Önce, yine son sözü baþtan söyleyelim, konu üzerinde anlaþalým, sonra lafa devam ederiz: Haine merhamet, millete ihanettir!..
Acýrsanýz, acýnacak hale gelirsiniz.
Kararlý mücadele yerine bugün sivil bürokrasinin tepe noktalarýnda gördüðümüz, “bir gün devran dönerse” eyyamcýlýðýnýn sonunun felaket olduðunu yüce Rabbim size gösterir.
“Ya olacaðýz, ya öleceðiz”dedik ya, bu siyasi fantezi laf deðildir, gerçektir, çünkü emperyalizm, FETÖ ve PKK’yý gözümüzün içine bakarak, açýkça, koruyor, kolluyor, hatta yüzüne hain bir tebessüm yerleþtirmiþ. “yetiþtirdiði çocuklarýn” bir kez daha milli varlýða karþý manevralarýný izliyor.
Siz de burada, üç-beþ oy fazla alacaðým diye, PKK’yla flörte devam edin!.. “Atatürkçüyüm” diyen yazarlar HDP’ye oy istesin, Atatürkçülükle FETÖ’yü savunmayý birleþtiren beyin kimyasýyla algý operasyonlarýna alet olsun.
Açýk söyleyelim, medyadaki “kripto yapýlanma” günü geldiðinde hemen kendini gösteriyor.
FETÖ ile kim kararlý mücadelenin mütevazi neferi olmuþsa, aðýr saldýrý altýnda, hakaretler, tehditler… PKK’ya kapý aralamak ise, hala, “entelektüel demokratlýðýn” önkoþulu…
Bu millet bu kadar güçlü ve derinleþmiþ ihanet yapýlanmasý karþýsýnda nasýl ayakta kalýyor, o da ayrý bir konudur.
PKK ile mücadele yýllarýn içinde belli ki kurumsallaþmýþ, özellikle TSK’nýn içindeki hainleri temizlemesinden sonra sonuçlarýný çok net gördüðümüz bir kurumsallaþma bu… Muharrem beyin apoletlerini sökmeye çalýþtýðý Korgeneral Ýsmail Temel Metin, bu yýl, Afrin kahramanlarýyla iftarý Burseya’da yaptý, gelecek yýl da tahminim Kandil kahramanlarýyla Kuzey Irak’da yapacak, örnektir.
Ama, FETÖ ile mücadele farklý…
FETÖ ile cephe mücadelesi vermiyoruz, emperyalizmin içimize sýzmýþ ve ne pahasýna olursa olsun bulunduðun yeri koru emri almýþ ajanlarýyla savaþýyoruz.
Sinsi… Kaypak… Her kýlýða girebilen… Yalancý… Ýnkarcý…Hile ve desiseci… Yani FETÖ ile mücadele bir tür “gölgeler” savaþý…
Dönemin Kara Kuvvetleri Komutaný (E) Orgeneral S.Zeki Çolak’ýn 15 Temmuz’da bacaklarýndan vurulan koruma müdürü Burak Akýn, önce kahraman ilan edildi, sonra da FETÖ’cü çýktý daha ne anlatalým…
Bu korkunç gerçeði ne ortaya çýkardý? Deniz Kuvvetleri’ndeki vatanseverlerin oluþturduðu FETÖMETRE uygulamasý, baktý, iþ ankesörlü telefonlara kadar uzanmýþ, Burak Akýn kendi itirafçý oldu!..
Ýþte bunun için, FETÖ ile mücadele “tek merkezli” yapýda ve bu konuda uzmanlýðýný/vatanseverliðini ispatlamýþ kadrolarla yapýlmalýdýr.
Bu iþ, vatansever bir-kaç savcý, gazeteci, akademisyen ve meslek yaþam süresi bir YAÞ kararýna baðlý bir-kaç üst düzey komutanýn omuzlarýnda sürdürülemez, memleketi tekrar kaybetme, bir gün yine sokaktan toplama riskimiz artar…
Haftalardýr, TSK ve jandarma bünyesinde çok olumlu sonuç veren FETÖMETRE’nin sivil bürokraside de devreye girmesi gerektiðini söylüyorum, siyasetten “çýt” yok…
Aklý baþýnda herkes, FETÖ’nün maðduriyet edebiyatýna karþý, haklarýnda takipsizlik kararý alýnmýþ, hiçbir adli-idari soruþturmasý olmayan isimlerin neden görevlerine iade edilmediklerini sorguluyor, ilgili makamlar “oturan boða”, hareket, sýfýr..
O zaman þöyle düþünüyoruz haklý olarak: Siyaset ve sivil bürokrasinin kripto FETÖ unsurlarý, maðdur edebiyatýnýn güçlenmesini istiyor, bu arada kendilerini de FETÖMETRE’den uzak tutmaya çalýþýyor, haksýz mýyýz?
Kýsa ve net bir soru: Bir devlet “þaibe” üzerinde yaþayabilir mi?
Hayýr!..
O zaman derlenip toparlanma zamanýdýr, geç kalýyoruz.