Devlet, PKK ve Kürt aydýnlarý

Dün bu köþede, Yeþil’in MÝT ifadesine yer vermiþtim. Biliyorum þu ortamda oldukça can sýkýcý bir konu bu. Okurlarýmýn affýna sýðýnýyorum. Ama Musa Anter cinayeti, devlet ve PKK arasýndaki iliþkilerin turnusol kaðýdý gibidir. Musa Anter’in bir dönemin hakikatlerini anlamamýza vesile olacak ölçüde deðerli ama bir  o kadar da trajik hayat hikayesi, devlet ve eski kuþak Kürt aydýnlarý ve ayný þekilde PKK-eski kuþak Kürt aydýnlarý arasýndaki iliþkiyi aydýnlatabilecek kadar kýymetli bir hikayedir. 

Elimden gelse, bu hikayeyi ve bu hikayenin içinden geçtiði yüzyýla uzanan bir dönemi, “geçmiþle yüzleþme ve aydýnlar” adýyla, üniversitelerin ve Milli Eðitimin müfredatýna zorunlu ders olarak koyardým.

Ama býrakalým ders konusunu bir yana, Musa Anter’in bir aydýn olarak yaþadýklarý ve sonrasýnda devletin içindeki bir grubun PKK’yle ortaklaþmasý sonucu Diyarbakýr’da katledilmesi dahil, edebi/entelektüel kiþiliði üzerine ne bir tez yazýldý, ne doðru dürüst bir sempozyum ya da bilimsel bir çalýþma yapýldý.

JÝTEM’le beraber öldürdüler, adýna bir ödül koydular ve bu komedi her sene tekrarlanýr durur.

Aydýnlarýmýz ve Kürt/Türk gençleri kendi ülkelerinin bu yakýn geçmiþi ve tarihi hakkýnda maalesef çok az þey biliyor. Bilmedikleri için de her türlü bilgi kirliliðini içlerine sünger gibi çekiyorlar.

Durum aslýna bakarsanýz yüzlerce

faili meçhul cinayet için de deðiþmiyor, hep ayný.

Ýþte Yeþil’in ifadesi denilen ama ifade demeye de bin þahit lazým gelen ifadesinde, biriyle ilgili bir þey geçmiþse sorgulanmadan gerçekmiþ gibi kabul edilebiliyor. Popüler habere inanmanýn kolaycýlýðý ve konforu insanlarý cezbedebiliyor. Ama o haberin çaðrýþtýrdýðý yýllara mesela otuz kýrk yýl öncesine gitmek, o yýllarýn koþullarý içinde olup bitenleri sorgulamaya çalýþmak, ne de olsa zahmetli ve emek isteyen bir þey.

Habere ideolojik gözlerle bakmak ise bir baþka dert, bir baþka sorun..

Yeþil mesela demiþ ki, Orhan Miroðlu’nu sað býrakýp sonra da sorgulayýp suçu PKK’ya yýkmak istedim. Ýlk bakýþta þüphe duymayabilirsiniz bu niyetten. Ama o gece yaþananlardan az çok haberdarsanýz, ne bileyim mesela O. Miroðlu’nun yaralandýktan sonra kaldýrýldýðý Dicle Üniversitesi Týp Fakültesi’nde bir doktor bir hemþire olsanýz, ortada saða sola koþturan bir doktorun, “kan yetiþtirin, bu adam ölüyor” diye feryat içinde çýrpýnýp durmasýný, orada bekleyen bazý görevlilerin ise doktoru tehdit edip “geberirse gebersin ulan, ne baðýrýyorsun” dediðini yeniden duyar gibi olursunuz.

Sonra Orhan Miroðlu’nu o hayati anlarda, ölümle kalýmýn sýnýrýndayken, deðil yaþatmak, öldürmek için, olaydan sonra bile nasýl gayret gösterildiðini bilir, hastanenin yedi ameliyathanesi olmasýna raðmen, ameliyathanelerin ilaçlandýðý gerekçesiyle can çekiþir haldeyken, bu defa þehrin merkezindeki devlet hastanesine kaldýrýlýp ameliyata alýndýðýný ve o ameliyattan, vücudunun belden aþaðýsý felç olmuþ halde uyandýðýný hatýrlarsýnýz..

Diyarbakýr’da benim gençlik yýllarýmda Pýþo Mýhammet adýyla bir kabadayý yaþardý. Sefalet içinde öldü. Pýþo santimciydi. Yaralamak veya öldürmek istediði adama býçaðý ya ölümcül saplardý ya da yaralayýp býrakýrdý. Bu yüzden býçaðý saplarken santimini ona göre ayarlardý.

Anlaþýlan Yeþil’de mermi atarken yapýyormuþ bunu! Düþünebiliyor musunuz, belli belirsiz bir ýþýðýn yanmakta olduðu bir sokaða iki kiþi kol kola omuz omuza giriyorsunuz ve o anda biri size umman marka bir tabancadan tam 13 el ateþ ediyor. Arkadaþýnýza üç, size dört-seken bir kurþunla beraber beþ -kurþun isabet  ediyor. Mermilerden biri omuriliðinizi zedeleyerek sýrtýnýzdan girip ciðerinizi deliyor, sonra da cinayeti PKK’li biriyle beraber planlayan bir kollektif katil, sizi bilerek sað býraktýðýný iddia ediyor!

Üstelik tetiði çeken o deðil, baþkasý!

Yýllardýr bu dezenformasyonlarla uðraþýp duruyorum. Yorulmadým, býkmadým desem yalan olur. Maðduru olduðunuz bir davanýn, müsebbibi olarak gösterilmek ve bu ahlaksýzlýk ve vicdansýzlýkta sýnýr tanýmayan iftiralar karþýsýnda, maðduriyetinizi neredeyse unutup, müsebbip olmadýðýnýzý kanýtlamaya çalýþmak zorunda kalmanýz ne korkunç...

PKK neyse ya, minneti yok, Orhan Miroðlu’nu hedefe koymalarýnýn kendileri açýsýndan gayet makul ve haklý gerekçeleri var ama  þu, karýsýný bile yýllar önce PKK’ya kaptýrmýþ-yanlýþ anlaþýlmasýn siyasi manada demek istiyorum- aydýnlar yok mu, iþte onlarýn yazýp çizdiklerine katlanmak daha beter!