Devir teslim

Bugün yapýlacak olan devir teslimin Türk siyasi tarihinde özel bir anlamý bulunuyor. En son devir teslim töreni 14 yýl önce Demirel ile Sezer arasýnda yaþanmýþtý. Devredilen de devreden de eski Türkiye olduðundan zihinlerde bir yer býrakmamýþtý. 

Ýlk sivil cumhurbaþkaný olarak kabul edilen Celal Bayar’a da Ýnönü görevi bir devir teslim töreniyle devretmemiþti. Bayar görevi devralmýþtý. 9 Kasým 1989’da Evren’den görevi teslim alan sivil cumhurbaþkaný Özal’a devir teslim nasip olmuþtu. 2007 Cumhurbaþkanlýðý krizinin kahramanlarýndan sayýlabilecek Sezer ise özel bir tavýrla Abdullah Gül’e görevi devir teslim töreniyle býrakmak istemedi.

Eski Türkiye’nin yeni Türkiye’ye bir devir teslim törenini bile çok görmesi aslýnda vesayet rejiminin yaþadýðý travmayý gösteriyordu. Sezer’in vesayet rejiminin çýkardýðý krizle, normal süresinin de ötesinde yaptýðý cumhurbaþkanlýðý dönemi sonrasýnda, devir teslim de yapmadý. Erdoðan ilk devir teslimi aslýnda 10 Aðustos’ta milletten almýþ oldu. 28 Aðustos’ta sadece töreni yapýlacak. Halkýn seçtiði cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn tecrübe edeceði sadece bir kiþinin bir vazifeyi devralmasý da olmayacak. Eski Türkiye defterinin krizler anlamýnda kapanmasý olacak. 

Yeni Türkiye defterinin ne olacaðý ise dün gerçekleþen AK Parti kongresinde iþaretlerini vermiþ oldu. Öncelikle, üç dönemdir, kesintisiz bir þekilde iktidarda olan AK Parti’nin ilk kez ‘olaðan üstü kongre’ yapmasý bile baþlý baþýna yeni bir gelenektir. Ayný þekilde 2002’de kurulan 58. Hükümet sonrasýnda, vesayet rejimi kaynaklý kriz olmasaydý, dört deðil üç hükümet kurulmuþ olacaktý. AK Parti tecrübesinin Türkiye’ye kazandýrdýðý en önemli tecrübe, kendi içerisinde sürdürdüðü istikrarý Türkiye’ye normalleþme olarak yansýtabilmiþ olmasýdýr.

AK Parti, iktidara geldiði 2002 Kasým ayýnda, otuz yýla yaklaþan bir zamandýr, Doðu ve Güneydoðu’da devam eden OHAL yönetimine son vermiþti. Bu çizgi on iki yýl boyunca AK Parti’ye iktidarlarý getirdi. Baþka bir deyiþle, AK Parti’nin ‘olaðan üstü’ geliþmelerden kendisini uzak tutabildiði ölçüde, Türkiye’nin ‘olaðan üstü halleri’ de o denli azalma eðilimi gösterdi. 

Bugün yapýlan devir teslimle, ülkenin bütün önemli koltuklarýnda seçilmiþ isimler oturmaya baþlayacaklar. Bu ayný zamanda bütün bu isimlerin birinci önceliðinin milletin rýzasýný kaybetmeme olacaðý anlamýna geliyor. Hele cumhurbaþkanlýðý, yüzde elliden fazla oyla gelinen bir makam olduðundan, milletin tercihlerinin doðrudan yansýmasý kaçýnýlmazdýr. Bu ise ilgisizlik, risk almamak þeklinde tecelli eden kerameti kendinden menkul tarafsýzlýk ilkesinin organik bir dönüþüm yaþayacaðý anlamýna geliyor. Kaldý ki vesayet rejiminin nihai makamý olarak kodlanan cumhurbaþkanlýðý olumlu veya olumsuz anlamda hiçbir zaman ne tarafsýz oldu ne de sembolik. Kurucu ideolojinin en sert þekilde temsil edilmesine ‘sembolik’, vesayet rejiminin krizler pahasýna korunmasýna ise ‘tarafsýzlýk’ dendi yýllarca.

Bugünkü devir teslimle, kim olduðu ve nereden geldiði milletin tercihleriyle tescillenmiþ Erdoðan cumhurbaþkaný oluyor. Beþ yýl sonra seçimlere yeniden girmek isterse milletin teveccühünü almak üzere yine onlara gitmek zorunda artýk. Erdoðan devletten millet adýna cumhurbaþkanlýðý teslim alýyor. 10 Aðustos sonrasý, yeni Türkiye’nin merkezinde millet yerini tahkim etmiþ oldu. Kurucu bir siyaset yapmak isteyen herkese de adres ve yöntem de gösterilmiþ oldu.