürlükçü bir sosyo-politik sistemde eðitim nasýl örgütlenmiþse, siz de öyle yapmalýsýnýz.

Eðitimi özgürleþtirmeli, onu bir yasakalaný olmaktan çýkarmalýsýnýz.

Bunun için öncelikle, eðitimle ilgili evrensel standartlarý eksiksiz kabul etmeniz, -örneðin “Çocuk Haklarý Sözleþmesi”ndeki çekinceleri kaldýrmanýz- gerek.

Tek tip, ideolojik ve totaliter bir eðitimin devlet eliyle çocuklara þýrýnga edilmesini öngören o faþizan “Tevhidi Tedrisat Kanunu”nu kaldýrmanýz, eðitimi çeþitlilik ve çoðulculuk temelinde yeniden örgütlemeniz gerek.

Beþikten mezara doktrin aþýlama (endoktrinasyon) amacý taþýyan “Milli Eðitim Temel Kanunu”ndan baþlamanýz gerek.

Üniversiteye kadar gelmiþ bir bireyin bile yakasýný býrakmadan, onu “Atatürk inkýlaplarý ve ilkeleri doðrultusunda Atatürk milliyetçiliðine baðlý” ve “devletine karþý görev ve sorumluluklarýný bilen” (Madde 4) bir öðrenci olarak “yetiþtirmeyi” amaçlayan “2547 Sayýlý Yükseköðretim Kanunu”ndan baþlamanýz gerek (Evet, akýl alýr gibi deðil ama aynen öyle yazýyor kanunda. “Yükseköðretim” böyle tasarlanmýþ bu ülkede).

Herkesin kendi çocuðuna kendi tercihi, dini, dili ve kültürü temelinde eðitim vermesinin önünü açmanýz gerek.

Hele bir bunlarý yapýn, sonra dershaneleri konuþalým...

10 Kasým’da hata tekrarlanmasýn

Bu kez 29 Ekim’deki gibi bir çelenk, yürüyüþ vs krizi yaþanmasýn. Dileyen 7 gün 24 saat ansýn.

Öncelikle bu kýsýtlama, anayasal bir hakkýn kullanýmýnýn engellenmesi sonucunu doðruyor.

Ýkinci olarak, ayrýcalýklarýný kaybetme kaygýsý taþýyan bir sýnýfýn paranoyalarýný azdýrýyor, alevlendiriyor.

Kemalistlerin bile pek aldýrmadýðý, fazla kimsenin ilgi göstermediði günleri kýymete bindirmekse amaç, evet, bu anlamsýz kýsýtlamalar buna gerçekten hizmet ediyor.

Ama kötü bir tarzda ediyor: Bir inþa süreci yaþanýyor ve resmi bayramlar, toplumun bir kesimine karþý öfke temelinde yeniden inþa ediliyor.

Normalleþmeyse amaç, ona hizmet etmiyor.