Dersim ve yeni zemin imkâný

Türkiye’nin Cumhuriyet dönemi ve vesayet rejiminden bakiye sorunlarýyla ilgili olduðu düþünülen belli bir muhalefet kesimi var. Bu kesimlerin öncü aktörlerinin ise sol-liberal entelektüeller olduðu yaygýn bir kanaat. Bu kesimin, mezkûr sorunlarýn tartýþýlma usulü ve çözüm önerileri konusunda zaman zaman entelektüel vandalizme varacak düzeyde uyguladýklarý bir siyasal ve sosyolojik ambargo var. Kürt meselesinden Alevi sorununa, Anayasa tartýþmalarýndan dýþ politikaya kadar paket bir programlarý ve sadece kendi dünyalarýný yansýtan bir diskurlarý var. Adeta, yukarýdaki baþlýklarda koordinatlarý bu aktörler tarafýndan belirlenmemiþ, onlardan ruhsat almamýþ her yaklaþým en baþtan mahkûm ediliyor. Bir fikir egzersizi düzeyinde bile farklýlýklara tahammül gösteremiyorlar.

Bu durumun en sert yansýdýðý tartýþma alanlarýnýn baþýnda ise Kürt meselesi ve Alevilerin sorunlarý geliyor. Mesela; dibacesi veya ekleri farklý þekilde doldurulsa da, ‘AKP Kürt meselesini çözemez’, ‘AKP Alevi meselesini çözemez’ þeklindeki tribün sloganlarý etrafýnda malum sorunlarý her seferinde ikincil hale getirerek tartýþmanýn merkezine ‘AK Parti’yi almak’ eðer bir takýntý deðilse, ciddi bir düþünsel patinaj haline dönüþmüþ durumda.

Davutoðlu hükûmetinin Alevi meselesine el atmasý da, bu çevrelerden benzer bir tepki gelmesine yol açtý. Ortaya çýkan fanatizm gerçekten ibretlik. Ayný anda oldukça sert bir sýnýfsal aþaðýlamanýn süslediði tepkilerin sloganý ‘siz bu sorunu çözemezsiniz’den ibaret. Adeta Davutoðlu ne yaparsa yapsýn, soruna dair dile getirilen baþlýklarda hangi adýmlarý atarsa atsýn, özne olarak denklemde kaldýðý sürece baþtan baþarýsýzlýða mahkûm ediliyor. Bu fanatizmin tedavisi kolay deðil. Zira seslendirdikleri trajik yaklaþým þundan ibaret: ‘Bu iktidar var olduðu sürece, bu hükûmet sorunu çözemez!’

Alevilerin sorunlarýný çözmek, maðduriyetlerini gidermek için yol haritasý çok karmaþýk deðil. Önce muhatap alýnmalarý gerekiyor. Hükûmet, Cumhuriyet tarihinde görülmemiþ bir düzeyde muhataplýk düzeyini artýrmýþ durumda. Taleplerin derlenip toparlanmasý gerekiyor. Alevi Çalýþtaylarýyla, tartýþmalar detaylý bir þekilde ve belli baþlýklar altýnda toparlandý. Þimdi siyasal baðlamdan kopmadan, yani derdi üzüm yemek olan yaklaþýmlarla, belli bir takvim içerisinde atýlabilecek adýmlarýn atýlmasý gerekiyor. Ýlk aþamada güven ortamýný tesis edecek, sadece Alevilerin sorunlarýný çözmeyen ayný zamanda sosyolojik bir uyuma da katký saðlayacak adýmlar atýlýyor.

Ýþte tam da burada entelektüel vandalizm devreye giriyor. Ana ekseni maksimalizmden ibaret olan bu yaklaþým, ne toplumsal harmoniyi umursuyor ne tarihsel negatif birikimi ne de siyasal gerçekçiliði. Ontolojik olarak ‘AK Parti’nin bu iþleri yapamayacaðý konusundaki fanatizmleri’ en sert þekilde arzý endam etmeye baþlýyor. Seyit Rýza’nýn torunlarýnýn alkýþladýðý adýmlara ateþ püskürüyorlar. Dersim’deki Cemevi’nde gençlerin muhabbetle sýktýklarý ellere kast etmek için kendilerinden geçiyorlar. Böylesi bir þizofrenik sýnýfsal tepkinin tarifi de, tavzihi de oldukça zor.

Alevi meselesi, yüklerinden kurtulup ‘Alevilerin sorunlarý’ haline dönüþmeden nihai veya büyük ölçüde bir rahatlamaya kavuþulamayacak. Böylesi bir dönüþümün ise tek baþýna hükûmet tarafýndan yapýlmasý hem yanlýþ hem de mümkün deðil. Türkiye’de anayasadan kaynaklanan din-devlet iliþkileri Alevileri de içine alacak þekilde çarpýk bir yapý ortaya çýkarmýþ durumda. Asýrlýk yapýsal sorunlarýn sadece Alevi meselesini bir çýpaya dönüþtürerek çözülmesini beklemek hem Alevilere haksýzlýk hem de  gerçekçi deðil.

Böylesi bir krizi 19. yüzyýl ilkel pozitivizminin seküler anlayýþýyla ele almak ise olabilecek en sýkýntýlý yaklaþýmdan baþka bir þeyi ifade etmiyor. Zira bu anlayýþ hiç bir yaraya merhem olmadýðý gibi, sosyoloji, hayat ve siyasalla ahmak bir kavgaya giriþmek anlamýna geliyor. Seyit Rýza’nýn torununun tahkim ettiði, kentli Aleviliðin belli ölçüde sindirdiði, Sünni çoðunluðun tartýþmaya asgari düzeyde katýldýðý bir vasatýn ortaya çýkmasý gerekiyor. Bunun kolay olmadýðý ama pekâlâ mümkün olduðunu görmemiz gerekiyor. Tam da bundan dolayý Davutoðlu’nun Dersim’de gerçekleþtirdiði yüzleþme, adýmlarýn atýlabileceði zeminin kapýsýný aralamýþtýr.