Kýzlý erkekli” kalan öðrencilere müdahale edeceðine dair haberler haklý olarak tepki çekti.
Bülent Arýnç’ýn bunu kesin bir dille yalanlamasý önemli; çünkü bu tür bir karýþma hiçbir temelde haklýlaþtýrýlamaz. Akýl dýþý bir iþ olur bu. Ve böyle bir durumda Erdoðan’ýn haklý olarak sorduðu “11 yýllýk iktidar döneminde AK Parti kimin yaþam tarzýna müdahale etti?” sorusu da haklýlýðýný kaybeder.
***
Ben muhafazakar bir hükümetten, örneðin içki ve sigara vergisini düþürmesini beklemiyorum. Alternatif hayat tarzlarýný imkansýz kýlmadýðý ölçüde birçok alanda onun koyduðu özgürlük sýnýrý bir liberalin istediði yerden de geçmeyebilir. Bu anlamda Hükümetin, devlet politikasýný belirleme yetkisine sahip olduðu için devlet yurtlarýnda kýz ve erkek yurtlarýný ayýrmasý veya bu ayrýmý devam ettirmesi meþrudur. Týpký baþka bir hükümetin iþ baþýna geldiðinde tam tersini yapmasýnýn da meþru olacaðý gibi.
Ama ev söz konusu olduðunda devletin eþikte durmasý gerekir.
Bu hem hukukun, hem de ahlakýn gereðidir. Muhafazakar düþünce geleneði de, aile söz konusu olduðunda, devlete deðil aile otoritesine saygý göstermekte tereddüt etmez; devleti eve sokan düzenlemelerden irkilir.
***
Komþular her zaman öðrenci evinden þikayet eder. Burada ölçü bellidir: Eðer çevreye rahatsýzlýk vermiyorsa, örneðin gecenin bir yarýsý gürültü yapmýyorsa, kimin ne yaptýðý komþularý da devleti de ilgilendirmez.
Anne baba veya komþular istediði kadar feryat etsin, evin mahremiyeti vardýr. “Tecessüs” (gizlice araþtýrmak) birey için yanlýþ olduðu gibi devlet için de yanlýþtýr. Kaldý ki, Erdoðan’ýn “siz kýzýnýza, çocuðunuza uygun görüyorsanýz size hayýrlý olsun” dediði þekilde, ailesinin bilgisi dahilinde ayný evi paylaþan öðrenciler de vardýr bu ülkede ve devlet onlarýn da devletidir.
“On bir yýllýk iktidar döneminde AK Parti kimin yaþam tarzýna karýþtý?” sorusu haklý olabilir. Gerçekten de Ak parti iktidarýnda etnik, dini, kültürel alanlarda gerçekten de özgürlüklerin alaný sürekli geniþledi. Hükümetin zaman zaman söylemine yansýyan otoriter ve paternalist dil de uygulamaya ayný þekilde yansýmadý. Bu anlamda onu icraatý üzerinden mahkum etmek mümkün deðil.
Ben bu ev meselesinden de bir yasak çýkacaðýna da ihtimal vermiyorum.
Ama tek sorun bu deðil; Ak Parti iktidarýnda yaþam biçimlerinin tehdit altýnda olmadýðýný tespit etmek yeterli deðil.
Sürekli korkutulmuþ travmatik bir toplumda yönetme sorumluluðu, ilave bir özen göstermeyi zaruri kýlýyor. Çünkü bu ülkede baþörtülü kadýnlarýn parayla Niþantaþý’ndaki kafelerde oturtulduðuna sahiden de inanan insanlar var ve bu tür açýklamalar saðlýklý bir topluma ulaþmayý geciktiriyor.
Haklarýnýn takiye yapan þeriatçý hükümet tarafýndan ihlal edileceðine bir þekilde inanmýþ insanlarýn varlýðý, hakikatle iliþkisinden baðýmsýz olarak önemli ve hükümetin bütün söz ve icraatlarýnda bu algýyý dikkate almasýný gerekli kýlýyor.
Devlet nerede diye feryat eden anne babalara ise sözüm þu: Devleti tanýsaydýnýz eve çaðýrmazdýnýz. En demokratik haliyle bile tehlikelidir o; elinizi verseniz kolunuzu alamazsýnýz ve onu bir kere evin içine sokarsanýz, kolay kolay çýkaramazsýnýz.