Devlet Bahçeli ne söylüyor?

Ankara'nın Suriye sürecinde yaşadığı sorunlar uzun süren bir mücadele ile aşıldı. Bu süreçte Ankara'nın Suriyeli muhaliflerle ilişkileri yönetme biçimi ve jeopolitik dengedeki değişimler belirleyici oldu.

2011 Suriye krizinin başladığı tarihti. 2024 Aralık ayına gelene kadar bölgede yaşananlar koşulları Ankara'nın lehine değiştirdi. Libya, Karabağ, Ukrayna ve son olarak Gazze sahalarında yaşananlar, küresel kutuplaşmada Türkiye'nin pozisyonunu güçlendirdi.

Ankara-Moskova İlişkileri Koptu Mu?

Ankara'nın Suriye'de Rusya ve İran'la yürüttüğü Astana süreci Erdoğan'ın elini güçlendirdi. Muhaliflerin hastaları ve yaralıları Türkiye tarafından tedavi edildi. Bölgedeki sağlık, eğitim, insani yardım faaliyetleri muhalifler üzerinde Türk nüfuzunu artırdı.

Suriye krizi boyunca Rusya ve İran ise sahada insani destek bulamadı. Suriyelilerin sempatisini kazanamayan iki aktör yalnızca Şam yönetiminin varlığı ile meşruiyetini sürdürebildi.

Suriyeli sığınmacılar içerde bazı partilerin varlık sebebi olmuşken Türk dış politikası için önemli bir dayanak haline geldi. Sığınmacı Suriyeliler hem AB nezdinde hem de İslam dünyasında Ankara'nın insani dış politikasını güçlendiren önemli bir argüman oldu.

Bu köşede krizin çözülmesinde jeopolitik dönüşümün seslerini duyurmaya çalıştık. Stratejik analizlerde veriye dayalı öngörü yapmak önemlidir. Ankara'nın Suriye krizini çözeceği 2024 ilkbaharında ortaya çıkmıştı.

Ankara-Şam ilişkilerinin geçiş hükümeti ve anayasa üzerindeki etkilerini birlikte takip edeceğiz. Ancak bu gelişmeler zannedildiği gibi Ankara-Moskova arasındaki ipleri koparmadı. İki ülkenin ilişkileri çok boyutlu ve Erdoğan-Putin için Suriye krizi masadaki dosyalardan yalnızca biri.

Küresel boyutta ABD-Rusya arasında yaşanan gerginlik malum ancak iki ülkenin istihbarat birimlerinin en önemli casus takasının Ankara'da yapıldığı unutulmamalı. Basına yansıdığı kadarıyla bu tarihi takasta 26 casus iadesi gerçekleşmişti. Bu operasyonun Ankara'da yapılması Ukrayna-Suriye hattındaki gerilimde Türkiye'nin önemini gösteriyor.

Suriye'nin uluslararası sisteme katılması için çoklu ittifakın olduğunu ve başat gücün Ankara olduğunu söylemeliyiz. Şimdi masada hangi dosyalar var diye eğildiğimizde Lübnan karşımıza çıkıyor. Lübnan'ın İsrail saldırılarından kurtularak dünya finans ve ticaret sistemine katılması için hem ABD hem de AB çözüm arayışlarını destekleyecektir. Trump'ın dünürü Orta Doğu danışmanı Lübnan asıllı işadamı Massad Boulos kendi ülkesinin yeniden Orta Doğu'nun cazibe merkezi olmasını isteyecektir.

Bahçeli Ne Söylüyor?

Suriye'de merkezi otoritenin tesisi silahlı grupların tasfiyesini zorunlu kılıyor. Suriye'de yaşanacak gelişmeleri Ankara'da çok az kişi biliyordu. Ancak 9 Eylül 2024'te bu köşede yazdıklarımız önemli ipuçları veriyordu.

Devlet Bahçeli, 1 Ekim'de (Efkan Ala ile) DEM Parti sıralarına yürümüş, 22 Ekim 2024'de ise Öcalan formülünü öne sürmüştü. Bahçeli'nin konuşması ne iktidar elitlerinde ne de muhalif cephede anlaşılamadı. Takip ettiğim PKK çevreleri de altüst olmuştu.

Erdoğan ve Bahçeli arasındaki ahretlik hukuku anlamayan twitter yıldızları o günlerde "ittifak dağılıyor analizi" yapmışlardı.

Bahçeli'nin çağrısından sonra İmralı'daki Öcalan, Suriye'deki örgütün Rojava'daki yöneticilerine silah bıraktırabilecek mi? Bu sorunun cevabını arıyoruz. Aksi halde Suriye'de yaşanacak çatışmalarda Ankara'nın bir vebali olmayacak. Erdoğan'ın, Bahçeli'nin ve Dışişleri Bakanı Fidan'ın açıklamalarını dikkatle incelediğimizde Suriye'de terör örgütünün hiçbir ağır silahının bırakılmayacağını, örgüt yöneticilerinin geldikleri ülkelere döneceklerini anlıyoruz.

Devlet Bahçeli dün partisinin siyaset okulu mezuniyet töreninde özenle hazırlanmış bir konuşma yaptı. Bilginin önemini vurguladığı konuşmada Yakup Kadri'nin Hüküm Gecesi romanındaki Ahmet Kerim karakteri, Tanpınar'ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü romanındaki Hayri İrdal karakteri ve Hegel'in gönderme yaptığı Minerva'nın Baykuşu metaforu çarpıcı örneklerdi. Bahçeli çokça sorgulanan devlet aklı kavramını da satır arasında tarif etti: Biz olayların peşinden sürüklenen değil, olayların rotasını belirleyen kuvvetli fikir ve düşünce sistematiğine sahibiz.