‘Devlet' mi, dediniz; alýnýz size Lübnan... Saldýrýya uðradý da n'oldu?

Evet, hani, ikide bir diyoruz ya, 'Filistin'de iki devletli bir çözüm..'

Yani, Siyonist Ýsrail rejiminin 1967 sýnýrlarý içindeki varlýðý; yani, Müslümanlar için kutsal olan Kudüs'ün batý bölgesi zýmnen kabul edilerek iki devletli çözüm.. Hattâ, resmî ve diplomatik beyanlarda, 'baþkenti Doðu Kudüs olan bir Filistin Devleti..' denilebiliyor.. Herhalde, 'N'apalým, dünya þartlarý.. Orayý verelim Siyonist Yahudilere de; bizimkilere de Kudüs'ün doðusunun baþkent olduðu Filistin Devleti..' belki verilir sanýlýyor..

Çünkü, iki devletli çözüm olunca.. Uluslararasý kurallar, güyâ, herkesi ve tabiatiyle Ýsrail'i de baðlayacak ve o zaman da Siyonist çete, dilediði gibi at koþturumayacaktý..

Halbuki, Siyonist çete, Kudüs'ün, Ýsrail'in bölünemez baþkenti olarak gerekli kanunlarýný on yýllarca önce çýkardýlar bile.. Bu gibi tavizler, diplomasi gereði filan denilerek de olsa, bütün Müslümanlar adýna nasýl dile getirilebilir?

Eðer, mevcut siyasî gerçeklik/ 'reel politik' þartlar gerekçesi diye mazur görülecek olursa, Ýsrail devletinin varlýðýný ilân edildiði 14 Mayýs 1948'in þartlarýnda, o kanserli hücreyi bünyemize kabul edenler de mazur görülebilirler.. Ama, Yahudiler, Kudüs'e bir gün döneceklerinin hayalini, üstelik de bu topraklardan, Hristiyanlar ve Müslümanlar tarafýndan deðil, 2500 sene öncelerdeki Babilonya Kralý Nabukednazar tarafýndan sürüldüklerinden beri unutmamýþlar ve asýrlarca, 'Seni unutursam ey Kudüs..' diye baþlayan aðýtlarýnda tekrarlamýþlardý..

*

Ama, Siyonist çete, Gazze'yi, 11 aydýr aðýr bombardýmanlarla ve 40 bini belirli, en azýndan 15 -20 bini de yýkýntýlar al altýndan henüz çýkarýlamamýþ on binlerce çocuk, kadýn, savunmasýz erkekler, katlederken, sessiz kalan deðil, 'Ýsrail olarak varlýðýnýzý koruyabilmek için 'HER ÞEY'i yapabilirsiniz..' diyen emperyal dünyanýn patronlarý, bu alenî teþvikleriyle, Siyonist çeteyi, kudurmuþ köpek gibi, her tarafa saldýrtýyor.. Ve bu çete güç, Gazze'deki kan içici barbarlýðýyla da yetinmiyor.. Geçmiþte 'Pakistan'ýn nükleer tesislerini vuracaðý tehditlerini savururken; ya da, Saddam Irak'ý, Ýran'a saldýrýp kanlý bir savaþ verirken, Ýsrail rejimi de 1984'lerde, Irak'ýn -muhtemel- 'nükleer merkezi' olduðunu düþündüðü mekânlarý bombardýman ediyor; Tunus'taki Filistin Ulusal Meclisi'ni vuruyordu.. Geçtiðimiz aylarda da Ýran'a saldýrdý..

Bu saldýrganlýk burada duracak deðildir.. Kendisine baþ eðmeyen her ülke, halk ve yönetimin tepesine bombalar yaðdracak güçte olduðunu , açýkça gösteriyor.. Çünkü, bunun arkasýnda, tarihten gelen Haçlý hayalleri olduðu gibi, 1948'den beri de 'Judo-Chrétienn (Yahudi-Hristiyan) Ýttifaký var..

*

Þimdi de uluslararasý hukuk dedikleri kavram çerçevesinde herhangi bir devlet olan Lübnan'ýn sýnýrlarýný aþýp, Lübnan'ý 100'den fazla uçak göndererek, bombardýman etti.

Çetenin sýrtýný dayadýðý emperyal güç odaklarýnýn, bütün bu saldýrýlardaki tavsiyesi ise, 'Gerilimi týrmandýrmamalarý için, taraflarý itidale davet' etmek oluyordu; o kadar..

Ancak, bunun tersi olsaydý ve meselâ herhangi bir devlet, Siyonist çetenin yerli halký öldürerek, kaçýrarak ele geçirerek 14 Mayýs 1948'de kurduklarýný ve mevcudiyetini ilân ettikleri Ýsrail sýnýrlarý içine girerek bir müdahalede bulunsaydý, ne mi olurdu?

*

7 Ekim 2023'deki 'Aqsâ Tufaný'ndan sonra hemen bölgeye getirilen 2 tane olan Amerikan uçak gemisi, geçen haftadan beri 3'e çýktý.. Ve, üzerinde yüzlerce bombardýman uçaðý en geliþmiþ silahlar bulunan bu uçak gemileriyle Tel-Aviv'e gelen Amerikan Baþkaný Joe Biden, 'Biz Bir'iz, BERABERiz ve buradan GÝDÝCÝ de deðiliz. Bizim irademiz dýþýnda müdahale eden olursa bertaraf ederiz..' dememiþ miydi?

Biden, o sözlerinin hemen ardýndan da, 'Eðer, burada Ýsrail adýnda bir devlet kurulmasa idi, biz Batý Dünyasý olarak böyle bir devleti burada yine kurardýk!' demiþti.

Meselenin özü, bu sözle saklýdýr..

Hattâ, Müslüman dünyasýnýn bir araya gelmesini, 100 sene öncelerdeki þartlarda zayýflatýlmýþ olsa bile, bir arada tutan bir kurumun berhava edilmesini hangi emperyal güçlerin dayattýðýný ve bu dayatmalarýn içerde kimler eliyle sahneye konulduðunu , kimlerin kelleler koparýlacaðý tehditleriyle o emperyalist dayatmalarý sahnelediðini hatýrlamazsak bu facia daha çoook devam eder, durur..

O halde hatýrlayalým ki, 100 sene öncelerde, Lozan Antlaþmasý'ný, 3 Mart 1924'deki o büyük deðiþiklik gerçekleþtirilmeden, o antlaþmayý kendi iç hukuk sistemlerinde tasdik etmekten, o emperyal güçler kaçýnmamýþlar mýydý?

Bugün, halkýnýn ekseriyeti Müslümanlardan oluþan 56 ülke olduðu halde, her bir parça, önce sadece kendi nefsini ve kendi sýnýrlarýný, kendi halkýný ve kendi hükmettiðini zannettiði topraklarý ve siyasî mekanizmalarý düþündüðü için, ortak bir tepki ve ortak bir savunma geliþtiremiyor..

*

Evet, tekrar edelim: 'Ýsrail diye bir devlet yok..'

Ýsrail gerçekte, baþta Amerikan emperyalizmi olmak üzere bütün emperial-þeytanî güçlerin Müslüman coðrafyalarýnýn kalbi mesâbesinde olan Ortadoðu'ya sapladýklarý bir zehirli hançer'in adýdýr.

*