Devleti çalmaya çalışan zombiler

Gerçekten çok merak ediyorum: Baktığınızda normal gibi, aklı başında gibi görülen insanlar yaptıkları işlerle nasıl ‘zombi’ye dönüşüyorlar?

Devlet içinde çöreklenen paralel yapının talimatıyla hareket eden insanlar da toplumun içinde yaşıyorlar, çoluk-çocuk sahibiler, belki dini hassasiyetleri de var. Ancak yaptıkları işler o kadar habis, o kadar kötü ve o kadar yanlış ki, bunun rasyonel izahını bulmakta zorlanıyorsunuz.

Yüzyüze baktıkları, yüzüne güldükleri, ne olduğunu çok iyi bildikleri insanları bile ‘silahlı terör örgütü’ üyesi gibi göstermeye çalışmak nasıl bir hastalıktır? Böyle bir sapkınlık akıl veya ruh hastalığıyla mı izah edilebilir, ahlaki çöküşle mi?

Binlerce insanı dinlemek, fişlemek, dosyalamak, uydurma senaryolarla suçlu haline getirmek, türlü iftira ve karalama yöntemlerine başvurmak nasıl bir ahlakın ve vicdanın işidir?

İman ve akıl sahibi insanları bir tür robota veya zombiye dönüştürmek, onlara her türlü kirli işi yaptırabilmek ancak habis bir beynin ürünü olabilir.

Bu şartlanmışlık farklı örgütlerde farklı ideolojik kandırmacalarla izah edilebilir. Ama paralel örgüt de bunun dini duygularla yapıldığı çok açık... Sıradan insanı bile profesyonel tetikçiye çeviren bir efsunlanma hali bu...

Şantajı, tehdidi, yalanı, iftirayı mazur görebilecek bir pişkinlik...

Ürettiği mağduriyetleri hiç düşünmeyen bir vurdumduymazlık...

Yaptığı işin hukuki sonuçlarını hesaba katmayan bir pervasızlık...

Ülkesine ihaneti göze alacak bir gözüdönmüşlük...

Yüzlerce insanın hayatını karartacak bir acımasızlık...

AK Parti’ye karşı ‘dünyanın neresinde olursanız olun gelin oy kullanın’ diyenler ‘mezardakilerin bile hesap soracağı’ laflarıyla motivasyon sağlıyorlarsa, ‘AK Parti’yi devirmek için her yolu mübah görün’ diyenler acaba motivasyon için hangi lafları ediyorlar?

17 Aralık’tan sonra paralel yapının kirli işlerini mazur göstermek için hükümetle ilgili yolsuzluk iddialarını ispat etmeye soyunan yazarlar, asıl çalınanları perdelemeye çalışıyorlar. Milletin seçilmiş iktidarını devirmeye çalışmak başlı başına demokrasi ve milli irade hırsızlığıdır.

Para çalmaktan daha vahim olan insanların hayatını çalmaktır. Tertip ve tezgahlarla cezaevlerine doldurulan yüzlerce insan kesinleşen bir hüküm bulunmadan yıllarca hapis yatıyor. Bunların hayatlarını, kariyerlerini, aile saadetlerini çalmak büyük bir vicdansızlık değil midir?

Şantajlarla, karalama kampanyalarıyla itibarsızlaştırılmaya çalışılan insanların onurlarını çalmak vicdansızlık değil midir?

İnanarak parasını, pulunu, emeğini, gözyaşını, hatta çocuklarını veren insanların güvenini çalmak vicdansızlık değil midir?

Bu kadar vicdansızlığa ses çıkarmayanların vicdan abidesi rollerine soyunması nasıl bir yüzsüzlüktür?

Yazık, çok yazık...

‘Hırsız var’ diye ortalığı inletenler meğer devleti çalmaya çalışmışlar, devleti...