Sünni olabilirsin, ama Sünnici olmamalýsýn.
Alevi olabilirsin, ama Alevici olmamalýsýn.
Türk olabilirsin, ama Türkçü olmamalýsýn.
Kürt olabilirsin, ama Kürtçü olmamalýsýn.
Sünnici, Alevici olmak bir bakýma dinsel ýrkçýlýktýr.
Türkçü, Kürtçü olmak da bir bakýma etniksel ýrkçýlýktýr.
Bilmelisin ki, sen Sünnicilik yaparsan baþkasý da Alevicilik yapar.
Sen Alevicilik yaparsan baþkasý da Sünnicilik yapar.
Yine bilmelisin ki, sen Türkçülük yaparsan baþkasý da Kürtçülük yapar.
Sen Kürtçülük yaparsan baþkasý da Türkçülük yapar.
Sünnicilik ile Alevicilik, Türkçülük ile Kürtçülük birbirlerini besler.
Bunlar ülkemizi böler; iç savaþý tetikler.
Ýç savaþýn yaný sýra, örneðin Sünnicilik-Þiicilik yapmak bölgemizde bir bölgesel savaþý da tetikler.
Emperyalistler onun içindir ki bölgemizde Sünniciliði-Þiiciliði teþvik ederler.
Çünkü onlar bölüp yönetmeyi iyi bilirler.
Bölge ülkelerini Sünnici-Þiici olarak bölmeyi, sonra böldüklerini birbirleriyle çatýþtýrmayý hedeflerler.
Bu çatýþmayý bölgesel savaþa dönüþtürmek, Müslüman’ý Müslüman’a boðazlatmak isterler.
Emperyalistler bölgemizi olduðu gibi, ülkemizi de bölüp yönetmek peþindedirler.
Bunun için Sünnicilik-Alevicilik, Türkçülük-Kürtçülük gibi bölücülüðü teþvik ederler.
Ülkemizde iç savaþ, bölgemizde savaþ çýksýn isterler.
Ben derim ki, ne Sünnici ne Þiici ol; Müslüman ol yeter.
Ne Türkçü ne Kürtçü ol; insan ol yeter.
Þimdilik bunu geçelim.
Laikçilik ile dinciliðe gelelim.
Laik olabilirsin, ama laikçi olmamalýsýn.
Dindar olabilirsin, ama dinci olmamalýsýn.
Türkiye’de yakýn zamana kadar geçerli olan laiklik deðil laikçilikti.
Baþörtülü anneyi teðmen olan oðlunun mezuniyet törenine almayacak derecede acýmasýz bir laikçilikti bu.
Baþörtülü kýzý üniversiteye sokmayacak ve hatta onun baþörtüsünü zorla çekip çýkartacak derecede zorba bir laikçilikti bu.
Ne yazýk ki ülkemizde laikçilik, laiklik zannedildi.
Baþörtü düþmanlýðý gibi uygulamalar laiklik düþmanlýðýný üretti.
Peki laiklik konusunda olmasý gereken neydi?
Fertler laik, dindar ya da dinsiz olabilirdi.
Fertler ne olmak istiyorsa onu olmalýydý.
Ne þekilde bir yaþam tarzýný benimsiyorsa, o þekilde yaþamalýydý.
Devlet ille de þöyle olacaksýn, ille de böyle yaþayacaksýn diye fertlere hiçbir dayatmada bulunmamalýydý.
Hiçbir baský yapmamalýydý.
Kýsacasý, devlet laikçi olmamalýydý.
Ama devlet dinci de olmamalýydý.
Dinci devletlerdeki gibi fertlere ille de þöyle olacaksýn, ille de böyle yaþayacaksýn diye dayatmamalýydý.
Sonuçta laikçi devlet de dinci devlet de tek tipçiydi.
Dayatmacýydý, baskýcýydý, özgürlüðe tahammülsüzdü, dediðim dedikçiydi.
Bana göre, devlet laikçi olmamalý ama laik olmalý.
Fertler ise isterse laik, isterse dindar, isterse dinsiz olmalý.
Nasýl yaþamak istiyorsa öyle yaþamalý.
Devlet inancýna ya da inançsýzlýðýna, þu ya da bu mezhepten olmasýna, yaþam tarzýna bakmaksýzýn herkese eþit davranmalý.
Devlet adil olmalý, adalet devleti olmalý.
Demokratik laikliktir bunun adý.
Eski Türkiye’deki zorba laiklik, yani laikçilik yeni Türkiye’de olmamalý.
Yeni Türkiye’de devlet laikçi deðil laik olmalý.