Devlet, 10 Aðustos 2014’te ‘yenilendi’ zaten

Vesayetle baþý doðuþtan dertli bir cumhuriyetimiz vardý.

Onun için herkesin gönlünde baþka bir devlet yatar, sýk sýk “2. Cumhuriyet” tartýþmalarý çýkardý.

Çünkü “millete raðmen” milletin gönlünde yer almak mümkün deðildi.

Bu nasýl bir devletti ki, milletini; darbelerle ya da oligarþik yöntemlerle sürekli kontrol altýnda tutmaya çalýþýyordu.

Merhum Özal ve Erbakan dönemlerinde olduðu gibi bu “esaret”ten kurtulma teþebbüsleri olsa da farklý yöntemlerle durduruluyordu.

Dünya “milenyum”u kutlarken bizdeki vesayet kafasý, gün geçtikçe daha da geri gidiyordu.

Sadece 2007’deki Cumhurbaþkanlýðý seçimleri sýrasýnda yaþananlar bile devletimizin; nasýl bir vesayet tutsaðý olduðunu anlamak için yetiyordu.

Seçimlere az bir süre kala, vesayetin yargý kanalýndan, parlamenter sistemimizin önüne uzatýlan “þaka gibi” bir çelme gerçek olmuþ ve 360’tan fazla milletvekiline sahip bir parti, kendi adayýný Cumhurbaþkaný seçememiþti.

Kýsaca hatýrlatalým…

Sabih Kanadoðlu adlý bir emekli, “Toplantý yeter sayýsý 367 olmalý” þeklinde; kendinden menkul bir kriter ileri sürmüþtü.

27 Nisan 2007 günü yapýlan ilk oylamada, diðer partiler Genel Kurul salonuna sokulmayarak 367 oyununa pas atýlmýþtý.

CHP de ayný gün konuyu Anayasa Mahkemesi’ne götürerek, kendisine verilen rolü yerine getirmiþti.

Ayný günün gecesinde ise Genelkurmay'ýn internet sitesinde yayýnlanan muhtýrada, “Askerin bu seçimde taraf olduðu” ilan edilerek, demokrasiye vurulmak istenen darbe için güçlü (!) bir destek verilmiþti!

CHP Genel Baþkaný Deniz Baykal iþi saðlama almak için, “AYM ‘367’ye gerek yok’ derse Türkiye ciddi bir çatýþmaya sürüklenir” bile demiþti.

Bakar mýsýnýz þu devletin haline…

Ana muhalefet lideri, yargýnýn en üst makamýna, “Demokrasiye darbe oyunumuzu bozarsan…” diye parmak sallýyor ve onlar da bu parmaða boyun eðerek, ülkenin tepesinde örülen vesayet kemerinin kilit taþýný yerine koyuveriyor…

Þaka gibi…

Kanadoðlu’nun göle çaldýðý “saçma” maya tutmuþtu!

Tabii ki iþin aslý böyle deðildi, Kanadoðlu sadece bir maþaydý.

Zaten emekli olan yargýç ve paþalarýn, muvazzaflar adýna konuþmasý, vesayet sisteminin çok yaygýn olarak kullandýðý bir eski Türkiye geleneðiydi.

Zaferleri, krizler doðurur

Gecenin en karanlýk bölümünün aslýnda sabahýn habercisi olduðu gibi, vesayetin bu cinneti de zevalinin baþlangýcý oldu.

Zira bir devletin, bir demokrasisinin, bir parlamentonun böyle bir “iþgal”i ilelebet taþýyabilmesi mümkün deðildi.

Bu yüzden “Türkiye iyi ki bu 2007 darbesini yaþamýþ” diye düþünmüþümdür hep.

Çünkü 10 Aðustos 2014, bu “iþgal”e karþý milletin ilan ettiði bir “milli seferberlik”tir ve 16 Nisan 2017’de milletin zaferi ile sonuçlanmýþtýr.

Çanakkale’den geçemeyen Haçlý güruhunun, 1923’te kurduðumuz devlete, uzaktan kumanda için yerleþtirdiði “vesayet çipleri” ancak 16 Nisan’da temizlenebilmiþ ve devletimiz ondan sonra, “milli” bir nitelik kazanabilmiþtir.

Bundan daha yeni, bundan daha kaliteli bir “devlet” kurulabilir mi?

Cumhuriyetimizin olgunlaþtýðý, millet ile bütünleþtiði bir dönemde “yeni bir devlet” arayýþýnda olmak, yýllardýr vesayete karþý verdiðimiz ve 15 Temmuz 2016’da finalini yaþadýðýmýz bu Ýstiklal Savaþýný anlamamak demektir.

Oysa bunu en iyi anlayan biziz.

Çünkü biz defalarca “iktidar” olduk ama asla “muktedir” olamadýk.

Çünkü biz devlet kurumlarýnda itelenip kakalandýk, “mürteci” damgasýyla sokaða fýrlatýldýk.

Çünkü biz kýyafetimiz, ibadetimiz sebebiyle kendi yurdunda “parya” yapýldýk.

Bu öfkenin sebebi var

Ama artýk milletin iradesini çalan bütün simsarlar boþluða düþmüþtür.

Zaten bu öfkenin sebebi de budur.

Bu yüzden vesayetçi azýnlýk, kaybettiði iktidara tekrar kavuþabilmek için önüne gelen her þeyi kullanmaktadýr.

Ey vesayet dinazorlarý…

Her þeye raðmen biz intikam peþinde deðiliz. Yaptýklarýnýzý unutup birlikte kardeþçe yaþamaya hazýrýz.

“Yeter ki terör, darbe ve FETÖ gibi; bir ülkenin baþýna gelebilecek en büyük musibetler karþýsýna, bizimle beraber dikilin”diyoruz ve bunu istemeye de hakkýmýz olduðunu düþünüyoruz.

Anlamsýz ve karþýlýksýz bir “yeni devlet” lafýna günlerce çullanýrken, yaný baþýnýzdan yükselen “katil devlet” yaygarasýný bir türlü duyamýyorsanýz, yanlýþ yerdesiniz demektir.

O halde hiç kusura bakmayýn, bu yeni devletimizde millet katillerine ve vesayetçi yandaþlarýna asla yer yoktur…