Devletin bağırsakları temizlenmelidir

Paralel yapı mensupları hakkında cumhurbaşkanı ‘haşhaşi’ tabirini kullanınca birileri bu benzetmeyi abartılı bulmuştu. 

Darbe teşebbüsünde bulunarak yüzlerce insanı güzünü kırpmadan katledip, meclis dâhil devletin önemli kurumlarını savaş uçaklarıyla bombaladığında bu çetenin aslında haşhaşilerden daha beter olduğu gün gibi açığa çıktı.

***

Haşhaşiler  zombi haline getirilmiş militanlardı. Devletin içine sızmış üst düzey bürokratlar ve memurlar değildi.

Paralel yapı mensupları ise hem zombi hem de devletin kurumlarına sızmış oldukları için haşhaşilerden daha tehlikelidirler.

Devletine milletine düşman olan bu yapı devletin içinde olduğu için dış düşmandan ve diğer terörist gruplardan daha tehlikelidir.

***

Sivil halkın üzerine tank sürüp ezerek katleden, kurşun yağdırarak öldüren, uçaktan bomba atarak katliam yapan, parlamentoyu ve devlet kurumlarını bombalayan ve devlet başkanına suikast düzenleyen bu yapıya mensup kim varsa tamamının tasfiyesi milli güvenliğimizin temini için bir zarurettir.

Devletin bağırsakları temizlenmelidir.

Bu çeteye gönül veren ve bir şekilde destek olan her kim varsa bu devlete memur olmayı kesinlikle hak etmez/edemez.

***

Devlet kurumlarındaki önemli mevkileri ele geçirmiş olan bu yapının süratle tasfiyesi için de OHAL gayet yerinde bir karardır.  

Olağanüstü halin de üstünde fevkalade bir hal söz konusuyken idarenin elinin güçlü olması gerekir.

OHAL bugünler için vardır.

***

Evet, devletin bağırsakları temizlenmelidir.  

Yalnız bu olağanüstü durumu kendi çıkarı için değerlendirme çabasında olan muhterislerin tasarruflarına da dikkat edilmelidir.

Masum insanlara itibar suikastı yapılmamasına özen gösterilmelidir.

17/25 Aralık darbesine kadar cemaat ile ilişkisinden dolayı kimse kınanmamalıdır. O tarihe kadar herkes iyi niyetle onlara yaklaşmıştır. Ondan sonra  hâlâ  paraleli savunanlar da müstahakını bulmalıdır.

Ayrıca kayınpederi, damadı, çocuğu veya yakınları paralel tarafından zehirlenmiş nice masum insan var. Onları yakınları sebebiyle cezalandırmak ne hukuki, ne insani, ne de İslami olur.

Kitabımız, ‘birilerine olan öfkeniz sizi adaletsizliğe sevk etmesin.’ demiyor mu?

***

Geçen hafta yakından tanıdığım üst düzey görevde dört arkadaşın açığa alındığı, istifaya zorlandığı veya hakkında soruşturma açıldığı haberini alınca şaşırdım.

Bu katil çeteyle ilişkisi olmadığını düşündüğüm bu arkadaşları aradım ve üçüyle konuşabildim dördüncüsüne ulaşamadım.

Ulaştığım arkadaşlar kendilerinden emin her soruya cevap vereceklerini ve devletin bu olağanüstü durumda bu tasarruflarının makul olduğunu söylediler.

***

Tek şikayetleri bu katil çeteyle ilişkilendirilmekten duydukları rahatsızlıktı. Hatta birisi ‘kendimden eminim ama böylesi bir dönemde bu çeteyle anılmak üzüyor, insan içine çıkamıyorum.’ dedi.

Mesela, paralel ile hiçbir alakasının olmadığını yakinen bildiğim ve kendisine referans olduğum Atatürk Kültür Merkezi Başkanı Prof. Dr. Turan Karataş’tan istifa etmesi isteniyor.

İsteyen de Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı.

***

Kurum başkanının adı lazım değil, şahsı hakkında fikir yürütmek istemem ama Karataş gibi bu ülkenin yetişmiş, vatanperver,  devletine ve milletine sadık bir kültür ve ilim adamını sudan bahanelerle istifaya zorlaması, istifa etmezse hakkında soruşturma açılacağı tehdidinde bulunması bu devlete yapılan en büyük kötülüklerden biridir.

Karataş, devletin en üst düzeyinde görev yapma liyakatine, ehliyetine ve samimiyetine/sadakatine sahip, dürüst, velûd ve de çetelere karşı direnme cesareti olan, fikrî istikameti sağlam, şahsiyetli bir ilim adamıdır.

Böyle bir ilim adamını veya benzerlerini istifa ettirmek bu kritik dönemde, hükümetin liyakatli kadrolarının tenkisine sebep olur ki, çok vahim bir hatadır.

Evet, devletin bağırsakları bu çeteden temizlenmelidir ama adaletsizlik yapılmamalıdır, devlete sadık kadrolar zarar görmemelidir, fırsatçılara dikkat edilmelidir!