BDP’li milletvekilleri heyetinin Ýmralý’da Abdullah Öcalan ile gerçekleþtirdiði görüþmenin neticelerini yakýnda göreceðiz her halde. Ýlk açýklamalardan anladýðýmýz kadarýyla Öcalan, PKK’nýn “iyi niyetini göstermek üzere” elinde tuttuðu devlet görevlilerini býrakmasýný ve silahlý operasyonlarý durdurmasýný istemiþ.
Anlaþýlan o ki Öcalan“devletle” görüþmelerinde kendisinden istenenleri BDP milletvekilleri aracýlýðýyla PKK’ya bildiriyor. Konuþulanlara bakarak PKK’nýn kýsa süre içinde önce elinde tuttuðu kamu görevlilerini serbest býrakmak gibi bir “jest” yapmasý, ardýndan da tek yanlý bir ateþkes ilan etmesi beklenebilir.
Muhtemelen örgüt tarafýndan atýlacak bu adýmlarýn devamýný saðlamak için karþý tarafý cesaretlendirmek üzere devlet tarafýndan mukabil bazý uygulamalar gerçekleþtirilecek. Mesela KCK tutuklularýnýn durumuyla ilgili olarak uluslararasý hukuk normlarýna uygun yeni düzenlemeler hayata geçirilebilir.
Bütün bu adýmlar problemsiz bir þekilde gerçekleþtirilebilirse nihai hedef olarak “PKK’nýn silahsýzlandýrýlmasý” aþamasýna gelinmesi planlanýyor. Ulaþýlmasý kolay bir hedef deðil bu. Sürecin hiçbir aþamasýnda yara almadan sürdürülmesi kolay deðil çünkü. Taraflar bu sefer çok daha iyimser görünüyor olsalar da, geçmiþte de benzer giriþimlerin olduðunu ama sonuca ulaþtýrýlamadýðýný hatýrdan uzak tutmamak lazým.
Ayrýca þunu da hatýrlamak ve hatýrlatmak lazým ki bazýlarýnýn zannettiðinin aksine Ýmralý ile ilk defa konuþulmuyor. Devletin ilgili birimleri ilk günden beri çeþitli yöntemlerle bu görüþmeleri sürdürüyor. PKK liderinin devletin elinde olmasý imkânýndan yararlanmanýn yollarý aranýyor.
Öcalan’ýn daha sonra avukat görüþmelerinde anlattýðýna göre Kenya’da Amerikalýlardan teslim alýnýp Türkiye’ye getirildikten hemen sonra “devletle görüþmeler” baþlamýþtý. Öcalan’ýn Genelkurmay temsilcisi diye söz ettiði Albay Hasan Atilla Uður PKK lideriyle devlet adýna ilk görüþmeleri baþlatan görevliydi. Bu görüþmelerde Albay Uður’un Öcalan’a telkin etmeye çalýþtýðý konu týpký bugün olduðu gibi öncelikle PKK’nýn silahsýzlandýrýlmasý ve bilahare sýnýr dýþýna çýkartýlmasýydý.
Bir süre sonra Ergenekon davasý kapsamýnda yargýlanacak ve Silivri Cezaevi’ni mesken tutacak olan Albay Uður o günlerde tam yetkiyle gerçekleþtirdiði görüþmeleri “Abdullah Öcalan’ý Nasýl Sorguladým”baþlýklý kitabýnda (Kaynak Yayýnlarý, 2011) fazla ayrýntýya girmeden de olsa anlatmaktadýr.
Albay Uður’un anlatýmýna göre bu görüþmeler Öcalan’ýn daha Türkiye’ye getirildiði sýrada þiddeti durdurmak için üzerine düþeni yapmak istediðini açýklamasý üzerine gerçekleþtirilmiþtir. Yoksa devlet yasadýþý bir terör örgütüyle masaya oturacak deðildir!
Bu görüþmelerin masanýn diðer tarafýndan nasýl yansýtýldýðýný görmek için ise Öcalan’ýn avukat görüþmelerinde anlattýklarýný derleyen gazeteci Cengiz Kapmaz’ýn “Öcalan’ýn Ýmralý Günleri” (Ýthaki Yayýnlarý, 2011) kitabýna bakýlabilir.
(Tesadüfe bakýn ki ikisi de ayný yýl içinde basýlmýþ olan her iki kitabýn yazarý da bugün “örgüt” suçundan yargýlanýyor. Biri Ergenekon davasýndan, diðeri KCK davasýndan...)
Hem Öcalan’ýn kendi anlatýmlarýndan hem de kendisini sorgulayan albayýn naklettiklerinden anladýðýmýz kadarýyla “görüþme”lerin ekseninde PKK liderinin “kiþisel durumu” yer alýyor. Öcalan kendi hayatýný kurtarmak için devletin her isteðini yerine getirmeye hazýr görünüyor. “Merak etmeyin, PKK benim sözümden çýkmaz” diyerek de karþý tarafý ikna etmeye çalýþýyor. Amerikalýlar tarafýndan paketlenip Türkiye’ye teslim edildiðinde bunu protesto için kendilerini yakan PKK’lýlarý örnek gösteriyor sürekli.
Devletin de muhatabýnýn zaafýnýn farkýnda olduðunu, Öcalan’ýn iddiasýna göre Albay Uður’un kendisine “PKK’yý silahsýzlandýr, akan kan dursun. Ülkede huzur ve barýþ ortamý oluþursa sen de fazla yatmazsýn” demesinden çýkarabiliyoruz.
Bu sözün Öcalan’ýn iç dünyasýnda büyük ümitler doðurduðunu tahmin etmek zor deðil.
Buna raðmen geçmiþteki çözüm giriþimlerinin sonuçsuz kalmasýnýn sebepleri baþka bir yazýnýn konusu.